Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, "Dünya’da şehir merkezinde fosil yatağı bulunması hemen hemen hiç bir yerde yok, Çankırı'nın merkezinde çok zengin bir fosil yatağı var." dedi.
Sevim Erol, "Kastamonu Kent Tarihi Müzesi Bilim Günleri-10" kapsamında Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu'nda düzenlenen "Çankırı Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi" konferansında yaptığı konuşmada, Ankara-Çorum havzası içerisinde yer alan Çankırı, Kastamonu, Çorum ve Ankara'da farklı türleri temsil eden pek çok fosil bulunabileceğini söyledi.
Türkiye'nin farklı bölgelerinde omurgalı fosil yataklarının bulunduğunu belirten Sevim Erol, Çorakyerler'de ilk fosili buluş hikayelerini şöyle anlattı:
"1997 yılında Kalecik Çandır'da kazı yaptıkları esnada Çankırı MKE misafirhanesinde kalıyorduk. Çandır’a giderken her gün Çorakyerler'in önünden geçiyorduk. Burasının bizim kazı yaptığımız Çandır fosil lokalitesine benzer bir görüntüsü vardı. Sağda ve solda bulunan iki küçük tepe dikkatimizi çektiğinde araçtan inip küçük bir araştırma yaptığımızda bol miktarda fosilin varlığını keşfettik. Biraz araştırma yaptığımızda daha önce 69-70’li yıllarda MTA ile Alman Linyit araştırma projesi kapsamında bir kazı yapıldığını ve bu dönemde yapılan kazılardan ele geçen fosillerin Almanya'ya götürülmüş olduğunu öğrendik. Dünya'da şehir merkezinde fosil yatağı bulunması hemen hemen hiç bir yerde yok, Çankırı'nın merkezinde çok zengin bir fosil yatağı var. Çankırı’daki Çorakyerler fosil yatağı gibi şehir merkezinde bulunan bir fosil yatağı Dünya’da çok nadir bulunması nedeniyle Çorakyerler’in koruma altına alınması öncelikli işimiz olduğu için 1997 yılında korumaya alınmasını sağladık. Çorakyerler’i doğa bize 10 milyon yıldır doğa miras bırakmış. Doğanın bize bıraktığı bu mirası biz neden korumayalım dedik ama ne yazık ki buna rağmen yol üzerinde bulunması nedeniyle bir bölümünü koruyamadık".
Çorakyerler Fosil Lokalitesinin daha uzun yıllar fosil buluntu vereceğini ve tabakanın tam orak nereye kadar gittiğini kestirebilmenin şimdilik mümkün olmadığını belirten Sevin Erol, kazıdan ele geçen fosillerin kil tabakası arasında çok iyi korunduğunu ve bu güne kadar 43 farklı türe ait 4 bin 320 tanımlanabilir fosil çıkardıklarını anlattı.
Laboratuvar çalışmalarından bahseden Sevim Erol, Kazı alanından çıkarılan fosilleri kazı evi laboratuvarına getirip hepsini tek tek temizleyip onardıktan sonra bilimsel çalışmaya hazırladıklarını, kazı alanında fosillerin çevresinden çıkan toprağı da atmadıklarını, içerisinde küçük omurgalılara ait fosilleri ayıklamak için yıkayarak ayıkladıklarını dile getirdi.
Bölgede bulunan en önemli fosilden bahseden Sevim Erol, şöyle konuştu:
"Çorakyerlere özgü çok yeni genus (Cins, birbirine benzeyen ve ortak birçok karakterleri olan türler topluluğu) ve türler ele geçti. Yeni genuslar 'Anadoluvius turkae' ve 'Gangrea anatoli', yeni türler ise 'Qurlicnoria çorakensis' ve 'Hystrix kayae' dir. Tür ve genus adları tarafımızdan verilmiştir. Bulunan omurgalı fosil türlerinin hepsi çok önemlidir ve Anadoluvius turkae ile birlikte yaşayan bu türlerin Doğu Akdeniz ve Anadolu’da 5 milyon yıllık bir süre geçirdikten sonra kuraklaşmayla birlikte Afrika’ya göç ettiklerini göstermektedir. Böylece 7 ila 9 milyon yılları arasında Anadolu ve Doğu Akdeniz hominin türleriyle diğer omurgalıların Anadolu'da Afrika’ya göç ettiği hipotezi ortaya çıkmıştır. Afrika'daki en erken hominin buluntusu 7 milyona kadar gitmektedir. Çorakyerler hominin buluntusu ise 8 milyondan eskiye tarihlendirilmiştir.
Konuşmasının ardından Kastamonu Vali Yardımcısı Hakan Kubalı, Sevim Erol'a plaket takdim etti.
Kent Tarihi Müzesi Murat Karasalioğlu ise Sevim Erol'a teşekkür etti.