Geçtiğimiz günlerde Habertürk'ün hazırladığı bir haber gündeme bomba gibi düştü. 
Son zamanlarda temel gıda maddelerinde yaşanan fiyat artışlarından sonra yapılan haberde bir ayrıntıya, muhalefet tabiri caizse balıklama atladı.  
(Halk arasında bunun karşılığı "Sazan balığı" dır.)
Neydi haber?  
Eline mikrofon ve fotoğraf makinesini alan, kendini gazeteci sanıyor.. 
Onlardan bir tanesi de Habertürk'te çalışan AK Parti ve Tayyip Erdoğan aleyhtarı Fatmanur Boylu isimli sözüm ona bir gazeteci. Gazetecilikte temel kural, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmektir.. Hislerinizi mesleğinize alet etmeyeceksiniz.  
Keşke o haberi Tayyip Erdoğan aleyhtarlığını bir tarafa bırakıp da, gerçekten et alamayan kişileri bulup haber yapsaydın..  
İnan seni ayakta alkışlardım.. 
Sözüm ona bu gazeteci Fatmanur Boylu isimli muhabir, bir kasap dükkanında karnesini yeni alan küçük bir çocuğa annesinin karne hediyesi olarak üç parça et aldığını söylettiriyor.. 
Yani bu çocuk hiç et yüzü görmemiş ve et alacak paraları yok. 
Bu yaptığı haberle, hayat pahalılığına dikkat çekip, bunun üzerinden de iktidarı kötüleyip vatandaşa mesaj vermeye kalkışmış.
Haberin bu kısmına ilişkin görüntüler kısa bir süre sonra Türkiye'nin gündemine otururken ne kadar muhalif kişi varsa görüntüleri adeta paylaşma konusunda yarışa girdi. 
Parti başkanları ve sözcüler de eleştirilerini sağanak yağmur gibi yağdırdı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak,  "Elhamdülillah, Saraylarınızda sizin haliniz ortada da, milletin evlerinde çocuklarımızın halide ortada.
Sayenizde anneler çocuklarına karne hediyesi üç kalem prizolayı ancak yederiyor" diye sosyal medyadan paylaşım yaptı.
İyi Parti Genel Başkanı Meral  Akşener de, "Bu seçim karne  hediyesi olarak üç parça et alan çocuklarla, 5 bin dolarlık tuhaf kıyafetler giyenler arasında olacak" dedi. 
6'lı masanın en küçük ortaklarından Ahmet Davutoğlu da "Eğer bugün bir evladımızın karne hediyesi yarım kilo et ise bize uyku haram. Sizler Sarayınızda manda yoğurdu yiyip, ejder meyveli smoothie içerken, bu asil millet açlıkla mücadele ediyor.  Bu karanlık günler geçecek refah ve bolluk gelecek" ifadelerini kullandı.
4 yıldır  Ankara'ya hizmet için doğru dürüst bir çivi çakmayan Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da çocuğun karne hediyesi olarak üç parça  et almalarına çok üzülmüş. 
Yani hayat pahalılığından vatandaşın et yiyemediğini söylüyor. 
Allah aşkına soruyorum:
Böyle bir  siyaset ve siyasetçi olur mu?  
Haberin doğruluk darecesini öğrenecek sizin bir basın danışmanınız yok mu?
Siz yalan üzerine kurulu siyaset yapmaya devam ederseniz işte böyle şapa oturursunuz. 
Haberin yalan olduğu ortaya çıkınca sizin yapacağınız iş neydi?
Bu milletten özür dilemekti. 
Siz bu milletten özür dileme cesaretini bile gösteremediniz. 
Yalan siyaset yapma yolunu seçerek sürdürmeyi adet haline getirmişsiniz.
O üç parça et alan çocuğun ailesi fakir felan değildi.
Evi, arabası olan bu ailenin, haftanın üç günü de et alıp yiyebilenlerdendi.
Bunu söyleyen kim?
Eti veren kasap.
Bu yalanlarla siz iktidar olacağınızı felan sanıyorsanız, kendinizi kandırırsınız.  
Halk TV'de program yapan Gazeteci Ayşegül Arslan kadar olamadınız. 
O da sizin gibi araştırmadan haberin üzerine atladı ama sonradan haberin gerçek olmadığını gördü ve özür diledi. 
Farkınız nedir biliyormusunuz?
O gazeteci, siz siyasetçisiniz.
Tekrar söylüyorum.
Gazetecilikte ilk kural doğru haberciliktir.
Siyasette ve politikada da ilk kural yalan olmamalı.
Vatandaşın karşına birbirimize çamur atarak, yalan ve dolarla değil, projelerinizle çıkarsanız kazanan siz olursunuz.
Yoksa o iktidar koltuğuna ancak rüyalarınızda oturursunuz.!