Şa’ban
 lügatte; ayrılan, dağıtılan şey manasına gelir. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v)  ashabına sordu. “Bu aya Şa’ban isminin verilmesinin sebebini bileniniz var mı?” 
Ashab-ı kiram: “Allah ve Rasülü daha iyi bilir.” dediler. 
Bunun üzerine Rasülüllah Efendimiz (s.a.v): “Bu aya Şa’ban denilmesinin sebebi, dağıtılan hayrın çokluğundandır.”(1) buyurdular.

Şa’ban ismi; Beş harften teşekkül etmiş olup;
ش  Şın, şeref ve şefaate, 
ع   Ayn, izzet ve keramete, 
ب   Be, birr u ihsana ve berâate.
ا    Elif, ülfet ve muhabbete 
ن  Nun ise Allah'ın nuruna delâlet eder. Aynı zamanda ب  Be harfi kelimenin tam ortasında olması bu ayın ortasının Berâet gecesi olmasına işarettir. Şaban’ın 15. Gecesi ‘’Beraet Kandili’’dir. Bu gece birçok mühim hadiselerin tefrik edildiği, hususiyle Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e şefaat-i tamme salahiyetinin verildiği mübarek bir gecedir.
Yani kısaca Şa’ban  ayı;’’şerefli, ulvi, beraete erdirici, ilahi ihsana kavuşturucu, mü’minlere rahmet ve kâfirlere gazap olan ilahi nura nail edici’’ olarak da  tarif edebiliriz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in şa’ban ayı ile ilgili bazı hadisi şerifleri şunlardır.
İbn-i Abbas (r.a) ’tan : “Receb-i Şerif, Allahü Teâlâ’nın (c.c.) ayıdır. Şaban-ı Şerif, benim ayımdır. Ramazan-ı Şerif ise ümmetimin ayıdır.”(2)

“Şaban, Recep ve Ramazan arasında bir aydır. İnsanlar ise ondan gafildir. Hâlbuki Şa’banda, kulların amelleri Rabbül âleminin dergâhına yükseltilir. Şa’banda, ben oruçlu olduğum halde amelimin yükselmesini arzu ediyorum.”
(3)

“ Kim ki Şaban-ı Şerife hürmet eder, Allah’tan korkar ve Allah’a itaat edip nefsini günah işlemekten korursa, Hz. Allah günahlarını mağfiret eder. O sene içinde gelecek bela ve musibetlerden emin kılar 
”(4)
Hz. Enes İbn-i Malik (r.a.)’ten;“Receb-i Şerif ayının diğer aylara üstünlüğü, Kur’an-ı Kerim’in diğer kitaplara üstünlüğü gibidir. Şaban-ı Şerif ayının diğer aylara üstünlüğü, benim diğer peygamberlerden üstünlüğüm gibidir. Ramazan-ı Şerif ayının diğer aylara üstünlüğü ise Allahü Teâlâ’nın (c.c.)yaratıklarına üstünlüğü gibidir.”(5)

Hazreti Aişe (r.anha) ’den; “Kıyamet günü bütün insanlar aç olarak haşredilecektir. Yalnız peygamberler, aileleri, Receb, Şaban ve Ramazan aylarını oruçla geçiren mü’minler müstesna tutulacaktır. Çünkü bu kimseler o günde açlık ve susuzluk çekmeyeceklerdir.”(6)
Seçilen Dört Şeyin En Faziletlisi

Allah Teâlâ buyuruyor: "Rabbin dilediğini yaratır ve seçer" (7)

Cenab-ı Hak, her çeşit nesneden dört tanesini, onların içinden de birisini seçmiştir:

-Meleklerinden;
 Cebrail, Mikâil, israfil ve Azrail -i seçmiş, onlardan da Cebrail  (a.s)ı,
-Nebilerden; Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’i, onlardan da  Hz. Muhammed  Mustafa (s.a.v)’i ,
-Sahabelerden;  Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali (r.anhum)’den, onlardan da Ebû Bekir (r.a)’ı ,
-Mescidlerden; Mescidü'l-Harâm, Mescidü'l-Aksâ, Mesci-dü'l-Medîne ve Mescid-i Tûr-i Sînâ, onlardan da Mescidü'l- Ha-râm'ı (yani Kâbe’yi),
-Günlerden; Ramazan bayramı, Kurban bayramı, Arefe günü, Aşure günü, onlardan da Arefe gününü,
-Gecelerden; Beraat gecesi, Kadir gecesi, Cuma gecesi ve Bayram gecesi Onlardan da Kadir gecesini,
-Şehirlerden; Mekke-i Mükerreme, Medîne-i Münevvere, Beyti'i-Makdîs ve Mesâcidi'l-Aşâir, sonra onlardan da Mekke-i Mükerremey’i ,
-Aylardan ise; Receb, Şaban, Ramazan ve Muharremi, onlardan da Şaban'ı seçmiştir Ve Şaban ayını, Rasûluliâh Efendimiz’in ayı kılmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) nebilerin efdali olduğu gibi, O'nun ayı olan Şaban da ayların efdali olmuştur.(8)

İdrak ve şuur sahibi her Mü'min'e düşen vazife, ibadetlerimize biraz daha hız vererek, salevât-ı şerifeyi çoğaltarak, bu ayın feyzinden, bereketinden istifade ederek Rasülullah Efendimiz (sav)’in “benim ayım” diye övdüğü bu ayı en iyi şekilde değerlendirmeye gayret etmektir.
Ne mutlu Şaban-ı Şerif’i ihyaya çalışıp, şükür vazifesini ifa eden Mü'minlere…
Selam hidayete tabi olanlara olsun.
1- Zübdetül Vaizin Sh.206
2- Acluni Keşf’ul Hafa c. 1 s.423 hadis no:1358
3- Terğib ve’t Terhib  C.2 s.467
4- Nüzhetül Mecalis c.1 s.156
5- el-Hubevi, Dürretün Nasıhin: 244; Safuri, Nüzhetül Mecalis:1 s.142
6- el-Hubevi, Dürretün Nasıhin:58
7- Kasas sûresi 28 / 68
8- Abdülkadir-i Geylani, el-Gunye:1/245