Bir tarih ve kültür şehri olan Sinop’ta, 1853 Deniz Savaşı ile ilgili tarihi değerlerin durumları hakkında bazı önerilerimi şu şekilde sıralamak istiyorum:

30 Kasım 1853’teki Sinop Deniz Savaşında şehit düşen Osmanlı Filosu Komutan Yardımcısı, savaşta yer alan Nizamiye Firkateyninin Komutanı, Bozcaadalı Riyale (Tümamiral ) Hüseyin Paşa’nın mezarı Seyit Bilal Türbesinin yanında bulunmaktadır. Mezar taşında eski yazıyla yazılmış bir kitabe bulunmaktadır. Acaba Hüseyin Paşa’nın mezarının burası olduğunu kaç kişi bilmektedir? 



1-Birinci önerim, 1853 Sinop Deniz Savaşında şehit olan, Filo Komutan Yardımcımız, Bozcaadalı Riyale Hüseyin Paşa’nın kimliği, şehadeti, Latin Alfabesi ile Türkçe, Rusça ve İngilizce dilleriyle, mermer bir levhaya yazılarak, tarihi dokusunu bozmadan mezarın uygun bir yerine konmalıdır. Yerli ve yabancı yüzlerce ziyaretçinin uğrak yeri olan Seyit Bilal’de, şehit kahramanımızın yattığı yeri her gelen görmelidir.



2-Ayrıca aynı yerde bir başka kahramanımız, 1908’de Batum’da Ermeni teröristlerce öldürülen Van İlbayı (Valisi) Ali Paşa yatmaktadır. Onun mezar taşında ölüm tarihi olarak yazılı olan 1907 yılı, 1908 olarak düzeltilmelidir.



3-Bir başka önerim Şehitler Çeşmesi üzerinde bulunan “ Ceplerinden çıkan paralarla yaptırılmıştır” ifadesi düzeltilmelidir.

C:UsersexperDocumentsSİNOP SAVAŞI HATIRASIDSCN3133.JPGC:UsersexperDocumentsSİNOP SAVAŞI HATIRASIDSCN3107.JPGK:SİNOP SAVAŞI HATIRASIDSCN3098.JPG 
      Hüseyin Paşa'nın                                  Sultan Pınarı Suyu

      Seyyit Bilal'deki kabri     
               





Şehitlerden Kalan Hatıralar
Deniz Şehitliği Kabristanı ve Anıtı: Sinop Deniz Felaketinde zarar görenlerin mağduriyeti giderilirken, şehit düşen Bahriye askerlerinin hatırası için de bazı tarihi eserler yaptırıldı. Bunlardan birisi, bugünkü Sinop Müzesinin yanında ve Hükümet Konağının arkasında bulunan şehitlerimizin topluca defnedildikleri şehitliktir.







Savaşta şehit düşen askerlerimizin defnedildikleri yer o zamanlar açık alanlar olup, üzerinde yolcu ve hayvanlar dolaşmakta idi. 1857’de şehitliğin etrafının çevrilmesi düşünüldü. İstanbul ile gerekli yazışmalar yapıldıktan sonra, 1858 yılında, bir buçuk zira yüksekliğinde (1,5 x 0,75774 = 1.12 m. ) sağlam bir şekilde taş duvar yaptırıldı. Maliyeti olan 10.000 kuruş Sinop emvalinden (mallar, para ile alınan şeyler) karşılandı. Hem bu duvar için hem de Şehitler Çeşmesi için İstanbul’dan gönderilen mermer, taş ve kurşunlar, Padişahın emri ile Sinop tarafına işleyen devlete ait posta vapurları ile ücretsiz olarak Sinop’a getirildi.



Bunun devamı olarak, Sinop Deniz Savaşının anlatıldığı, 1.80 m. Yüksekliğinde,1.40 m. Genişliğinde mermer taştan bir kitabe yaptırıldı.



Şehitliğin duvarlarının, 1860 ve 1876 yıllarında gerekli ödenekler sağlanarak bozulan yerleri tamir edildi.
Sinop’taki bugünkü şehitliğin temeli 1923 ‘te atıldı. Şehitlik Anıtı ise, Cumhuriyetimizin onuncu yılı olan 1933 yılında törenle açıldı. Anıtın altında bulunan odaya şehitlerimizin kemikleri konuldu.
                         

Şehitler Çeşmesi

Sinop Deniz Savaşı şehitlerinin ruhlarını şad etmek amacıyla, Şehitlik kabristanının dışında, sahilde Tersane yakınında büyük bir çeşme yaptırılması planlanarak, bu konuda Kastamonu Valisi ile Sinop’ta bulunan Hasan Paşa’ya, 18 Mart 1854 tarihli bir yazı gönderildi. Bu yazıda yapılması düşünülen çeşmenin, kaynak suyunun nereden, kaç saat mesafeden geleceği, masrafının ne olacağı, keşfinin yapılarak İstanbul’a bildirilmesi istendi. Bu konu ile ilgili olarak görevlendirilen İstihkâm Miralayı (Günümüzde Albay) Tevfik Bey, Sinop çevresinde araştırma yaparak hazırladığı raporu Kastamonu Valisi Hamdi Paşa’ya sundu. Vali de raporu İstanbul’a gönderdi.





Raporda; çeşmenin yapılması düşünülen Tersane yakınında Gümrük İskelesi Meydanı’na, yedi bin zira (5,30418 km.) uzaklıkta Sultan Pınarı denilen yerde, (Bu günkü Korucuk Köyünde) çeşme için yeterli olacak üç adet su kaynağının olduğu, ancak bunun yollarda su kaybının dikkate alınarak, suyun getirileceği yol üzerinde iki bin yedi yüz adım beri tarafında, boşa akmakta olan Hamamlı Suyu denilen iki adet kaynağın da katılarak bol suya kavuşacağı belirtildi. Aynı zamanda İç Kale’den geçecek olan bu kanaldan orada bulunan bir kuru çeşmeye de su verilecekti.
Tevfik Bey’in raporunda, çeşme ile suyolları masrafının Sinop’taki o yıllardaki rayiç bedele göre tahminen 90.750 kuruş olarak hesaplandı. Ayrıca mermerle ilgili süslemeleri yapacak mermer ustasının Sinop’ta olmaması nedeniyle, söz konusu mermer aksamının, İstanbul’da üretilerek numaralama usulü ile Sinop’a gönderilmesi istendi. 



Sultan Abdülmecid kendisine sunulan bu raporu olumlu karşılayarak, sevabından hissedar olmak üzere 50.000 kuruş yardımda bulundu. Diğer devlet ileri gelenleri de toplam 57.000 kuruş yardımda bulundular. 



Bu şekilde padişah ve devlet ileri gelenlerinin 107.000 kuruş tutarındaki yardımları, çeşmenin Sinop’taki masrafını hem de İstanbul’da yapılarak getirilecek olan mermer aksamının bedelinin tamamını karşılıyordu.



Çeşme 1857/1858 (Hicri 1274) yılında yaptırıldı. Şehitler Çeşmesi ilk yapıldığı günden, 1980’lere kadar ilk kaynak yeri olan, Sultan Pınarından suyunu aldı. 1980’lerde şehir su şebekesi yapılarak, çeşme de merkezi sisteme bağlandı.



Sonradan adı Cumhuriyet Çeşmesi olan bu çeşmenin kaynağı olan Sultan Pınarı Suyu bu gün boşa akmaktadır. Çeşme suyunun geldiği yol ortaya çıkartılarak, Sultan Pınarı, Şehitler Çeşmesi ile bütünleştirilerek turizme kazandırılabilir mi? Bu tartışılmalıdır.



Ceplerinden çıkan paralarla ifadesi doğru değildir. Yazlık kıyafetlerle sefere çıkmış, saatlerce suda kalmış, yanmış, uzuvlarının çoğu parçalanmış, kopmuş bir şekilde şehit oldular. Ceplerinde para zaten yoktu, olsa bile üzerlerinde kalması imkânsızdı. 



Onlar, doğru dürüst eğitim almadan askere alınmış, Giresun’dan, Beyrut’tan, Rumeli’nden, Anadolu’dan,  memleketin her köşesinden idiler. Onlar gemilerle Sinop Limanına geldiler, birkaç hafta orada kaldıktan sonra, 30 Kasım 1853 Çarşamba Günü, genelde bütün memleket için, özelde Sinop için canlarını verdiler. O zamandan beri Sinop’un bağrında yatıyorlar. Nüfuslarında ne yazarsa yazsın, onlar artık Sinoplular. Herkesten daha çok Sinoplular.



Ruhları şad olsun. 
                                                                            
Okutman Sabri BOZTEPE- Sinop Üniversitesi         

- - - - -