Tarih MS 675. yıl Halife Ömer Bin Abdülaziz Dönemi. İslam ordusu Peygamber Efendimiz (SAV)'in "İstanbul'un Fethi" müjdesine nail olmak için İstanbul'u kuşatır.

Bu kuşatmaya destek olmak gayesiyle Horasan'dan, İslamı yeni seçen ve savaş başarılarıyla ünlü Türk gönüllülerle birlikte yola çıkan Peygamber Edendimiz'in torunu Hz. Hüseyin(ra) soyundan Seyyid İbrahim Bilal Hazretleri2nin gemisi, Karadeniz'de şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Günlerce Karadeniz'in azgın dalgalarıyla boğuşan ve henüz denize alışık olmayan Seyyid İbrahim Bilal Hazretleri ve Alperenler aç, susuz, yorgun Sinop Limanı'na demir atmak zorunda kalırlar. Günün şartlarına göre vergilerini öder, Sinop Tekfuru'ndan konaklama izni alırlar. Seyyid İbrahim Bilal Hazretleri yorgun ve hasta askerleriyle dinlenmeye çekilmiştir.

Sinop Tekfuru önce izin vermesine rağmen bu kararından cayar ve haince bir gece baskını düzenler. birçok Alperen, şehrin Selçukluların eline geçmesinden sonra Sultan Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılan bugünkü Alaaddin Camii'nin olduğu yerde kahramanca çarpışa çarpışa şehid olur. Çevresi Tekfur ve askerleriyle sarılan Seyyid İbrahim Bilal Hazretleri düşmanı yararak bu baskından sıyrılmak ister. Günümüzde Hükümet Konağı'nın bulunduğu semtte, meydan kapısından çıkmak üzere çarpışırken çatışmanın en şiddetli anında Tekfur'un bir kılıç darbesiyle mübarek başı, tıpkı Kerbelada ceddi Hz. Hüseyin'in de olduğu gibi gövdesinden ayrılır ve yere düşer. Hemen kesik başını koltuğunun altına alarak şu anda türbesinin bulunduğu yere, yaklaşık 700-800 m kadar mesafeye çarpışa çarpışa gelir. Başını yere ihtimamla yerleştirir, kendisi de kıbleye müteveccihen sanki başı hiç kesilmemişcesine uzanır ve oradaruhunu Rahmet-i Rahman'a teslim eder. Bu hazin olay orada bulunan ahali tarafından da hayretle izlenir.

Bu apaçık kerameti gören Tekfur hemen çatışmayı durdurur ve böyle ulu bir kişiyi öldürdüğü için pişman olur, yaralı müslümanlara iyi davranır ve şehidlerin İslam geleneklerine göre gömülmesine izin verir.

Editör: Vitrin Haber