KESK Şubeler Platformu tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Sinop Uğur Mumcu Meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasında ülkede yaşanan ekonomik krize değinildi. Eğitim Sen Sinop Şube Başkanı Hakan Eker tarafından okunan basın açıklamasında krizin tek nedeninin mevcut iktidar olduğu aktarıldı. 

Türkiye’nin, enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatımızı her alanda kâbusa çeviren kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu söyleyen Eğitim Sen Sinop Şube Başkanı Hakan Eker, bu krizin faturasının millete ödetilmeye çalışıldığını söyledi. Eker; “En yetkili ağızlar “kriz” sözcüğünü kullanmaktan özenle kaçınsalar da, bizler için krizin anlamı birbiri ardına kapanan dükkanlardır, marketlerde sürekli yapılan zamlardır, kabaran elektrik-su-doğalgaz faturalarıdır, ödenemeyen borçlardır, evlere gelen hacizlerdir, işsizliktir, iş cinayetleridir. Krizin anlamı, yaşamımızın giderek sürdürülemez hale gelmesidir.
Geçen ay açıklanan 2019-2021 döneminin Yeni Ekonomi Programı’ndaki göstergeler de “kriz yok” söylemlerini boşa çıkarmakta ve durumun vahametine işaret etmektedir.
Aslında bugün temel mesele, bu büyük krizin faturasının kime ödetileceğidir. 

İktidar çevreleri şimdiye kadar yaşanan tüm krizlerde olduğu gibi bu krizin faturasını da işçi sınıfına, emekçilere, yoksul halk kesimlerine çıkartmak niyetindedir.
Küçük bir azınlığın borcu, zamlarla, adaletsiz vergilerle, işsizlik tehdidiyle halkın yüzde 99’unun sırtına yıkılmaktadır. İşsizlik fonuyla bankalar beslenmekte, kıdem tazminatına göz dikilmekte, iş güvencesi tamamen ortadan kaldırılmaktadır.
Masallarla, yalanlarla, hamasetle, kin ve düşmanlıkla aklımızı, zor kullanarak tepkimizi bastırmaya çalışanlar zamları alkışlamamızı, yoksulluğa şükretmemizi, işsizliği kader bilmemizi beklemektedirler.
Ancak tek sesli medyadaki yalan bombardımanı da, inşaatlarda insanca çalışmak isteyen işçilere atılan gaz bombaları da, hakkını arayan emekçilere yönelik toplu gözaltı ve tutuklamalar da gerçeğin balçıkla sıvanmasına yetmiyor.
Krizin sorumlusu sosyal hak olarak tanımlanması gereken kamusal hizmetleri, yerli tarımsal üretimi, kentleri, doğayı imha eden politikaları hayata geçirenlerdir. Krizin sorumlusu ülkenin kaynaklarını üretime değil yandaşa, halka değil şatafata, barışa değil savaşa kullanan siyasi iktidardır.

Bu ülkenin yüzde 99’u borçlu değil alacaklıdır. Çünkü ekonomik büyüme söz konusu iken, bu ülkenin işçileri, kamu çalışanları, tüm emekçileri yoksullaşmayla, gelir dağılımı ve vergi adaletsizliğiyle, iş cinayetleriyle, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerin ticarileşmesiyle, fabrikalarımızın satılmasıyla büyük bedeller ödemiştir.
Her ekonomik kriz bir karar aşamasıdır ve bugün verilecek kararın temel sorusu şudur: Krizin bedelini emeğiyle bu ülkenin değerlerini yaratan yüzde 99 mu ödeyecek, yoksa krizi yaratan yüzde 1 mi ödeyecek?
Biz işçiler, kamu emekçileri, işsizler, gençler, kadınlar, emekliler, köylüler, yoksullar; yani bu ülkenin gerçek sahibi yüzde 99 çoğunluk olarak “Krizin bedelini ödemeyeceğiz; krizin bedelini Şirketler, Bankalar, Patronlar ve Ülkeyi on altı yıldır yönetemeyenler ödemelidir.” talebiyle ortak bir mücadeleyi örgütleyeceğimizi, bu talep etrafında buluşabilecek herkesi, emeğin savunması için omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
Editör: Vitrin Haber