Hayatta görebildiğimiz tek şey isteksizlikmişçesine irade zayıflığı hissiyatınca yaşamını idame etmeye çalışanlar gibi olup hedefsizlik bizleri boşluğa sürükler. Göğsünüzde bir sıkışma kalp atışlarında ritmitsizlikle hareket ederek kendi kendine eziyet etmek kadar zalimce duygu olamaz. Hayal kırıklıklarıyla beraber yaşamımızın sürekliliğini sağlayabilmek elbet fedakarlıklarımızla olacaktır. Kendi hırs ve başarı kaygılarımız he daim üstesinden gelebileceğimiz kadar olmalı..
    Yakalayabildiğimiz her enerji kırıntısını pozitif hale dönüştürme kabiliyetine sahip olarak ruhsal dengemizi besleyebilmeliyizdir. Kendi içimizde emin olamadığımız anlarda ve yahutta tere sıkı basmadığımız zamanlarda istenç dışı dürtülerle irademiz zorlanır ki bunları alt edebilme erdemliliği ancak deneyim tecrübelerle olmazsa uzman terapi yardımıyla üstesinden gelmeliyizdir.
    Temel kararlarımızı başkalarının isteklerine bağlamadan alabilmenin bilinciyle yaşamımızı sürdürebilmeliyizdir. Hep birisine birilerine dayanmayı adet edinmiş olmayıp özgün iradeyle yaşamımıza anlam katabilmeliyizdir. Bizimkisi dışarıdan her ne kadar anlamsızca gelse de duygu ve düşüncelerimizi başkalarının yönlendirmesine müsaade etmemeliyiz.
    Ne olduğunu anlamadan kendinizi başladığınız yerde bulmak istemiyorsanız daim kişisel gelişiminize önem vermeniz gerekmektedir. Zamane kendini uyarlayarak vizyonunu güncelleyebilmeyi öğrenmeliyiz. Bizimkisi tuhaf olsa da farkındalıklarımızın farkında olarak diğerlerine saygı duymalıyızdır. Kendimize önce öz saygı duyabilmeyi bilerek yaşamdan zevk alabilmeliyizdir.
     Özgürleştirmeliyiz tüm fikir ve duygularımızı, sorumlu tutmaktan vazgeçmeliyiz problemlere sebep olanları.. Sorunun önce kendimizden kaynaklandığını buna sebep öne sürülenlerin yaşanmasında katkımızı muhakeme ederek aşılamayacak düzeye gelmemesini sağlayabilmeliyizdir. Temelinde iyilik, dürüstlüğün olmadığı yerde karmaşıklık hüküm görür. Sonuçlarını göze almadığımız şeylere girmemeyi bilmeliyizdir.
    İç ruhsal süreçlerinde bireyin yaşadıkları üzerinden kendini ciddi şekilde kenara çekebilmesi, kendi yargısına güvenebileceğini öğrenmesinden kaynaklanır. İnsanlar kısmen çevresinde hiçbir kontrolü olmadığı durumlarda kendilerini bırakırlar. Başkalarının kendilerini yönlendirmesine izin vererek yaşamları boyunca maalesef hiçbir şeye yapıcı karar alamamaktalardır. Bu öğretilmiş çaresizliklerle hedefsiz ve sadece nefes alan veren bireylere dönüştürülürler.
   Özellikle depresyonun kökeninde öğrenilmiş çaresizlik yattığına inanan uzmanlar muhtelif yöntemler deneyerek tedavi etmeye çalışmışlardır ki geçici düzelmelerden öteye geçmediği bilimsel olarak ispatlanmıştır. Üstesinden anacak kişinin yaşama umut dolu pozitif düşüncelerle bakmasıyla üstesinden gelebileceği bilinmelidir. Umut dolu yaşamlar ruhu ve bedeni daima zinde canlı tutacaktır.