Altay, CHP İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, anayasa değişikliğine ilişkin yapılması planlanan referandumu değerlendirdi.

"AK Parti Genel Başkanı ve kimi yöneticilerinin, referandum süreci ile ilgili ısrarla ve inatla Türkiye'yi bir kamplaşma ortamına, bir evetçiler-hayırcılar kutuplaşmasına çekmek için gösterdikleri gayreti, hırçınlığı anlamanın mümkün olmadığını" anlatan Altay, ayrışma, kutuplaşma ve kalıplaşmanın Türkiye'de sadece ve sadece terör örgütlerinin işine yarayacağını düşündüklerini söyledi.

Engin Altay, "sarayda yazılan ve erken seçim şantajıyla Meclis'te kabul edilen anayasa taslağının, 'terör şantajı'yla milletin onayından geçirilmek istendiğini" savunarak, bunu ahlaki ve etik bulmadıklarını aktardı.
Milletin terör şantajına boyun eğeceğine inanmadığını dile getiren Altay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halk, referandumda iktidara 'sarı kart' gösterecek. Bu terör ne menem şeydir ki; tıpkı 7 Haziran ve 1 Kasım arasında olduğu gibi birden hortlayan ve sonra birden kesilebilen sonra şimdilerde yeniden hortlayan bu terör saldırılarının AKP tarafından mı kontrol edildiği sorusunu akla getiriyor. Siz milleti 'Evet çıkmazsa terör artar, terör yaygınlaşır.' diye baskı ve tehdide maruz bırakırsanız, millet de size der ki 'Kardeşim bu teröristlerin ipi sizin elinizde mi de böyle ben evet demezsem terör saldırıları yoğunlaşıyor, bombalar patlıyor?' Bu aziz milletimize kaba, küstah, ucuz bir şantajdır."

"TÜRKİYE'YE YAPILABİLECEK KÖTÜLÜK"
Engin Altay, iktidarın ve Başbakan Binali Yıldırım'ın, CHP ile HDP'yi yan yana gösterme gayretini anlayamadığını dile getirerek, "Başbakan, ya milletin önüne koydukları teklifi samimice millete anlatacak bilgiye sahip olmadığını düşünüyor ya da işin gerçeğini milletin sezdiğinden kaynaklı CHP'nin yanına HDP'yi yerleştirerek, aklı sıra milletin aklıyla da alay ediyor." diye konuştu.

Böyle bir kamplaşma ortamının sürdürülmesinin, Türkiye'ye yapılabilecek bir kötülük olduğunu ifade eden Altay, "hayır" diyen CHP'nin yanına ancak milletin yerleştirilebileceğini söyledi.
Milletin hiç kimse için demokrasiyi feda etmeyeceğini aktaran Altay, AK Partili eski bir bakanın "Hayır demek 15 Temmuz'a evet demektir." sözlerinin siyasetin etik kuralına uymadığını anlattı.
Referandumda "hayır" demenin, 15 Temmuz'u elinin tersiyle püskürten milletin demokrasi aşkının tecellisi olacağını dile getiren Altay, şunları kaydetti: "Tam tersini 'evet' demek, tek adam yönetimine, temel hak ve özgürlüklerimizin, bütün haklarımızın anayasal güvenceden çıkarılarak, bir kişinin iki dudağının ucuna teslim edilmesine, yeni 15 Temmuzların yaşamasına ve yaşatılmasına vesile olur. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Sayın Akdoğan'ın referandumla 15 Temmuz arasında bağlantı kurmasını milletin takdirinde çok olumsuz değerlendirileceğini biliyorum ama asıl 15 Temmuz'da şehit olan 242 şehidimizin ruhlarına yönelik bir saldırganlık olarak düşünüyorum. Onların kemiklerini sızlatmak olarak değerlendiriyorum. Belli ki AK Parti 15 Temmuz hain darbe girişiminden nemalanmak, beslenmek ve bir fırsata çevirmek için fırsat kolluyor. O zaman da insanın aklına 'AK Parti 15 Temmuz darbe girişimini önceden haber aldı da bunu bir fırsata çevirmek için bunlara bir miktar yol verip, sonra tepelerine mi çöktü?' sorusu akıllara geliyor. Daha doğrusu sokakta herkesin aklında 'Acaba 15 Temmuz darbe girişimi kontrollü bir darbe girişimi miydi?' sorusu bu beyanlarla bizim de aklımıza gelmeye başladı, vahim bir durumdur." 

Grup Başkanvekili Engin Altay, "CHP, milliyetçi seçmene göz kırpıyor." sözlerini de garipsediğini belirterek, şunları kaydetti:  "Ülkücü olmak, milliyetçi olmak kimsenin tekelinde değildir. Bu teklifin karşısında sadece Sayın Kılıçdaroğlu yok. Meral Akşener de var, Sinan Oğan da var, Koray Aydın da var, Saadet Partisinin Sayın Genel Başkanı da var. Bu teklifin karşısında milletin huzurunu, güvenini düşünen kesimler de var. Bu teklifin arkasında ise ben iki şahıs görüyorum, birisi Sayın Erdoğan, diğeri Sayın Bahçeli. Bu teklif geçsin, kaos oluşsun diye el ovuşturanları size sayayım, FETÖ, DEAŞ, PKK. Bu teklif geçsin, Türkiye'de demokrasi ortadan kalksın, terör örgütlerinin çok rahat hareket edebilecekleri alan açılsın diye bekleyenler var. Bir saflaşma olacaksa AK Parti'nin kimi üst düzey yöneticileri, FETÖ, DEAŞ ve PKK bir tarafta. Bir tarafta da ülkücüler, milliyetçiler, demokratlar, sosyal demokratlar, sosyalistler ve liberaller vardır. Bunun dışında bir ayrışma doğru bir ayrışma olmaz."
 
Editör: Vitrin Haber