‘Ölümü düşünmek yerine bir gün ölecekmiş gibi hayatımı yaşamaya çalışıyorum. Er ya da geç bir gün benimde başıma gelecek. Allaha duam şudur ki; Birinci gün yatak, ikinci gün topraK ’ 
 
Prof. Dr. Sedat Demircan.  
 
A.Y.Hocam sizin için Sinop ne ifade ediyor?  

Sinop her şeyim benim… Doğduğum, büyüdüğüm topraklar… Çocukluğum burada geçti. Tüm hayatımın en başındaki anılarımın olduğu memleketim… Çok farklı benim için Sinop… Hele hele Ayancık…  


A.Y.İlk ve orta okulu Ayancık’ta okudunuz değil mi?  

İlk okulu evet burada okudum. Ancak orta öğrenimin ilk iki yılı Ayancık’taydım. Çocukluk arkadaşlarımla karşılaşıyorum. İki ayda bir mutlaka geliyorum. Aidiyet duygumu hiçbir zaman yitirmedim. Her zaman söylerim. Ben Ayancıklı terzi Mevlüt Demircan’ın oğluyum… Bunu hiçbir zaman unutmadım.  

A.Y.Doğduğunuz ve büyüdüğünüz topraklara çok şey borçlu olduğunuzu hissediyor musunuz?  
Elbette ki… 

A.Y.Peki bunlar için neler yapıyorsunuz?  

Elimden gelen her şeyi yapıyorum. Ankara’da memleketimin temsilcisiyim. Belki pek çok milletvekilinin yapamayacağı şeyleri ben yapıyorum. Kimin nerede bir işi varsa önce beni buluyorlar. Bu daha önce sadece Ayancık’la sınırlıydı. Şimdi Sinoplular da geliyor. Mesela çocuğu üniversiteyi kazanmış, yurt meselesini halledememiş. Var çevremiz. Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bursu çıkmamış burs ayarlamaya çalışıyoruz. Öğrenim kredisi çıkmamış onu ayarlamaya çalışıyoruz. Yani pek çok şeyi organize etmeye çalışıyoruz. Pek çok kişiye iş imkanı sağladım. Elimden ne geldiyse. Mesela başkanı olduğum Verem Savaş Derneği’nin hastanesinde önce eleman lazım olduğu zaman önce memleketlilerimi alıyorum. Ekmek parası kazanıyorlar.  

A.Y.Verem Savaş Derneği olarak Sinop’un il ve ilçelerine konferanslara gidiyorsunuz. Bu konuya biraz değinebilir miyiz?  

Halk konferansları diyorum ben bunlara. Sağlıkla ilgili her konuda toplantılar oldu. Toplum sağlığını konuşuyoruz. Pek çok şeyi yapmaya çalışıyoruz. Sigaranın zararlarını ilçe ilçe gezerek anlattım. Bazı yerlerde çok ilgiliydi insanlar. Bazı yerel yönetimlerin pasifliği oldu, çok fazla katılım olmadı. En azından yerel basın yer verdi, insanlara duyurduk.  

A.Y.Kaç yıldan beri bu çalışmaları yapıyorsunuz?  

Asistanlık ve pratisyen hekimliğimi de sayarsak 30 yıldır ben bu mesleği yapıyorum. Ama özellikle son 20 yıldır çok daha fazla ilgiliyiz… Özellikle gençleri aydınlatmaya çalıştım. Mesela en son Atatürkçü Düşünce Derneği’nde bir toplantı yaptık. Atatürk’ün, Sinop’a gelişi ve harf inkılabını Sinop’ta başladığını anlattım. Ama bunun yanında katılımcıların pek çok sağlıkla ilgili sorusuna da cevap vermiş oldum. Benim bir amacım da şuydu; bunu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü düzenlemişti. Dört yıl kadar önceydi. Rolmodel olarak burada yetişmiş bir insanın, bir hocanın, öğretim üyesinin, bilim adamının öğrencilere tanıtılmasını amaçlamışlardı. Bu çok güzel bir çalışmaydı. Onla ilgili konuştuk. Hatta kardeşim de gelmişti. O da Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Öğretim Üyesi… O da doktor. Yani bir aileden iki doktorun çıkması, önce kendi kardeşlerime; sonra tüm Ayancıklı gençlere örnek olmaya çalıştığımı ifade etmiştim.  

A.Y.Rolmodel olmak için de sizi Ayancık halkı zaten çok seviyor.  

Bu sevgiyi hissediyorum.  

A.Y.Genelde insanlar vefat edince vefa görür. Ancak buradaki belediye siz yaşarken bir caddeye sizin adınızı verdi. Bu nasıl bir duygu? 

Bunu anlatmam mümkün değil. Bana ilk Belediye Başkanımız böyle bir teklifte bulunduğu zaman ne diyeceğimi bilemedim. Dedim ki bir insanın hayatında ulaşmak istediği nokta budur… Gözlerim doldu. Rahmetli babamın da o günleri görebilmesini isterdim. Teklifi duymuştu ama işlemin gerçekleşmesi zaman aldı. O arada babamı kaybettim. Şimdi biliyorsunuz Ayancık’ın tek can damarı olan, eski adı Köprübaşı Caddesi olan, ticaretin geçtiği en hareketli caddede Profesör Doktor Sedat Demircan adı var. Bu sülaleme bile yeter bu gurur sanırım…  

A.Y.Ankara’dan baktığınız zaman Sinop siyaseti nasıl görünüyor?  

Ben üzülüyorum açıkçası… Üzüntüm şu… Halkın beklentilerini bir türlü meclise yansıtamadık. Yani yapılan işlemler, adaylar; kimse darılmasın ama çok daha iyi hizmet verecek kişilerin meclise gidebilmesini isterdim.  

A.Y.Nedir bunun sırrı?  

Sistem diyebiliriz. Mecliste grubu bulunan tüm partilerin yapısına bakacak olursak lider hakimiyeti olan partiler. Yani 5-6 kişi aday oluyor. “Ön seçim yapıldı” deniyor ama son söz yine komuta kademesinde bitiyor. Halbuki bence partinin üyeleri de değil halk karar vermeli. Halkın beklentileri yani kamuoyu belirlemeli. Diyelim Ayancık’ta 8 bin seçmen var. O partinin burada 300 tane üyesi var. Ve bu 300 üye oy kullanıyor. Delegasyon sistemi adil olmaya çalışsa da ön seçimin çok adil olmadığı kanaatindeyim.  

A.Y.Genel seçimlerde sizin isminiz ön plana çıkmış olmasına rağmen aday olmadınız. Bu sistemden mi kaynaklanıyor?  

Kesinlikle… Bana bu konuda garanti verebilecek bir parti çıkmadı açıkçası…  

A.Y.Bundan sonra siyaset var mı projelerinizde?  

Gireceğim her alanda Sinop’un emrindeyim. Ama şu var öncelikle bilim adamlığımın, öğretim üyeliğimin, hocalığımın, cerrahlığımın en verimli çağındayım. Asistan yetiştiriyorum, uzman, öğretim üyesi yetiştiriyorum. Benim yanımda yetişen gençler profesör oldular. Hocaların hocası konumuna geldik çok şükür… Türkiye’de göğüs cerrahisinde ilk 5-6 hocadan birisiyim.  

A.Y.Peki boş zamanlarınızda neler yaparsınız hocam?  

Pek boş vakit yok. Olduğu zaman aileme vakit ayırmak istiyorum. Bir de her fırsatta Sinop’a gelmek… Bir de Fenerbahçe tabiki… Gençlik yıllarımdaki o fanatiklik kalmadı ama iyi bir Fenerbahçeliyim.  

A.Y Sizin için Fenerbahçe ne ifade ediyor?  

Ben çocukluğumdan beri Fenerbahçeliyim. Büyüklerim de Fenerbahçeliydi. Çocuklarımın da Fenerli olmasını sağladım. Sende en az benim kadar Fenerbahçelisin ama… 

A.Y.Peki elinize fırsat geçse ve Sağlık Bakanı olsanız ilk yapacağınız icraat ne olurdu?  

Kesinlikle hizmet kalitesini yükseltmek gerekir. Şu anda uygulanan sağlık sisteminde ben çok aksaklıklar görüyorum. Genel sağlık sigortası uygulanıyor gibi görünüyor ama tam anlamıyla değil. Mesela liseyi bitirmiş bir genç, henüz işe başlamamış; ailesinin sosyal güvencesinden uzaklaşmış. Bu çocuğun sağlık hizmeti alabilmesi için aylık belli bir ücreti yatırması lazım. Nereden bulacak bu parayı? Bence bu paranın alınmaması lazım o gençlerden. İkincisi hekim kalitesini arttırmak önemli.  

A.Y Çok fazla öğrencinin tıp fakültelerinde olması avantaj mı, dezavantaj mı?  

Oraya geliyordum… Hekim kalitesi çok önemli. Altyapısı olmadan kurulan pek çok tıp fakültesi var. Şu an 100’ün üzerinde… Tam rakamı bilmiyorum. İstanbul’a gittiğimde bakıyorum. 4-5 katlı bir binada falanca vakfın tıp fakültesi var. O binalarda öğretim olmaz. Bina bir şey ifade etmiyor. Kaliteli hoca bulmak lazım. Şimdi ne yapıyorlar? Biz uzman yapmışız. Bakıyorum; yeni kurulan bir üniversitede bu gence yardımcı doçentlik verilmiş. Kendisi daha yeni öğrencilikten çıkmış. Hatta anabilim dalı başkanı olmuş. Ders anlatıyor. Hekim yetiştiriyor. Kendisinin bir tecrübesi yok ki?.. Ben burada paralel yapıya da değinmek istiyorum. Hükümetin kararlı tutumunu destekliyorum. Ama paralel yapının hakimiyetine son vermek lazım. Baskı altında olan öğretim üyeleri var. Yapmak istediği bilimsel çalışmaların engellendiği hocalar var. Emekliye ayrılması için zorlanan hocalar var. Benimle de uğraştılar. Hakkımda ne dedikodular çıkardılar… Ben rektör adayı oldum, onların adayının karşısına çıktım diye… Yani ben sayın Cumhurbaşkanımızın da hükümetimizin de bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyorum.  

A.Y.Peki Sedat Demircan… Yıllar sonra Ayancık’ta iki tane Ayancıklı olarak sohbet ediyoruz. Ayancık’ın insan kalitesinden biraz bahseder misiniz?  
Geçmişteki bizim çocukluğumuzdaki milli ve manevi değerlerin dejenere olduğunu görüyorum. O beni üzüyor. Geleneksel bir takım alışkanlıklarımız var. Büyüğe saygı; küçüğe sevgi gibi… Bizim çocukluğumuzda aldığımız eğitimin de artık olmadığını görüyorum. Aileler de milli eğitimden geldi. Dejenerasyon söz konusu… Geçmişe sahip çıkmak çok önemli. Avrupa’da bu böyle değil. Adamlar ne kadar modern olsa da bir takım geleneklerini hiçbir zaman bozmuyorlar. Deformasyon olmadan büyümek gerekiyor. Sinop’taki üniversite yapısını da yakından takip ediyorum. 2007 yılında kuruldu üniversite… Aynı yıl kurulan Karabük Üniversitesi var… 42 bin öğrencisi var. Sinop Üniversitesi’nin 4 bin… Altyapımız mı eksik? Değil. Yerimiz mi yok? Hayır. Peki kurulması gereken bölümler kuruldu mu Sinop’ta? Hayır… Halkın ihtiyaçları doğrultusunda bölüm açmak lazım.  

A.Y.Hocam hiç Ölümü düşündünüz mü? 

20.6.1962 yılında dünyaya geldim. Bu yaşıma kadar çok hayata (Allahın )izni ile şifa oldum. Ölümün ne zaman geleceğini ancak Allahım Bilir. Kadere inana insanım. Bu dünyada ne yaparsan yap ama mutlaka insana yatırım yap. Bende öyle yapıyorum. Yada yapmaya çalışıyorum. Ancak şunu söyleyeyim, Ben inançlı bir insanım. Onun için ölümü düşünmek yerine bir gün ölecekmiş gibi hayatımı yaşamaya çalışıyorum. Er ya da geç bir gün benimde başıma gelecek. Allaha duam şudur ki; Birinci gün yatak, ikinci gün toprak… 

A.Y Hocam çok teşekkür ederim. 
Ben size teşekkür ederim.Adil YILDIZ’lar kolay yetişmiyor,Sedat DEMİRCAN’lar kolay yetişmiyor.Ben Ankara’da ne isem seni takip ediyorum sende benim gibi İstanbul’da hemşerilerine emek ve zaman veriyorsun.Senin ile gurur duyuyorum.Aynı toprağın insanlarıyız.Aidiyet duygumuz çok yüksek. 
Bu gün Ulusal bir gazeteye röportaj veriyorsam bu Adil YILDIZ  sayende oluyor. Çok teşekkürler. 
A.Y.Rica ederim değerli hocam dostum. 
 
Adil YILDIZ 
Milliyet gazetesi 
İstanbul 20.8.2015 
 
28 Ağustos 2015 tarihinde Milliyet gazetesinde Sinop eki Genel Yayın Yönetmeni hemşerimiz Adil  YILDIZ  ile yapmış olduğu Röportaj. 
Vefat eden Prof.Dr. Sedat DEMİRCAN anısına. 
Adil YILDIZ ile yaptığı röportajda bakın neler söylüyor. 
 
  
 
Editör: Vitrin Haber