اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهٖ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ اُولٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ - İman edenler ancak, Allah'a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. (Hucurat süresi 49-15 ) Allah’a inanmak,tek başına yetmez.Allah’a layıkıyla inanmak gerekir.Yetseydi,müşriklere müşrik değil,mü’min dememiz icap ederdi.Allah’a iman,Allah’a yaraşır bir iman olmalıdır.Bu imanın olmazsa olmaz şartı,Allah’a ait bir niteliği O’ndan başka hiç kimseye yakıştırmamaktır.Bu kimse ister peygamber,ister veli,ister aziz olsun.Çünkü yalnızca Allah,Allah’tır.O’nun eşi ve benzeri yoktur.Hiç bir şey O’nun gibi olmaz.Hiçbir şey O’na denk olamaz.Hiç bir şey O’na ortak olamaz.Hiç bir akıl O’nu zatıyla bilemez,hiçbir idrak O’nu zatıyla kavrayamaz.O,ancak sıfatlarıyla bilinir ve kavranır. Aklın çalışma biçimi bellidir.Gördüklerinden görmediğini,bildiklerinden bilmediğini çıkarmak.Bu işlemi,bazen bütünden parçaya inerek (tümden gelim ),bazen parçadan bütüne çıkarak (tüme varım ) ,bazen de parçadan parçaya intikal ederek (kıyas/analoji ) yapar.Yani akıl,bütün parça ilşikisini mutlaka birinden birini gördüğü için kurar.Allah zatıyla mutlak kaimdir.Bütün –parça olgusu,O’nun zatı için söz konusu değildir.Böyle bir olgu,yaratılmış varlıkların niteliğidir.Sınırlı olan akıl,sınırsız olanın zatını kapsayıp kuşatamaz.Akıl kuşatamadığını-dolayısıyla sınırlıyamadığını- kavrayamaz.Kavraması için mutlaka sınırlaması gerekir.Her ne ki sınırlı dır,o Allah olamaz.Bu yüzden de ‘’Her ne ki aklına geliyor,o Allah değildir’’ demişlerdir.Bu,O’nun mutlak kaim olduğunu ifade eder. Peki,sınırsız olanı kavramanın bir yolu yok mudur? Elcevap.Elbette vardır.O da ‘iman’dır.İman,işte o yolu aydınlatan ışıktır.İmanın olmadığı yerde ille de inkar vardır diyemeyiz.Fakat imanın olmadığı yerde,kesinlikle küfür vardır diyebiliriz.Çünkü küfür,örtmek demektir.Sonradan elde edilen değil,her insanda peşinen bulunan anlamına gelen ‘’vicdan’’ın gözünün perdelenmesi,iç kulağa kurşun akıtılması,iç dilin lal olması halidir küfür.Küfür perdesiyle örtülen bir vicdanın sahibi,ister istemez inkara yönelecektir.İşte bu yüzden,her inkar bir ön yargıdır.Vicdanın üzeri örtülmeden,inkar işine girişilemez.İnkara,ancak sağırlaştırılmış,dilsizleştirilmiş ve köreltilmiş bir vicdanla girişilebilir. 1-İman bir ön bilgidir. Kişi bilmediğini reddedebilir.Bu yüzden,kişi bilmediğinin düşmanıdır. Ama kişi bilmediğine iananamaz.İnkar bir olumsuzlama ve ret,iman bir olumlama ve kabuldür. Bilmemek, tanımamak ve tanımak istememek de bir inkar türüdür.Fakat iman bilmeyi,tanımayı gerektirir.İman ağacının kökü bilmeyi de içeren ‘’marifet’’tir.Bilmek ve tanımak, iradi ve bilinçli bir yöneliştir.Zaten irade ve bilincin olmadığı yerde,iman da yoktur.İman,özgür iradeye dayalı bir seçimdir.Bundan dolayıdır ki,zor yoluyla iman, iman değildir.Çünkü iman ağacının gövdesi kalp ile tasdiktir.Kalp ile tasdik olmadan dil ile ikrar,mü’min değil münafık üretir..Münafık gizli kafirdir ve Kur’an-ı Kerime göre kafirden daha aşağıdadır. 2-İman sevgiye,inkar nefrete benzer.Sevgi pozitif bir şeydir,nefret negatif.Sevgi insanı artırır,nefret insana hiçbir şey katmaz.Tıpkı bunun gibi,iman özü itibarıyla pozitif bir değerdir,inkar ise negatiftir.İman,tıpkı sevgi gibi insanı zenginleştirir,inkar ise nefret gibi insanı yoksullaştırır.İman artmak,inkar eksilmektir.İman sahibe değer katar,inkarsa değer yıkar. 3-İman hatırlamak,küfür unutmaktır. Hatırlamak geri kazanmaktır,unutmaksa kaybetmek ve azalmaktır.İman eden,vicdanında peşinen var olan huduri bilgiyi hatırlamış sayılır.Fıtrat altyapısına uygun bir üst yapı edinmiştir.Tabir caizse,fıtrat cıvatasının dişlisine uygun bir somun geçirmiştir.Altyapıyla üst yapı arasındaki bu uyum ve kenetlenme hali,insanda ki kişilik yırtılmasını ve iç kopmaları önler.İman varoluşsal emaneti hatırlamaktır,inkar ise unutmaktır. 4-İman bir bağlanış,inkarsa bir kopuştur. Bağlanmak kişiyi ‘emin’ kılar.Bu yüzden iman varoluşsal güvenliğin garantisidir. 5-İman sebattır. Sahibinin kendi yerinde iskanını sağlar.Yerinde iskan eden,sukünet bulur.İnkar ise,savruluştur.İnkar eden yol almaz,dolaşır.Kopuş,sahibini güvenlikten mahrum eder.Sahte bir özgürlük hissi uyandırsa da,bunun gerçek bir özgürlük olmadığı çok geçmeden anlaşılır.Çünkü inkar,’’özü gürleştirmez’’,aksine özü çürütür,kurutur.Özü gürleştirmeyen şeyin verdiği özgürlük hissi,uyuşturucunun verdiği mutluluk hissi kadar sahte,geçici ve zararlıdır. 6-İman haddi bilmek,küfür haddi aşmaktır. İman,bir kendin de olma halidir.Kendinde olmayan,kendini kaybeder.Kendini kaybeden,haddini bilmez.Haddini bilen kendini bilir,kendini bilen rabbini bilir.İman kendini bulmaktır,inkar kendini kaybetmektir. 7-İman şükürdür,inkar nakörlüktür. Teşekkür ekmeğin değil,ekmeği verenin hakkıdır.Sahipsiz nimet olmaz.Bir şey nimetse,mutlaka sahibi vardır.Nimeti farkeden,nimetin sahibini arar.Nimetin sahibini bulan,O’na teşkkür eder.Nimeti farketmemek,nankörlüktür. 8-İman vefadır inkar vefasızlıktır. Allah’a vefa göstermeyen,hiöç kimseye vefa göstermez.En büyük vefakarlık,en büyük olana vefakarlıktır. 9-İman yüzünü dönmektir küfür sırt çevirmektir.Nura yüzünü dönen,gözünü aydın eder.Nura sırtını çeviren,hayatı kendisine zindan eder. 10-İman kaynağa yönlemektir. Allah yerin ve göglerin nurudur.Allah’a iman,nurun kaynağına yönlemektir.İnkar ise bir yere yönelmek değil,bir yönelişi reddetmektir.Yüzünü nura dönenin yüzü ak,alnı açık,gözü aydın,nurdan çevirenin yüzü kara,gözü kara,gönlü kara olur. 11-İman ilgidir,küfür kayıtsızlıktır. İman eden,var oluş anlam ve amacına ilgi duymuş,inkar eden anlam ve amacına kayıtsız kalmış olur.İman edenin sahip çıkacağı bir değer vardır.Bunun için hassas ve muteyakkızdır.İnkar,negatif tabiatı gereği,sahibi için bir değer değildir.Dolayısıyla korunması ve titizlenilmesi de gerekmez.Bu ise kayıtsızlığı getirir. 12-İman,bilinci bilinç üstüne bağlar. İnkar ise bu bağı koparır ve bilinci bilinçaltına mahkum eder.Allah’a iman,bilinci aşan bir hakikate imandır.Hiç bir bilinç ve idrak Allah’ı kuşatamaz,fakatbAllah her bilinç ve idraki kuşatır.İman etmek,bilincin miracıdır.Ona ufuklar açar ve kanatlandırır.İnanan bir bilinç,maddi alemin katı ve kesif dünyasından manevi alemin şeffaf ve latif dünyasına kanat çırpar.İman,soyuta olan ilgiyi artırır ve bu da insandaki soyutlama yeteneğini eliştirir.İnsan aklının gelişmişliği,soyutlama yeteneği ile ölçülür.Her tür soyutlamanın bir sınırı vardır.Sınırsız olan tek soyutlama,mutlak yaratıcı olan Allah’ı tefekkürdür.Dolayısıyla Allah’a iman,insan idrakine sonsuz ufuklar açan ve onu son durağı olmayan bir tekamül yolculuğuna çıkaran itici bir güçtür.İnkar ise bilincin bilinç üstü ile bağını koparır.Bu durum,bilincin bilinçaltına mahkum olmasıdır.Böyle bir bilinci,içgüdüler ve ayartıcı benlik yönetmeye başlar.Allah’a kul olmaktan kaçınan,kendini bilinçaltı aracılığıyla yöneten güdülerin elinde köle olarak bulur.İşte Kur’an-ı Kerim’in ,’’nefsini ilah edinmek’’ dediği budur. Allah’a iman imanın ilk şartıdır.Diğer tüm şartlar,bu şarta bağlıdır.Zaten Allah’a iman etmeden ahirete ve nübüvvete iman söz konusu olamaz.İşte bunun için,Allah’a imanın tüm icaplarını bir cümlede özetleyen kelime-i tevhid,imanın şiarıdır.