Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına karne alan öğrencilere iyi bir tatil dönemi dileyerek başlayan Altay, kendisinin de bir öğretmen olduğunu hatırlattı. Atalay, AK Parti iktidarının yanlış politikaları nedeniyle eğitim sisteminin bozulduğu eleştirisinde bulundu.
Altay, "Bugün yapılan bütün anketlerde Türkiye'nin birinci öncelikli sorununun eğitim olduğu, hemen hemen terörle aynı, bazı anketlerde terörün daha önünde eğitim sorunu karşımıza çıkıyorsa aileler ve çocuklar bu sorunun kaynağı değil mağdurudur. Hayatın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da AKP yavrularımızı ve aileleri mağdur etmiştir." diye konuştu.

"DAĞITILAN BİLDİRİ İLE MEŞGUL DEĞİLİZ. BUNLAR ŞARLATANLIKTIR"
Altay'a, CHP Milletvekillerinin cezaevlerinde terör örgütü mensubu tutuklu ve hükümlülerle görüştüğüne ilişkin tartışmalar ve görüştüğü ileri sürülen milletvekillerinin isimlerinin yer aldığı broşürler da hatırlatıldı.

Milletvekillerinin ve Meclis'in ilgili komisyonunun üyelerinin cezaevlerinde inceleme yaparken tutuklu ve hükümlülerin siyasi menşeine bakamayacaklarını ifade eden Altay, "Bir hak ihlaline uğradığını iddia eden herkesle AK Parti'li, MHP'li, CHP'li ve HDP'li milletvekilleri görüşmüştür. Genel Başkanımızın söylediği bir cümlenin yarısını alarak CHP'ye saldırmak, CHP'yi terör örgütleriyle ilişkilendirmek siyasi oportünistliktir. ve kamuoyunda itibar görmemiştir. Keçiören'de dağıtılan bildiri ile meşgul değiliz. Bunlar şarlatanlıktır." şeklinde konuştu.

Kendisinin ilk kez milletvekili olduğu yıllarda görev yaptığı ve AK Partili Mehmet Elkatmış'ın başkanlığını yürüttüğü komisyon ile Diyarbakır E Tipi Cezaevine gittiklerini anlatan Altay, her partiden temsilcilerden oluşan komisyonun incelemelerde bulunduğunu aktardı. Altay, "Bu çerçevede biz de orada bir teröristle görüştük. Bunlar İnsan Hakları Komisyonunun yapması gereken işlerdir" dedi.

"ÖRTÜLÜ ÖDENEK RAKAMLARININ ŞİŞMESİNİN İZAH EDİLMESİ LAZIM"
Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneğinden yapılan harcamalarda artış olduğunu ileri süren Altay, bu konuya ilişkin kamuoyuna açıklama yapılması gerektiğini savundu.
"Fetih şölenlerinin, Sayın Cumhurbaşkanı'nın kıymetli evladının düğününün yapıldığı aylarda örtülü ödeneklerdeki rakamların şişmesinin kamuoyuna bir izahının yapılması lazım" diyen Altay, TBMM Başkanlığınca Meclis'te düzenlenen iftar etkinliğini de eleştirdi.

"Milletin kesesinden milletin vekillerine iftar verilmesinin çarpık bir durum olduğunu" belirten Altay, "Ey Cumhurbaşkanı bu örtülü ödenekteki paraları nerelere harcıyorsun? 17, 18 milyon insanımız yoksul, 7 milyon insanımız işsiz ve açken Cumhurbaşkanlığı bütçesi nasıl 434 milyondan 713 milyona çıktı? Niye çıktı? Hangi ihtiyaçtan çıktı?" diye sordu.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu'nun "Cumhurbaşkanına hakaret" ettiği iddiasıyla hakkında başlatılan soruşturma kapsamında çıkarılan yakalama kararı uyarınca gözaltına alınmasına da değinen Altay, bunun 78 milyona verilmiş bir gözdağı olduğunu ileri sürdü.

"Savcılar Tayyip Erdoğan'ın gladyatörü, hakimlerde infaz memuru, celladı gibi davranmaktan vazgeçmelidir." ifadesini kullanan Altay, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunun altını çizdi. Her vesileyle "ileri demokrasi" diyenlerin tahammülsüzlüğünün tüm toplum tarafından görüldüğünü belirten Altay, "iktidar partisinin politikalarının tek belirleyicisinin Cumhurbaşkanı olduğunu, onun da toplumu bölen anlayışlardan vazgeçmesi gerektiğini" ifade etti.

Altay, "Yönetimden hoşnut olmayana 'terörist', yönetimden müşteki olana 'paralel', yönetimi eleştirenlere 'darbeci' diyerek, AKP günahlarından kurtulamaz. Bu şekilde AKPve onun kurucusu siyasi ömrünü uzatamaz. Kendilerine karşı olan herkesi terörist, paralel ve darbeci diye itham ederek, Recep Tayyip Erdoğan'a başkanlık yolu açılamaz." değerlendirmesinde bulundu.

"BUNLARIN CANLANDIRMAK İSTEDİĞİ, KENDİ CEPLERİ VE KASALARIDIR"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Devlet Memurları Kanunu'nda değişikliğe ilişkin sözlerinin sorulması üzerine, nasıl bir değişikliğin planlandığını bilmediğini ancak iktidarın hedefinin güvenceli çalışma ortamını kaldırmak olduğunu söyledi.

Altay, "AKP'li olmayan, AKP'ye biat etmeyen hiç kimseye yaşam hakkı tanımama mantığıdır bu. Esasında bunların mantığında şu var; AKP'ye biat etmek yetmez, ilaveten Tayyip Erdoğan'a ibadet etmeyen kimsenin yerinde rahat oturmasına müsaade etmemelidir. Ama bunlara geçit vermemiz mümkün değildir." dedi.

Başbakan Binali Yıldırım'ın, Doğu ve Güneydoğu'da bir merkez ve buna bağlı bir kaç ilden oluşan yeni bir ekonomik modelden bahsettiğinin ifade edilmesi üzerine de Altay, bunun CHP'nin Merkez Türkiye projesinin bir minyatürü olduğunu kaydetti. İktidarın bunu başarabileceğine ihtimal vermediğini söyleyen Altay, "Keşke olsa. Bölge ekonomisi canlandırılabilse. Ama bunların canlandırmak istediği, kendi cepleri ve kasalarıdır" ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım'ın dış politikaya yönelik sözlerinin de sorulduğu Altay, bu sözlerinde CHP'nin seçimlerdeki söylemleri olduğunu savundu. Türkiye'nin içinde bulunduğu zor duruma düşürenin Ahmet Davutoğlu'nun değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın politikaları olduğunu iddia eden Altay, Cumhurbaşkanı'nın vesayetindeki bir başbakanın da dış politikada yapabileceği hiçbir şey olamayacağını ileri sürdü.

"ÖCALAN'A KİM 'SAYIN' DEDİYSE ONA EN YAKIN ODUR"
Bazı AK Parti'lilerin Çözüm Süreci'nde yaptıkları açıklamaları kürsüden okuyan Altay, şöyle devam etti: 
"Bunlar demedi mi, 'Apo posterlerinin ve PKK bayraklarının açılmasını biz serbest bıraktık' diye övünen bunlar değil mi? Ayıptır. Ortada bir gerçek var; Adalet ve Kalkınma Partisi Kandil'de, İmralı'da, Oslo'da ve Dolmabahçe'de PKK ile masaya oturmuştur, sarmaş dolaş olmuşlar, anlaşmışlardır. Sonra anlaşmayı kim bozdu ben bilmem. Ama bu masaya oturulurken de Türkiye haritası masaya serilmiştir. Millet ilgilenecekse bununla ilgilensin. Keçiörende sokak aralarında, gizli gizli, menşei belli olmayan bildiriler dağıtarak CHP'ye leke sürmek mümkün değildir. Abdullah Öcalan'a kim 'Sayın' dediyse ona en yakın odur. Biz Öcalan'a hiç sayın demedik."

"BEKAROĞLU'NUN 'ALTI OKU DEĞİŞTİRELİM' DİYECEĞİNE İHTİMAL VERMEM"
Altay'a, partisinin İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun bir rapor hazırladığı ve raporda laikliğin yeniden tanımlanması ihtiyacından bahsedildiği ifade edilerek, değerlendirmesi de soruldu.

Raporun kendisine de geldiğini ancak henüz okumadığını belirten Altay, "CHP'nin altı oku ile uğraşmak, genel başkanından en sade üyesine kadar, hiç kimsenin hakkı değildir. CHP altı okla sonsuza kadar yaşayacaktır. Ben okumadığın için peşin hüküm vermek istemem. Ben Bekaroğlu'nun direkt 'altı oku değiştirelim, kıralım, bükelim' diyeceğine ihtimal vermem. Laikliğin tanımı bellidir. Tanımının yeniden yapılmasına gerek yok. Laiklik bizim icat ettiğimiz bir şey değil" değerlendirmesinde bulundu.
 
Editör: Vitrin Haber