TİMUR HAN HALİFELİĞİ

Timur Han. İslam alimlerine büyük destekler vererek saygı gösteriyorken dualarıyla sınırlarını çok fazla genişletmişti. Oysa; ‘’Biz ki, Mülük-ı Türan, Emir-i Türkistanız!, ‘’Biz ki Türkoğlu Türküz!.’’ , ‘’Biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu Türkün başbuğuyuz!’’ diyen Timur Han Türk için islamiyetin ne demek olduğunu da şöyle dile getirmektedir. ‘’Tecrübe bana gösterdi ki, din ve yasalar üzerine kurulmayan bir devlet, uzun süre yaşayamaz. Böyle devlet, çırılçıplak olup kendisini gören herkese karşı gözlerini yere dikmiş ve herkesin yanında saygı ve değerini yitirmiş adama benzer. Bu durumda böyle devlet , tavanı, kapısı, avlu duvarları olmayan ve her önüne gelenin içine daldığı eve benzetilebilinir. Bunun içindir ki, ben devletimin çatısını İslamiyet üzerine kurdum. Devletimi idare için yasalar düzenledim. Bu yasalar uygulandığı sürece onlara aykırı hareket etmekten sakındım.’’

Osmanlı Devleti’ nin padişahı Yıldırım Bayezid’in Anadolu’da egemen olmasını kabul edemeyen Timur Han ona islam adına yardımlar göndererek himayede ediyordu. Elbet bu zamanda Osmanlı peş peşe büyük savaşları kazandıysa da iki büyük İslam savaşçısı arasında gözle görülür bir çekişmede süregelmekteydi. Timur Han İslam dünyasının hamiliği iddiasında bulunduğunu da apaçık tüm İslam beldelerine biat mektupları göndererek niyetini belli etmekteydi. Memleketinde yıldızlara göre ‘’Sahib-Kiran’’ ünvanını taşıyan Timur Han’ın ‘’Tanrı tarafından müeyyed’’ olduğuna inanılıyordu.

Timur Han’ın Yıldırım Bayezid’e gönderdiği ilk mektup kayıtlarda şöyledir. ‘’Azamet ve saltanatın nurları her şeyin üzerine ışıldayan, ihata ve ihsanının eserleri kainatın her tabakasını aydınlatan Allahü tealaya hamd olsun! Mutlak olarak en şerefli din ile gönderilen, en yüksek faziletler ve en iyi ahlak ile övülen Peygamberine salat ve selam olsun! Yüksek aline, kerim eshabına ve kıyamete kadar iyilikte onlara tabi olanlara en iyi dualar olsun. Emir-i azamTimur Gürgan’da Arab olmayan emirlerin en adili, düşmanlarına çekilmiş Allah’ın kılıcı ve rahmeti, kullarından sevdiklerinin işlerini görmek için gönderilmiş Allah’ın beldelerinin koruyucusu, kulların yardımcısı, düşmanı ve münkirleri ortadan kaldıran , gazi ve mücahidlerin sığınağı , Müslümanların hududlarını kollayan , hakkın dünyanın ve dinin celali Gazi Bayezid Bahadır Han’a;

Zatı aliniz ile zahiren bir dostluk ve ahbablığımız, görüşmemiz hiçbir yolla müyesser olmadı. Haberciler ile mektublar göndermek, ülfet kaideleri, dostluk akidlerini te’kid eden hareketler olmadı. ‘’Bize itaat uğrunda mücahede edenlere biz, elbette bize ulaşan yollarımızı gösteririz.’’ Mealindeki Ankebüt süresi 69 ayet-i kerimesinin icabı olarak, biz de doğuda kafirlerle gaza, bagi ve şer taifeleri ile cihadla meşgulüz. Dinin alametlerinin yüceltmek , Peygamberlerin efendisinin dinini uzak yerlere, en ücra köşelere kadar yaymağa gayret ve cehd ediyoruz. Siz de batıda; sapık fırkalarla, dine muhalif olanlarla ve hak diniinkar edenlerle; ‘’Allah kendi yolunda birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.’’ Mealindeki Saf süresi dördüncü ayet-i kerimesi hükmünce, güzel çalışmalar, büyük gayretler gösteriyorsunuz. Bütün gayretinizi dine yardım etmeye, islam’ı kuvvetlendirmeye Allah’ın dininin kaide ve esaslarını yaymaya harcamışsınız. Bu sebeble bütün mü’minler emniyet ve huzur içinde, rahat ve isteklerine kavuşmuş halde yaşamaktadırlar.

Bu güzel haberleri duymakta günden güne isteklerinize yardım edenler artmakta, maksud ve matlub sebebleri çoğalmakta, rahatlık ve emellere kavuşma ve emniyet içerisinde yaşama imkanları artmaktadır. Muhakkak ki ‘’Allah’ın İslam nuru ile kalbina genişlik verdiği kimse, Rabbinden bir nur, hidayet üzeredir.’’ Mealindeki Zümer süresi 22. Ayet-i kerimesinde bildirilen zinetle süslenen Muhammed aleyhisselamın dininin mertbelerinin ve İslam dininin esaslarını batıda; cihad, gaza ve harb ile yücelten ve ‘’İslam’dan başka din arayanın dini kabul olunmaz.’’ mealindeki Al-i İmran süresi 85. Ayet-i kerimesinin manasını kalbinde tutan her devlet sahibi , Hak tealadan te’yid, Tevfik ve çeşit saadet sahibi, yardım ve kerametler, iyilikler görsün, her gün o hanedanın cemiyeti daha parlak ve o ocağın ikbal yıldızı daha yüksek olsun. Nitekim Cenab-ı Hak, Hadid süresinin 29. Ayet-i kerimesinde mealen; ‘’Muhakkak ki, iyilik ve üstünlük Allah’ın yed-i kudretindedir. Onu dilediğine verir.’’ buyurmuştur.

O memleketleri elinde tutana, en güzel duaların misk kokularını, güzel medhlerin temiz rayihalarını bildiren bu mukaddimeler, muhabbet ve şefkatin çokluğunu bildiren birer hediyedir. Daima Nusret bahçesinin parlaklığı sebebiyle ve; ‘’Salihlerin duası kabul olunur.’’ Haberiyle salih dualar dilimizdedir. Kabul, Tevfik ve inayet Allahü tealadandır.

Mükemmel bir Müslümanlığın sıdk ve sadakatinin icabı olarak ve bildirilen muvafık ifade ve uygun şartlara riayetle ‘’Sadıklarla olun’’ emrine uyarak, dostluk yollarında yürümek ve muhabbet zincirini harekete geçirmek, muhakkak ki, iki tarafın da iyiliğine ve faydasınadır. ‘’Doğru söz söyleyin ki, Allah size işlerininzi düzeltip muvaffakiyet versin.’’ Mealindeki Ahzab süresi 70 ve 71. Ayet-i kerimelerine ve; ‘’Teşebbüs et, hür olmak için’’ mısrasına uyarak, aramızın iyi olması gerekir.

Buraya kadar yazdıklarım dostluk ve sevgimizin çokluğu sebebiyledir. Durumları siz de öğrenmiş oldunuz, iyi himmet ve gayretlerimize yardımcı olunuz. Size karşı çeşitli münasebet ve rızamı gözetiniz. Unutmayınız. Daima istiyorum; öyle sebepler ve istekler çıksın ki, tarafımıza elçiler ve mektuplar gönderiniz. Hangi şekilde olursa olsun elçi ve haberci gönderip, zat-ı şeriflerinizin sıhhat haberlerini ve devlet işlerinin intizamını bildirmekle bizleri sevindiriniz de, dostluğumuzu pekiştirsin. Daha yazmayayım . Vesselam, aleddevam, evvelen ve ahiren.’’ Diyerek Timur Han geniş ve ayrıntılı mektup göndermiştir.

Timur Han Ankara savaşı evveli Bayezid Han’a birkaç dost mektubu gönderdiyse de kendine büyük güveni olan Bayezid mektuplarında ‘’kudurmuş köpek’’ , ’’bu tarafa gelmezsen üç talak ile zevcelerin boş olsun’’ diyerek kışkırtmasıyla Timur Han’ın izzet-i nefsine dokunur. Bu arada Osmanlı Devletinin Anadolu’da kaldırdığı beyliklerinde Timur Han’a şikayetçi olmaları yanı sıra Timur, Karabağ kışlağında Bayezıd’den gelen Osmanlı elçisine, Osmanlılar ‘’daima Frenklere karşı gaza yaptıklarından’’, ona karşı yürümek ‘’Frenklerin kuvvetlerinin artmasına ‘’ neden olur, bu nedenle ‘’Rum diyarı üzerine yürümek’’ yanlısı değilim, yanıtını verdi. Lakin barış için Kara Yusuf’u idam yahut teslimini ve yahut yanından uzaklaştırmasını bilahare istemekteydi. Bunu kabul ederse baba oğul oluruz gazalara da yardımcı oluruz der…! 7 Şaban 805 senesinde ‘’12 Mart 1402’’ Karabağ’dan Anadolu’ya hareket etti.

Araştırmacı Yazar ve Tarihçi

Volkan Yaşar Berber