Türkiye'nin bu gücünü, potansiyelini harekete geçirmesi için 1946 ile 2002 yılları arasını kapayan eski Türkiye'de büyük oyunlar oynandığını belirterek, "1980'yi yıllardan bu güne kadar sadece teröre Türkiye'nin ödediği tutar 1 trilyon dolardır. Bu gün 1 trilyon dolarla nelerin yapılabileceğinin hesabı yapıldığında, Türkiye'nin 13 yıllık AK Parti döneminde yapılanın 5-10 katı değerini ortaya koyarız" dedi.
 
Maviş MÜSİAD Sinop Şubesi de katıldığı programda yaptığı konuşmada eski ve yeni Türkiye'yi karşılaştırdı. Maviş konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "Şimdi yeni Türkiye'den bahsediyorsak, eskisinin varlığını kabul ediyoruz demektir. Dolayısıyla yeni Türkiye'yi kavramanın birinci yolu, eski Türkiye'ye göz atmaktan geçiyor. Eski Türkiye dediğimiz dönem, 1946 ile 2002 yılları arasını kapsayan bir dönemi ihtiva ediyor. 1923 ile 1946 yılları arasındaki döneme baktığımızda, o dönemde belli oranlarda eski Türkiye olarak kabul edilebilir ama, çok partili döneme geçiş tarihi itibara alındığında 1946 ile 2002 yılları arasındaki dönemi kapsayan bir tarihten söz edebiliriz. Ancak bu kadar geriye gitmemize gerek yok. Özellikle 1990'lı yıllara baktığımızda, eski Türkiye'ye dair fotoğraflara göz attığımızda, yeni ve eski Türkiye'den neyi kast ettiğimizi rahatlıkla anlayabiliriz. O yıllar Türkiye için kaybedilmiş dönemlerdir. 1990'lı yıllar faili meçhul cinayetlerin zirve yaptığı yıllardır. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Çetin Emeç cinayetleri. Bu dönem işkencelerin ayyuka çıktığı bir dönemdir. Terörün Türkiye üzerinde bir müstemleke ve bir vesayet düzeneği kurmak için kullanıldığı bir dönemdir. Türkiye tabi tarihi ve coğrafyası açısından değerlendirildiğinde iddialı bir ülke. Eğer iddiası olan bir ülke olmasaydı, Türkiye potansiyel olarak bölgesinin, hem dünyanın önemli aktörlerinden birisi olma imkanına sahip bir ülke olmamış olsaydı, Türkiye'nin bu kadar sorunlarla boğuşabilmesi mümkün olamazdı. Eğer Türkiye'nin çok büyük tepkilerle karşı karşıya kaldığı kanaatindeysek, bunun tek bir nedeni var; Türkiye'nin gücü, tarihsel ve jeopolitik değerinin sonucu olarak bunlarla karşılaşıyor ülkemiz. 1990'lı yıllarda Türkiye'nin faili meçhullerle sarsılmasının nedeninin birisi de Türkiye'nin bu gücünü, bu potansiyelini harekete geçirmesinin istenmemesidir. Yani Türkiye eğer kendi gücünü keşfedebilir, kendi gücünü kullanan bir ülke olursa, hem bölgesinin, hem dünyanın küresel aktörü olabilirdi. Bu nedenle Türkiye'yi krizlerle boğuşan, kaos ülkesi haline getirmek için, sürekli faili meçhul cinayetlerle, terörle, işkenceyle bir kriz ülkesi oluşturuldu. 1980'yi yıllardan bu güne kadar sadece teröre Türkiye'nin ödediği tutar 1 trilyon dolardır. Bu gün 1 trilyon dolarla nelerin yapılabileceğinin hesabı yapıldığında, Türkiye'nin 13 yıllık AK Parti döneminde yapılanın 5-10 katı değerini ortaya koyarız" 

 
Editör: Vitrin Haber