HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Kamu hizmetleri, adil ve medeni bir toplumun temelidir. Kamu hizmetleri fırsatları genişletir, savunmasızları korur ve herkesin yaşam kalitesini iyileştirir. Kamu hizmetleri, ekonomik kalkınmamız ve refahımız için gereklidir” dedi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 23 Haziran Birleşmiş Milletler Dünya Kamu Hizmetleri Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “HAK-İŞ olarak temel kamu hizmetlerinin özelleştirmeler ve benzeri yollarla kamunun devre dışı bırakılarak yapılmasına itiraz ediyoruz. Çünkü kamu hizmetleri, adil ve medeni bir toplumun temelidir. Kamu hizmetleri fırsatları genişletir, savunmasızları korur ve herkesin yaşam kalitesini iyileştirir. Ekonomik kalkınmamız ve refahımız için gereklidir. Kamu hizmetleri, eşitlik ve adaletin sağlanması; sürdürülebilir ekonomik kalkınma, ayrımcılıkla mücadele, erdemli yaşamın inşası, çevreyi, geleceğimizi ve insan haklarını korumak için gereklidir. Yaşam hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı ve su ve sanitasyon hakkı gibi temel insan haklarının gerçekleşmesinde kamu hizmetlerinin hayati bir önemi bulunmaktadır. HAK-İŞ olarak kamu hizmetlerinin kalitesinin ve verimliliğinin artırılmasını, kamu hizmetlerine erişimin yaygınlaştırılmasını, kâr hesabı yapmadan herkesin yararlanabileceği uygun fiyat tarifelerinin uygulanmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Taşeron uygulamaları sosyal devlet ilkesini zayıflatmaktadır”

Kamu hizmetlerine daha fazla yatırım yapılmasının gelir adaletsizliği ve yoksullukla mücadelede en güçlü politika araçlarından biri olduğunu belirten Arslan, şöyle devam etti:

“İşgücü piyasalarının esnekleştirilmesi, insan onuruna yakışmayan güvencesiz işlerin ve taşeronluğun yaygınlaştırılması, kamu hizmetlerinin ve suyun ticarileştirilmesi gibi uygulamalar, sosyal devlet ilkesini zayıflatmaktadır. Sosyal politikaları baskı altına almak sendikal hareketin alanını daraltmakta ve kamu hizmetlerinin önünü kesmektedir. Taşeron işçileri aynı işyerinde birlikte çalıştıkları kadrolu işçilerin sahip olduğu haklardan yararlandırılmamış, aynı işi yapmalarına karşın ödenen ücretler kadrolu işçilere nazaran çok düşük olduğu gibi, işçi ücretleri üzerinden taşeron firmaların aldıkları kar payı da dikkate alındığında bu işçilerin maliyetleri kamu maliyesine daha büyük bir zarar vermiştir.”

“Çalışma hayatında büyük bir reforma imza atılmıştır"

HAK-İŞ’in ülke gerçekleriyle örtüşen sosyal ve ekonomik politikalar uygulanması taleplerini her fırsatta dile getirdiğini anlatan Arslan, “Taşeron işçilerin kadroya alınması konusunda yürüttüğümüz yoğun mücadele sonucunda dünyadaki özelleştirme ve taşeronlaşma eğilimlerinin aksine Cumhurbaşkanımızın iradesi ve hükümetimizin düzenlemeleriyle 2018 yılında taşeronlaşma uygulamaları ortadan kaldırılmış ve taşeron işçilerin daimi kadrolara geçmeleri sağlanarak çalışma hayatında büyük bir reforma imza atılmıştır. HAK-İŞ olarak çerçevesi dışında kalan çalışanların hakları için mücadele etmeye de devam ediyoruz. Kadro çerçevesi dışında bırakılan KİT çalışanları, hastane bilgi yönetim sistemi çalışanları, kamu kurumlarının yemekhane hizmetlerinde çalışanlar, kamu kurumlarında araç ve şoför teminine dayalı ihalelerde çalışanlar ile personel teminine dayalı olmayan ihaleler çerçevesinde çalışan taşeron işçilerinin de kadroya geçirilmesini talep ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, “Belediye şirketlerinde çalışanların ilave tediyeden yararlanmasını, 6772 sayılı Kanun uyarınca ilave tediye alan kamu işçilerinin çerçevesine belediye şirketlerinde çalışanların da dahil edilmesini istiyoruz. Geçici ve mevsimlik işçilerin sorunlarının çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. Kamuda kaliteli sürdürülebilir ve kalıcı istihdam tesis edilmeli, kaynakların ve personelin gelişen sosyal ihtiyaçlara ayak uydurabilmesini sağlamak için sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve sendikal örgütlenme teşvik edilmelidir” dedi.

Kaynak: iha