Yeni Nesillere Uyarlanamayan Dil ve Düşünce


            Derin düşüncelere dalma sırası bende idi.Zikredilen sorgu ve örneklemeyi çocuklar kendiliğinden yapmıyordu.Bizzat bizim, yetersiz, anlaşılabilir olmaktan uzak islam algısı ve uslubumuzdan ne anlıyorsa oradan çıkardığı sonuçları aktarıyordu.Bize bu uslupla anlatılmış, biz de sorgulamadan en azından hiç itiraz etmeden inanmıştık.Ama bu çocuklar ne anlatılırsa soruyor, sorguluyor, gerekirse itiraz ediyor.Bir düşünce ve inanç sisteminin en belirgin niteliği kendine ait terminoloji ve çarpıcı bir uslup ortaya koymasıyla mümkündür. Atalarımızdan biz nasıl öğrendi isek siz de öyle öğrenin ve kabul edin beklentisiyle hareket ederek bir yere gidebilirmiyiz?Hatta atalarımızın metod ve uslubu mevcut dönem itibariyle bizi nereye taşıdı ki çocuklarımız nereye taşıyacak?
         Söylemek istediğim şeyi söylemeye dilim varmıyor.Ama işin açığı şu; çocuklarımıza uygun uslub ve ifadeyi kurmanın yolu, inanç ve tasavvurlarımızı sağlam esaslara göre belirlemekten geçer.Bu günkü islam tasavvuru, Allah'ı tanıma ve ahireti algılama biçimi, bizi dönüp dolaşıp 'tarihte biz şöyle idik, böyle idik' hamasetine hapsetmektedir..Varlığımızı geleceğe yön verecek biçimde etkin bir rol sahibi kılacaksak, inançlarımızla ve dünyamızın realitesi ile tahkiki biçimde yüzleşmek zorundayız.Zira taklid 'kendi olamamaktır.'Kendi olamayan kime nasıl örnek olabilir?