Yalan ve çarpıtılmış verilerle değil, yüzde yüz doğru bilgiler ile “gerçekliğin” kendisinden bağımsız bir şekilde algılarımızda yeniden kurgulanabildiği bir  çağı yaşıyoruz.

Bilgiye erişilebilirliğin artması, anlamın da artması ya da “hakikate yaklaşılması” yerine nesnellikten “uzaklaştırılarak” hızla öznelleşen hakikâtin/gerçeğin “önemsizleştirilmesi” amacına daha çok hizmet ediyor.

Bugüne kadar Filistin’de yapılan katliama sessiz kalınırken, 28 Mayıs 2021 tarihli New York Times’ın öldürülen çocukların resimlerini “manşetten vermesi” bu durumun klasik bir versiyonu bana göre…

 Bu haber, ulusal medyamızda “farklı bir adım” olarak yer aldı.

New York Times, “67’si Gazze’de; 2’si de İsrail tarafında çocuklar hayatını kaybetti”  manşet haberini dünyaya servis etme ihtiyacı duyuyor(?).

 Öldürülen çocukların katilinden hiç bahsedilmeden onların hayat hikâyeleri, hayalleri, çizdikleri resimler haber yapılabiliyor.

“Onlar doktor, sanatçı, lider olmak istemişlerdi… Rüyaları ve kâbuslarıyla birlikte gömüldüler” gibi çarpıcı ve dokunaklı cümleler “duyar kasmak” dedikleri eylemi ifâ etmek adına yeterli kıvamda…

Göstermek istedikleri her şeyin “başka” bir şeyleri gizlemesi gibi; “her iki tarafta da öldürülen çocuklar” ifadesinin vurgulanmasıyla katliamın gerçek sorumlusu buharlaştırılırken, “çift taraflı bir mağduriyet” algısı yaratılıyor.

Bir soykırım, bir işgal, “altı oyularak yok edilen” bir medeniyet dünya kamuoyuna sanki eşit güçlerin çatışmasıymış gibi gösterilmeye çalışılıyor.

Ailesi ölen, evsiz kalan, vatansız kalan mazlum insanlarla birlikte onların “masumiyetleri ve mağduriyetleri” de ölen çocuklarının hikâyelerinin ajite edilmesi üzerinden bir kez daha alçakça vuruluyor.

Filistin’de, bir Ramazan gecesi, insanların yıllardır yaşadıkları evlerinden zorla çıkartılmasıyla başlayan olaylar zinciri, ambulanstan zorla indirilen, terörist muamelesi gören yaralı siviller, bombalanan hastanelere gerekçeler uyduran İsrail Devlet Bakanı’nın kullandığı görüntülerin sahte çıkması ve yıllardır katledilen çocuklar bir haber değeri taşı-ya-mazken; 2 İsrailli çocuk ile birlikte Gazze’de öldürülen 67 çocuğun manşetten haber yapılmasını duyarlılık adına “farklı bir adım” kabul etmek yerine “yine”  kirli bir algı operasyonu olarak okumanın daha doğru olacağını düşünüyorum.

New York Times haberi sadece manşetten vermekle kalmıyor, bu çocukların hayat hikâyelerine 2 tam sayfa ayırıyor. “Büyük lutuf(!)”

Haberde öldürülen 10 yaşındaki bir çocuğun çizdiği son resimde Filistin Bayrağının yanına Türk Bayrağını eklemesi, öldürülen diğer bir çocuğun hayalinin Türkiye’ye seyahat etmek olması gibi dikkat çekici bilgilerin yer alması, bu olayların verilme amacı her ne olursa olsun(!), aslında bizim, bu coğrafyadaki misyonumuzu, Türk ve Müslüman kimliğinin iç içe geçmişliğini teyit ediyor.

Yürek yakıyor.

Bugün 31 Mayıs: Gazze’ye insani yardım götürürken uluslararası sularda şehit edilen ve haklarını arayamadığımız(!) Mavi Marmara şehitlerimizi de bu yazıda hatırlatmak isterim.

Bir de dili, dini, kimliği ne olursa olsun öldürülen bütün çocukların acısının “aynı”olduğunu…

Kanada’da geçmişte yerlileri asimile etmek üzere kullanılmış olan yatılı bir okulda bulunan 215 çocuğa ait ceset kalıntıları haberi de “aynı” şekilde yürek yakıyor.

Müslüman coğrafyalarda yapılan katliam ne kadar şiddetli olursa olsun; “her iki taraftan” da, hatta hiçbir “taraftan”  çocukların öldürülmediği bir dünya için yapılıyor bütün dualar.

Hakikatin çarpıtılarak, terörist olarak yaftalamak istenen insanların avuçlarından…