Yaşamımızda süregelen tedirginliklerimizin, endişelerimizin başlıcası özgüven yetersizliğimizdir. Kendimizi sürekli eleştirip kaybetme korkusuyla negatif düşüncelere kapı aralarız. Her şeyin mükemmel olmayacağını bilerek, elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret etmeliyiz. “İhtiyaç duyduğumda bana yeni ve zengin fikirler gelecektir” iradesiyle kendimizi şartlandırarak umutsuzluğa kapılmamalıyız.

Kendimizde var olan ve asla tükenmeyecek ilham kaynaklarına ışık tutan çevremizdeki pozitifliklere yönelmeliyiz. Yeni sosyalleşme alanları oluşturarak, yeni fikir ve düşünceleri benimseyerek uygun olanlarını kazanmaya çalışmalıyız. “İlahi zekâ tarafından yönlendiriliyorum” bilinciyle, sevdiklerimizden güç alarak benliğimizi yeniden yapılandırmalıyız. Gerçek zenginlik, hayat şartlarında en iyiye kavuşmaktır.

Kendimiz için olduğu kadar, çevremize de faydalı olmaya odaklanmalıyız. Değersiz olmadığımızın bilinciyle, “Başkalarına nasıl faydalı olabilirim?” diyerek, belki de bizim için küçük ama başkaları için önemli olacak şeylerle başlayabiliriz. Bir tebessüm, bir latife, bir iltifat bile güne pozitif başlamanın işaretidir. Ömür gelip geçiyor, hiçbir şey için üzülmeye değmez.

Çevremizde yaşanan olumsuzlukları sadece kişilere değil, görünmeyen dış etkenlere de bağlamak gerekir. Herkesin davranışları, karakteristik özellikleri farklıdır. Gün içindeki yoğunlukların bireylere etkisi değişir; bazıları için performans düşer, bazıları için yükselir. Bu farkındalıkla karşımızdakilere empatik tepkiler vermeliyiz. İnsan, yaşadıkça öğrenir.

Bilmeliyiz ki “Verin ki hayat size geri versin.” Hayatı sevgiyle ve neşeyle karşılayanlar daima kazananlardır. Neden mi? Çünkü ruh halimizin pozitifliği tüm yaşantımıza yansır. Kararlarımızı alırken, önerilerimizde bulunurken, tepkilerimizi verirken, hem kendimize hem çevremize sürekli olumlu katkılar sağlarız. Tutarsızlıklara yer vermeden, kendimizi daima pozitif tutmalıyız.

Nerede ve kimlerle olursak olalım, kişisel ve ruhsal gelişimimize daima öncelik vermeliyiz. Negatiflikten kaçınmalı, kendimizi değersiz hissettirenlerden uzak durmalıyız. Davranışlarına hâkim olabilenler, düşüncelerine de hâkimdir. Hayatın saf hazzını yaşayarak kendimize değer vermeliyiz.

Koşulların gerektirdiği şekilde başarılı olabilmeyi öğrenmeliyiz. Bu, ancak deneyim, çaba, hırs ve özgüvenle mümkündür. Zenginliklerimizi başkalarının beğenileriyle değiştirmeden, hayata gülümseyebilmeliyiz. Herkesi memnun etme gibi bir lüksümüz yok; önemli olan, elimizden gelenin en iyisini yapmaktır.

ARAŞTIRMACI YAZAR / YAŞAM KOÇU
VOLKAN YAŞAR BERBER