Hayata adım atışımız ile birlikte çevremizi ve kendimizi tanımaya başladığımızda kaçınılmaz olarak ''Burası neresi?Benim burada ne işim var?'' sorularıyla başbaşa kalırız.Bu; çevremize, kendimize ve kendi dışımızdakilere anlam verememenin kursağımızı yakması ile zorunlu olarak sürüklendiğimiz insan olma arayışıdır.Anlamlandıramadığımız hiç bir şeyle bütünleşemeyiz.Bu, insanın eşya ile olan ilişkisinde de, toplum ile olan bütünleşmesinde de aynı derecede bir etkiye sahiptir.Tanımadığı, bağ kuramadığı varlık kişi için yok hükmündedir.Yine çevresi ile aynı anlam bütünlüğünde buluşamayan kişi için içinde buluşup kaynaşacağı bir toplum sözkonusu değildir.
         Bu soruların en etkili olarak sorulduğu, ve tesir edici cevapların üretildiği dönem büluğdan önceki dönem olsa gerektir.Kendi adıma, cevabını aradığım soruların kaynağının hala yedi veya sekiz yaşına kadar olan döneme ait olduğunu söyleyebilirim.Kişinin anlam arayışını en çok zedeleyen unsur kendinde hisstettiği fizyolojik veya psikolojik niteliklere sahip iğvalardır.Zira, anlam arayışının ağırlığı altında ezilen birey, bu sorgunun etki alanından kaçıp kurtulacak, nefes alacak, kendisini sorgunun hem baskısı hem de çözüm şevkini öteleyecek sığınaklara atmak ister.Eğer kişinin sorgu sürecinde ürettiği cevaplar onun ödül olarak değerlendirebileceği niteliğe sahipse, bu süreçten daha fazla şevk verecek hiç bir şey kalmaz.Dolayısıyla o ayartıcı dürtülerin çekim alanında kaybolmaz.Zira, iğva unsurlarının çekiciliği, sorgu sürecinin cazibesinden daha etkili olamaz.
          Kişiyi, zorunlu olarak girdiği anlamlandırma sürecinde, bu süreci dosdoğru olarak sonuçlandırmaktan alıkoyan her şey; kişinin kendini gerçekleştirmesinden, özünde saklı potansiyeli açığa çıkarmasından mahrum eder.Kişinin kendi olmasının önündeki iğva unsurlarının temel özelliği 'AŞIRILIK'tır.Bu bağlamda, yemek ve içmek, cinsellik, kazanma ve harcama, cesaret ve korku, haz ve tiksinme, daha da ötesi taat ve ibadet'in ölçüsüne uygun tasavvurunun oluşturulamaması, kişinin yaşam fırsatını değerlendirememesi, israf etmesi sonucunu doğurur.İşte kişinin, bulunduğu ortamda varlığını anlamlandırması yaşama gayesini belirlemesi ve belirlediği bu hedefe ulaşma cehdi ve çabası ancak kişinin 'özgürleşmesi' ile mümkündür.Peki, kişi neye karşı mücadele ederek özgürlüğünü elde edecek ve belirlediği hedefe kararlı biçimde yürüme iradesinin sahibi olacak?

(Devam edeceğiz İnşallah.)