Zaman mefhumu insanın fiil, ibadet ve davranışlarıyla iç içedir. Bu yönüyle zaman sözlükte; devir, çağ, mevsim, ay, hafta, gün, saat, mehil, uzun veya kısa olan vakit demektir.[1]  Kur’an-ı Kerim ve Hadisi şerif- lerde zamana sık sık vurgu yapılmaktadır. Allah Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim’de adeta üzerine yemin etmediği zaman dilimi yok. Vel  asr,vel fecr,vel leyl,vel  kamer,veş şems,ved duha… Zamana rabbimiz neden yemin eder? Çünkü zaman; insanın en çok bulduğu, ancak en hoyratça kullandığı bir değer olduğu için. Kur’an-ı Kerim-de; ‘’Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. Onlar ziyanda değillerdir’’[2] buyrulmaktadır. Zaman hayattır. Zamanını israf eden hayatını israf etmiş olur. Kendi vaktinizi öldürmeye bile hakkınız yok iken, başkasının vaktinin katili olmaya da hakkınız yoktur.
Vakit; ibadetlerin imamesi olan namazın şartlarından biridir. Her namaz vakti, Allah-u Teâlâ’nın bize verdiği bir randövüdür. Bununla Rabbimiz bize, zaman şuuru kazandırmaktadır. Zaman şuuru; zamanın farkında olmak, onun değerini bilmek ve israf etmemek ve yerli yerinde kullanmaktır. Zaman, insana verilen en kıymetli rızıktır. Her rızık gibi mahduttur ve hesabı sorulacaktır. Unutmayınız! İnsanın birimi hücre, atomun birimi madde, hayatın birimi ise nefestir. Onun için nefeslerden hesaba çekileceğiz. Zaman büyük bir nimettir. Cennet, o varsa kazanılır. Cennet, zamanın sınırına ulaşmaktır. Mü’min’in görevi zamana ait olmak değil, zamana sahip olmaktır. Zamana sahip olmayan nimete nail olamaz.
Değerli Dostlar!
Zaman, takvim ve saatle ölçülür. Saat kullanınız. Saati kolunuzda bir süs gibi değil size yaşadığınızı duyumsatan, öleceğinizi hatırlatan her saniye kapınızı çalan bir zaman habercisi gibi kullanınız. Günlük planlarınızı yaparken dakikalarla konuşunuz. Gerçekte gece ve gündüzün birbiri ardınca gelişinin, ayın geçirdiği evrelerin, yılın mevsimlerinin insana vermek istediği şuur, zaman şuurudur. Her doğan yeni gün ve ay; insana, ölüp dirileceğinin habercisidir. Yazı ve kışıyla, baharı ve güzüyle her yıl, insanın hayatının da mevsimlerinin olduğunu haber verir. Bunlar, zaman üzerine yazılmış kevni ayetlerdir.
Alemlere rahmet olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in şöyle buyurmuştur. “İnsanların çoğunun kıymetini bilmediği iki nimet vardır. Bunlar; sıhhat ve boş zamandır.”[3] 
Beş şeyden önce beş şeyi ganimet bil:
1-İhtiyarlığından önce gençliğinin,
2-Hastalığından önce sağlığının,
3-Fakirliğinden önce zenginliğinin,
4-Meşguliyetinden önce boş zamanının,
5-Ölümünden önce hayatının.
[4]
Âdemoğluna kıyamet günü şunlar sorulmadıkça asla yerinden ayrılamaz:
1-Ömrünü nerede ve ne şekilde geçirdiğinden,
2-İlmi ile ne yaptığından,
3-Malını nerede kazanıp nereye harcadığından,
4-Bedenini nerede yıprattığından,”
[5]buyurmuştur.
Tükettiğimiz her nefesin hesabı sorulacağına göre hesabı kolay olan işlerle meşgul olalım. Zamanı verimli, ömrü bereketli, hesabı kolay bahtiyar Mü’minlerden olmak dileği ile.

1-Dini kavramlar sözlüğü (DİBY)shf:705
2-Asr Süresi 103/1-2-3
3- Nevevi, Riyazu’s-Salihin, Hadis no: 97 Merve yay.Shf.148
4- Hâkim, Müstedrek, 4/341
5-Tirmizi no/2419