İnsanlık denen şey öldü de mezarı üzerinde vicdansızlık bitti! İçimizden biri gidince bir kez daha anladım dünya üzerinde acımasız caniler kadar korkunç kimselerin olamayacağını. Yazıklar olsun...
Ramazan hocayı büyük çoğunluğunuz tanıyordur. Uzun uzadıya haberlerde yer alanları kopyala yapıştır yapmak için yazmıyorum bu yazıyı. Cevabını bilmediğimiz ve bilsek de şu saatten sonra bir işe yaramayacak olan tek bir sorum var: Neden? Gerçekten çok yazık, ne istediniz zavallı adamdan!
Deli denildi, hastaneye yatırıldı, hakarete maruz bırakıldı. Merak ediyorum bir kişi, sadece bir kişi ciddi anlamda anlamaya çalıştı mı bu insanı? Tabi bir insanı 'deli' veya başka türlü ithamlarla 'etiketlemek' kolaydı değil mi! Kınamak, yargılamak, hatsiz kanaatlerce yargı dağıtmak yeterli oluyor mu bir insanın nelerle baş ettiğini bilmeye? Bu yazıyı yazarken üzüntüyle eşit kefede öfke duyuyorum onu anlamayanlara, aşağılayıcı bir biçimde davrananlara, en çok da vahşice katledenlere... Namazın üzerindeyken bıçaklandığı iddiasına gelinceyse sözün bittiği, yorumun yapılamayacağı, yaraya tuzun basıldığı yer. Düşüncesi dahi paramparça ediyor yüreği. Allah'ın hak gördüğü yolu anlamaya ve onu tüm insanlığa anlatmaya ömrünü adamış bir insanı daha kaybettik. Dediği doğruydu, hak insana acı geliyordu ve sırf bu sebeple bir kısım kişi kulak tıkamayı tercih etti.
Kendisini görmek nasib olmadı bizzat. Dilerim ki Rabbim dünyada acıyla biten sonunu ahirette güzellikler eşliğinde ebediyete kavuşturur. Birşeyler yarım kaldı, kelimler taşıyamadı üzüntüyü bir kez daha. Yarın herkes unutacak belki, kaçınılmaz. Ama içlerinde takvayla çarpan kalplere sahip olanlar hep hatırlayacak, hatırlatacak... Allah rahmetiyle muamele eylesin inşallah. Bizler kıymetli bir insanımızı kaybederek eksik, ulu cami ise öksüz kaldı...