Uğur Mumcu Meydanı'ndan hareket eden grup, vatandaşların alkışları eşliğinde Aşıklar Sahili’ne hareket ederek başlangıç noktasında yürüyüşü sonlandırdı.

Yürüyüş öncesi açıklamalarda bulunan TEMA Vakfı Sinop İl Temsilcisi Özgür Cebeci, Erozyonla Mücadele Haftasında bu yıl "Toprak Yoksa Su, Su Yoksa Gıda Yok" sloganıyla etkinlikler düzenlediklerini belirterek, Dünyada her saniye 42 kamyon dolusu verimli toprak erozyonla kaybediliyor. Bu kayıp, yalnızca doğanın değil, yaşamın da kaybı anlamına gelmektedir.” dedi.

Özgür Cebeci, yürüyüş öncesinde yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi;

“TEMA Vakfı olarak 17–30 Kasım Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında bu sene “Toprak Yoksa Su, Su Yoksa Gıda Yok” söylemiyle toprağın su, gıda ve iklimle arasındaki kopmaz bağa dikkat çekiyoruz.

Dünyada her saniye 42 kamyon dolusu verimli toprak erozyonla kaybediliyor. Bu kayıp, yalnızca doğanın değil, yaşamın da kaybı anlamına gelmektedir.

TEMA Vakfı Sinop İl Temsilciliği olarak her sene olduğu gibi bu sene de Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında toprağı korumanın ve erozyonla mücadele çalışmalarının önemine dikkat çekebilmek amacıyla geçtiğimiz hafta 18-21 Kasım tarihleri arasında İlköğretim Okulu öğrencilerine “Toprak” üzerine eğitim sunumları yaptık gelecek haftada yapmaya devam edeceğiz,

Bu gün burada Uğur Mumcu Meydanında stant çalışmasını yapıyoru ve biraz sonra artık gelenekselleşmiş olan “Toprağa Saygı Yürüyüşü” yaparak farkındalıklar oluşturmayı hedeflemekteyiz.

Erfelek’te yol kenarına bırakılan çöpler temizlendi
Erfelek’te yol kenarına bırakılan çöpler temizlendi
İçeriği Görüntüle

Erozyon sebebiyle ülkemizde her 16 yılda 1 santimetre toprak erozyonla kaybedilmektedir.

Bu 1 santimetre toprağın oluşması için ise 500 yıla ihtiyaç bulunmaktadır.

Torak yalnızca tarım için değildir, suyun döngüsü, gıdanın sürekliliği ve iklimin dengesi için de hayati öneme sahiptir.

Toprağı korumak demek, yaşamın devamını güvence altına almak demektir.

Toprağa sahip çıkmazsak, yarının suyunu, gıdasını ve yaşamını kaybedeceğiz.

Erozyon, toprağın en verimli üst kısmını yok etmektedir. Bu durum, tarımda ürün kayıplarını yüzde 50’ye kadar artırır, toprağın su tutma kapasitesini azaltırken ve kuraklığı ise derinleştirmektedir. Dünya genelinde toprakların yüzde 33’ü bozulmuş durumda olup, böyle devam ederse 2050 yılına gelindiğinde bu oran ne yazık ki yüzde 90’lara ulaşmış olacaktır.

Erozyonla tarımsal üretim verimliliği de azaldıkça da, durum yoğun kimyasal gübre kullanımı ve daha fazla sulamayla dengelenmeye çalışıldıkça toprak zarar görmektedir.

Kimyasal gübreler, zirai pestisit, herbisit ve fungisitler toprak ekosistemine zarar verirken aşırı sulama sonucunda dereler, nehirler ve göller kurumaktadır.

Diğer yandan insan kaynaklı iklim değişikliği yağış düzenlerini bozuyor;

Topraklar her geçen yıl daha fazla kuruyor ve toprak sağlığı azalıyor.

Ülkemiz topraklarının % 5,5’ine denk gelen Konya büyüklüğünde bir alan, son 30 sene içerisinde kurak bir iklime sahip oldu.

Topraklarını kaybeden, su varlıkları azalan ve her geçen gün ısınan bir dünyada gıda üretiminin azalması kaçınılmazdır.

Buna karşın nüfus artışıyla gıdaya olan talep de büyümektedir.

2050 yılına gelindiğinde gıdaya olan ihtiyaç yüzde 50 artacaktır.

Çözümün merkezinde toprak var.

Toprak, karbonu depolayarak iklim krizinin etkilerini azaltıyor.

Yağışların büyük bölümü toprakta birikiyor;

Pınarları ve akarsuları besleyerek ihtiyaç duyduğumuz suyu sağlıyor.

Sinop’umuzda gerçekleşmesi durumunda toprak kaybına neden olacak olan Boyabat Ardıç ile Kovaçayır Köylerinde açılmak istenilen 3 maden sahası, 1 işleme tesisi ve 2 atık depolama havuzu doğrudan etrafındaki tarım, mera ile orman alanlarının asitleşmesine ve ağır metal kirliliğine, Gökırmak nehri ve sonrasında Kızılırmak Su Havzasını tehdit ederek ülkesel su ve gıda güvenliğini tehlikeye atacaktır.

Boyabat, Durağan ve ülkenin en büyüklerinden Bafra Ovaları ve Kızılırmak kuş deltası tehdit altında olacaktır. İş, dönüşümsüz ana ulaşmadan gerekli tedbirleri alarak topraklarımızı koruyabilmektir.

Toprağın üstü altından daha değerlidir.

Erozyonla mücadele, iklim değişikliği etkilerinin azaltılmasında kritik rol oynuyor.

Sağlıklı topraklar, artan verimle birlikte bereketi de büyütecektir.

Daha yaşanabilir bir gelecek için toprağın gıda, su ve iklim ile arasındaki bağı doğru anlamak ve bu bağı güçlendirmek zorundayız.”

Muhabir: Ümit Can Gökçen