Çok eski bir tarihe sahip olan Sinop şehri, bir çok medeniyetlere ev sahipliği yapmış, tarihin bir bölümünde devlet olarak hüküm sürmüş, adına para bile bastırmış çok özel ve ender yerleşim yerlerinden bir tanesidir..

Sinop’un bu özel durumu sonucunda özellikle şehir içinde nereyi kazsan, nereye bir kazma vursan oradan deyim yerinde ise tarih fışkırdığına tarihi eser çıktığına bir çok kez şahit oluyoruz. Bakıldığında bu olay çokta kötü bir durum aksettirmiyor. Toprak altından çıkan tarihi dokunun ilimiz turizmine önemli bir katkı sunmuş olduğunu söylememiz mümkündür. . Ancak bu olay arsa sahipleri ve müteahhitler tarafından çok da iyi karşılandığı söylenemez. Bu kesim tarafından yapılan yorumlarda; “Arsayı alıyorsun, öncelikli olarak bir inşaata gerekli ne gibi işlemler varsa yerine getirip, inşaata başlamak için temel kazısı yaptığımızda toprak altından çıkan tarihi eserler sonucunda inşaatımız mühürlenip, inceleme ve araştırma çalışmaları başlatılıyor. Bu çalışmaların bazen uzun yıllarca devam etmesi sonucunda bir çok arsa sahibi ve müteahhitler sıkıntıya düşüp, bazen de yapılan tüm masraflar boşa gitmektedir” değerlendirmesi yapılıyor. 

Bunun sonucunda Sinop’ta toprak altından çıkan tarihi eserler nedeniyle bazı inşaatlara, temel kazıları yapılmadan başlandığını görüyoruz. Bu yapılan işlem doğru mu yanlış mı bunu değerlendirmek benim işim değil. Bunu Kültür Bakanlığı elamanlarının ele alıp karar vermeleri gerekir. Sonuç olarak Sinop Merkez ilçede İnşaata başlayacak olan arsa sahipleri ve müteahhitlerde bir korku bir telaş bir zarar etme sıkıntısının da bulunduğunu söylememiz mümkün görülüyor. 

Yazımın Sonunu korku diye sonlandırınca bu korkuyla ilgili bir ‘Nasrettin Hoca’ Fıkrasını da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Nasrettin Hoca pazarda dalgın,dalgın dolaşırken ensesine sert bir tokat yer, tökezler, sendeler! Kendisini toparlayınca öfkeyle arkasına döner. Bir de bakar ki karşısında kendisinden iki misli iri, dev gibi bir adam duruyor! 

Hoca yutkunur, duraklar, sonra yiğitliye şey sürmemiş olmak için sorar:
“Bana sen mi, vurdun?” Adam “ Evet, ben vurdum, ne olacak ?” der.

Hoca yine yutkunur ve : “Şakadan mı vurdun, ciddi mi?” diye sorar… Adam terslemeye devam ederek: 
“Ciddi vurdum, n’apıcan?” diye kafa tutar…

Hoca “Ciddi vurduysan mesele yok” der “Çünkü ben şakayı hiç sevmem!”