80 milyonluk ülke nüfusunun yalnızca yüzde dörtlük bir kısmının tarımla uğraştığını belirten Prof. Dr. Emin Kuru, bu duruma acil tedbirler alınması gerektiğini vurguladı. Kuru sözlerine şöyle devam etti;
“Türkiye, köyleri boşaltarak telafisi çok zor bir yanlış yaptı. Köylerden genç nüfusun kaybolması milli tehdittir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu felaket duruma acilen tedbir almak zorundadır!
Arılar için yonca ektirmiştim. Yılda iki kez biçilebiliyor ve bu şekilde beş yıl boyunca verim alınabiliyor. Süt hayvancılığı için mükemmel bir bitki; arılar içinse muazzam bir nektar kaynağı. 50 kovan arım, yonca sayesinde kata çıktı. Arıların varlığı da meyveciliği ve sebzeciliği çok olumlu etkiledi. Dut ve erik ağaçlarının dalları meyve ağırlığından kırılıyor, ama toplayıp yiyecek insan yok. Yonca biçiminde çalışacak yevmiyeci de yok. Yonca otunu tüketecek hayvan besleyen aile kalmadı. Köylerde çalışacak genç yok.
Türkiye, köyleri boşaltmakla telafisi çok zor bir hata yaptı. Köylerden gençliğin kaybolması milli tehdittir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu felaket duruma acilen tedbir almak zorundadır. Çok acil şekilde tarım meslek liseleri yaygınlaştırılmalıdır. Tarım teknolojileri meslek liseleri ve yüksekokulları, köy ilkokulları ile birlikte yeniden açılmalı ve güçlendirilmelidir. Köy ikametinden vergi alınmamalı, köyde yaşamayı avantajlı hale getirmeliyiz."
Kırsalda yaşayan gençlerin önemini tarihi örneklerle vurgulayan Kuru sözlerine şöyle devam ett;
"Çanakkale Savaşı’nın kaderini değiştiren, 276 kiloluk top mermisini kaldırıp topun namlusuna yerleştiren Yahya Çavuş, odunculuk yapan bir köy çocuğuydu. Yıl 1939... Atatürk’ümüzü kaybedeli bir yıl olmuştu. Hitler, İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı; dünyayı istila edecek güç ve teknolojiye sahipti. Rusya’yı istila etmeden önce Edirne’ye kadar geldi, Anadolu’yu işgal ederek Rusya’yı güneyden kuşatmayı planladı. Ancak kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmede, o yıllarda Türkiye nüfusunun yüzde 80’inin köylerde yaşadığı, Türklerin savaşçı bir millet olduğu, her köyün bir direniş kalesine dönüşeceği tespiti yapıldı. Çanakkale’nin mucizesini yaratan Yahya Çavuş ve köy gençleri gözlerinin önüne geldi. Bu yüzden rotayı değiştirip Rusya’ya kuzeyden saldırmaya karar verdiler ve savaşı kaybettiler.
1939’da Avrupalılar, köylerimizi boşaltma stratejisini kendi ağlarına işlemişti. Avrupa Birliği programları, işçi vb. uygulamalar bugünkü duruma getirdi. Haçlı ve emperyalist odakların kararıyla, gizemli Türk milletinin köyden çıkarılması sağlandı. Büyük şehirlere doldurulan bu insanlar, metropollerde her türlü maddi, manevi ve fiziksel tahribata uğratıldı. Köyünden insani değerlerle göçenler, madde ve marka bağımlısı haline getirilerek emperyalizmin denek gruplarına dönüştü. Üretmeden tüketen, ithal edilen ve raf ömrü uzasın diye kansorejen kimyasallarla dolu gıdaları sorgulamadan tüketen bir toplum haline geldik.
Bugün, ölmeden süründüren hasta garantili hastanelerde tedavi gören 40 milyon sağlıksız insanımız var. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 40 milyon kişi sürekli ilaç kullanıyor ve hastalıklarla mücadele ediyor. Türkiye üzerinde 60 yıldır yürütülen bu sinsi politika, 2025 yılı itibarıyla artık "s.o.s" veriyor.
Nüfusumuz 80 milyon, tarımla uğraşanların nüfusa oranı sadece yüzde 4. Onların da yaş ortalaması 49. Yani tarımla uğraşan kesim yaşlanmış durumda.
Düşünen, bu ülkeyi seven her siyasi görüşten insanın ilgisine; kahpe düzene karşı yürekli evlatlarımızın bilgisine sunuyorum: Bu yol yanlıştır. Yetkilileri uyarıyoruz!"