İnsan şahit olan bir varlıktır. Zira kendi kendinin farkında olan ve kendi kendini gözetleyen, kendi üzerinde düşünebilen, soru sorabilen ve cevap verebilen bir varlıktır. Buda insanın şahit olarak yaratılışındandır. Allah’ın şahit isminin en büyük tecellisi insandır.

İnsanın şahitliğini güneş sistemi ile izah edebiliriz:

1-
İnsanı oluşturan organlar, hem kendine şahittir, hem de insana: Ay hem kendi etrafında hem de dünyanın etrafında döner. Ay’ın kendi etrafında dönmesi kendi kendine şahit oluşuna, dünya’nın etrafında dönmesi, bu şahitliğin daha büyük bir şahitlikten bağımsız olmayışına delalet eder. İnsan’ın el, ayak, göz, kulak gibi maddi; irade, akıl, vicdan gibi manevi organları aya delalet eder. Bir bütünün parçaları olan bu unsurlar, hem kendi kendilerine şahittir, hem de ait oldukları insana şahittir. El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn.’’O gün ağızlarına mühür vururuz. Bize elleri konuşur, ayakları şahitlik yapar’’.(1)

2-
İnsan organlarıyla birlikte hem kendine şahit, hem de Allah’a şahittir: Dünya hem kendi etrafında döner, hem de güneşin etrafında döner. Dünya insanı temsil etsin. İnsan hem kendi kendine şahit olur, hem de Allah-u Teâlâ’ya şahit olur. Kendi kendisine şahit oluşu vicdanıyladır. Vicdan Allah’ın insanın içine koyduğu eşsiz bir sevk edici ve doğru sözlü bir şahittir. Bunu şu ayeti kerime beyan eder: Ve câet kullu nefsim meahâ sâiguv ve şehîd.’’Ve (hesap günü) her can kendisine sevk eden unsurlar ve tanıklara(ilahi) huzura gelir.(2)

Sâig
‘’sevk eden, yönlendiren’’ demektir. Özne formundadır. Aktif ve etkendir. Hem insanı kötüye sevk eden içgüdü ve ayartıcı benlik gibi nefsanî boyuta, hem de insanı iyiye sevk eden vicdan gibi rahmani unsurlara delalet eder.
Şehîd,’şahit olan/olunan, tanık olan/olunan’’ demektir. Şehîd formu, fa’il vezninin yapısı gereği, hem nesne hem de özne anlamını birlikte kapsar. Hem pasif, hem aktiftir. Belki bir boyutuyla pasif, diğer boyutuyla aktiftir. Mesela kişiye nefsi vesvese verdiğinde, kişi bu vesveseye şahittir. Eğer nefsinin verdiği vesveseye kapılmazsa özne olarak şahittir, kapılırsa nesne olarak şahittir. Başta vicdan olmak üzere, akıl ve irade de şahittir.
İnsan’ın Allah’a şahit oluşunu kelime-i şehadet’in ilk kısmı temsil eder.Eşhedü enla ilahe illallah (ben şahit olurum ki ilahlık sadece Hz. Allah’a yakışır,başka hiçbir şeye yakışmaz).

3-
Peygamberler ümmetlerine, ümmetleri de peygamberlerine şahittirler. Peygamberleri güneş temsil eder.Güneş nasıl ki hem dünya,hem de diğer gezegenler ve onların uydularına şahitse,bütün bunlar da güneşe şahittirler.Hz. Allah’ın vadi vardır. Felenes'elennellezîne ursile ileyhim velenes'elennel murselîn. Kendilerine peygamber gönderilenlere mutlaka soracağız.  Peygamberlere de elbette soracağız. (3)
Peygamberlik bir şahitlik müessesesidir. Her peygamber şahit olarak gönderilir. Şahitlik peygamberlere Hz. Allah’ın yüklediği bir sorumluluktur. Peygamberler bu sorumluluğu, hem dünyada hem ahirette yerine getirmekle mükelleftirler. Peygamberlerin dünyadaki, şahitlikleri,’’örnek ve model’’ olma misyonlarıdır.
Nasıl ki dünyada hakikati tebliğ etmekle yükümlülerse, ahirette tebliğ ettikleri hakikate karşı nasıl davranıldığına şahitlik etmekle yükümlüdürler. Şu ayetler bu hakikatten söz eder.O gün Ve nezağnâ min kulli ummetin şehîden ‘’ Biz her ümmetten,eksiksiz şahitlik yapacak bir şahit çıkarmış olacağız’’ (4) kulli ummetin şehîden Biz her ümmetten çıkaracağız.(5)

Her ümmetten çıkarılacak şahitler ümmetlere gönderilen peygamberler ve onların varisi olan âlimlerdir. Mâ gultu lehum illâ mâ emartenî bihî eniğbudullâhe rabbî ve rabbekum, ve kuntu aleyhim şehîdem mâ dumtu fîhim, felemmâ teveffeytenî kunte enter ragîbe aleyhim, ve ente alâ kulli şey'in şehîd. "Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit (ve örnek) idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen, her şeye hakkıyla şahitsin." (6) Hz. Muhammed (s.a.v)’in ve Hz. İsa (a.s)’ın şahitliğinden söz eden ayet her peygamberin ümmetinin şahidi olduğunu teyit eder.

4-
Allah-u Teâlâ her şeye şahittir ve başta insan olmak üzere her şeyde Hz. Allah’ın varlığına şahit olan birer ayettir. Bu benzetmemizde Hz. Allah’ı güneş sisteminin etrafında döndüğü ama bizim göremediğimiz ve bilemediğimiz merkezi temsil eder. Biz o merkezin varlığını ayetlerden /karinelerden çıkarırız. İşte o merkez, hepsine şahit olan bir şehit’tir. Her şeyde O’nun varlığına şahittir.

Bu ‘’her şeye’’ meleklerin şahitliğinde dâhildir. Cenab-ı Hak yeri ve göğü insana nasıl şahit kılmışsa, bazı meleklerinde insana öyle şehit kılmıştır. İnsan ise her şeyiyle şahittir. Hem zatına kulluk için yarattığı Allah’a şahittir, hem kendi emrine musahhar kılına eşyaya ve tabiata şahittir. Zira bu âleme sahip olman için değil, şahit olmak için gelmiştir. Yaşamak şahit olmaktır.
1-Yasin s.36/65
2-Kaf s.50/21
3-A’raf s.7/6
4-Kasas s. 28/75
5-Nahl s. 16/84
6-Maide s.5/117