Türkiye’nin kırsal mimarisinde önemli bir yere sahip olan Karadeniz’e özgü serender yapıları ambarlar, her geçen gün yıkılmaya ve unutulmaya yüz tutuyor. Ahşap malzeme ile yapılan ve altı ya da dört adet direk üzerinde yükselen bu yapılar, hem estetik hem de işlevsel yönüyle dikkat çekiyor. Yükseltilmiş yapısı sayesinde farelerden korunan ürünler, serin ortamda muhafaza edilirken, yapının alt bölümü odunluk, tezgah ve hatta çalışma alanı olarak da kullanılıyor.
Tayland’ın geleneksel mimarisinden ilham alınarak yapılan bungalov tipi evlerin Türkiye’de yaygınlaşması, yerli yapılarla ilgili farkındalığın ne denli az olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Karadeniz’in geleneksel serenderleri ise bu potansiyele rağmen yeterince ilgi görmüyor.
Sinop’un dağ köylerinde hâlâ birkaç örneği bulunan bu yapılar, sadece geçmişin birer tanığı değil, aynı zamanda geleceğin kırsal turizmi için bir fırsat olarak görülüyor. Ambarların üst katı geleneksel depo görevi görürken, altı bölüm yaz aylarında serinliğiyle öne çıkıyor. Pekmez üretimi, odun ve tarım malzemelerinin saklanması gibi amaçlarla kullanılan bu alanlar, bazı bölgelerde küçük yaşam alanlarına da dönüştürülmüş durumda.
Özellikle yöre halkı, bu yapıların restore edilerek turizmde değerlendirilmesini istiyor. Gelen ziyaretçilerin konaklayabileceği geleneksel ahşap pansiyonlara dönüştürülmesi halinde, hem kültürel değer korunacak hem de kırsal ekonomiye katkı sağlanacak. Ancak şu anda ambarların büyük bölümü bakım eksikliği nedeniyle çökmek üzere. Bazı yapılar ise odun olarak kullanılmak üzere fırıncılara satılıyor.
Yerel halkın ortak çağrısı ise net: “Bu yapılar yalnızca nostaljik birer anı değil, aynı zamanda kültürel birer mirastır. Göz göre göre yok olmasınlar. Bungalov evler gibi modern uyarlamaları yapılabilir, turizme açılabilirler. Bu sayede hem korunurlar hem yaşatılırlar.”
Doğayla uyumlu yapısı, işlevsel zekâsı ve estetik detaylarıyla ambarlar, Karadeniz’in unutulmaya yüz tutmuş incileri olarak yeniden keşfedilmeyi bekliyor.