Gaziantep SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Başar Aksoy, yaşam kalitesini artırma ve yaşam süresini uzatma açısından obezite cerrahisinin önem taşıdığını söyledi.
 
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Obezite ve Metabolik Cerrahi Birimi Sorumlusu da olan Yrd. Doç. Dr. Aksoy, hastanede düzenlenen halka açık konferansta, “Şişmanlık Kader Değil” konusunu anlattı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) obeziteyi “sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi” olarak tanımladığını belirten Yrd. Doç. Dr. Aksoy, “Günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanır ve obezite oluşumuna neden olur” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Aksoy, “DSÖ tarafından Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 ayrı yöresinde yapılan ve 12 yıl süren MONICA çalışmasında 10 yılda obezite prevalansında yüzde 10-30 arasında bir artış saptandığı bildirilmiştir” ifadelerini kullandı.

Türkiye’deki obezite görülme sıklığına değinen Yrd. Doç. Dr. Aksoy, “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010 ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığı erkeklerde yüzde 20,5 kadınlarda ise yüzde 41, toplamda yüzde 30,3 olarak bulunmuştur” diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Aksoy, Türkiye’deki obezite görülme sıklığının bölgelere göre dağılımının ise “İstanbul yüzde 33, Orta Anadolu yüzde 32,9, Batı Marmara yüzde 30,7, Batı Karadeniz yüzde 31,3, Doğu Marmara yüzde 30,6, Doğu Karadeniz yüzde 33,1, Ege yüzde 28, Kuzeydoğu Anadolu yüzde 23,5, Akdeniz yüzde 30,1 - Ortadoğu Anadolu yüzde 20,5, Batı Anadolu yüzde 33 ve Güneydoğu Anadolu yüzde 22,9” olarak saptandığını anlattı.
DSÖ’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullandığına vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Aksoy, şöyle devam etti:
“BKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. DSÖ’ye göre uluslararası obezite sınıflandırması 18.5 kg/m2’nin altında ise zayıf, 18.5-24.9 kg/m2 arasında normal kilolu, 25-29.9 kg/m2 arasında fazla kilolu, 30-34.9 kg/m2 arasında ise, I.Derece obez, 35-39.9 kg/m2 arasında II.Derece obez, 40 kg/m2 üzerinde ise III.Derece morbid obez.”
Yrd. Doç. Dr. Aksoy, şişmanlığın “Anatomik olarak; ‘ince yapılı, orta yapılı, kalın yapılı’, yağ dağılımına veya cinsiyete göre ‘elma tipi (android), armut tipi (jinoid)’, etiyolojik olarak ‘aşırı beslenmeden (eksojen), doğuştan (endojen)’, fizyolojik olarak ise ‘hipertrofik (yağ hücresinin hacmi büyük), hiperplastik (yağ hücre sayısı fazla)’ şeklinde sınıflandırıldığı” bilgilerini verdi.
Elma tipi şişmanlıkta yağ dokusunda, armut tipi şişmanlığa göre hayati organlara daha fazla yük bindirdiğine dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Aksoy, elma tipi şişmanlığın bu sebeple armut tipi şişmanlığa göre daha tehlikeli olduğunun altını çizdi.

ŞİŞMANLIĞIN YOL AÇTIĞI SAĞLIK SORUNLARI NELERDİR?
Yrd. Doç. Dr. Aksoy, şişmanlığın pek çok sağlık sorununa neden olduğunu anımsatarak, bu sorunları şu şekilde sıraladı:
“İnsülin direnci - Hiperinsülinemi, Tip 2 Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı), Hipertansiyon, koroner arter hastalığı, Hiperlipidemi - Hipertrigliseridemi, Metabolik sendrom safra kesesi hastalıkları, Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kolon ve prostat kanserleri), osteoartrit, felç, uyku apnesi, karaciğer yağlanması, astım solunum zorluğu, Gebelik komplikasyonları, menstruasyon düzensizlikleri, aşırı kıllanma, ameliyat risklerinin artması, ruhsal sorunlar (Anoreksiya nevroza (yemek yememe) veya Blumia nevroza (kusarak yediği besinlerden yararlanmama), Binge eating (tıkınırcasına yeme), gece yeme sendromu gibi ortaya çıkabilir veya bir şeyi daha fazla yiyerek psikolojik doyum sağlamaya çalışma), toplumsal uyumsuzluklar, özellikle sık aralıklarla ağırlık kaybetme ve kazanma sonucunda deri altı yağ dokusunun fazla olması nedeniyle deri enfeksiyonları, kasıklarda ve ayaklarda mantar enfeksiyonları, kas-iskelet sistemi problemleri.”

NEDEN OBEZİTE CERRAHİSİ?
Aşırı şişmanlığı gidermek amacı ile yapılan cerrahi girişimlere “obezite cerrahisi (Bariatrik cerrahi)” denildiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tedavi edici etkinliklerinin başarısı ile ilgili olarak elimizde yeterince yüksek düzeyde kanıt vardır. Dolayısı ile hem kilo kaybında başarı hem bu kilo kaybının uzun dönemde devam etmesi, şeker-tansiyon gibi ikincil rahatsızlıkların giderilmesi, yaşam kalitesinde artma ve hem de yaşamı uzatmak açısından bariatrik cerrahi en etkin tedavidir.
Uzun süredir tıbbi diyet, egzersiz gibi kilo verme yöntemlerini deneyen ancak başarılı olamayan, beden kitle indeksi 30-35'in üzerinde olan kişiler bu ameliyatlar için uygun aday olabilir. Obezite cerrahisinde İntragastrik balon (mide balonu), mide kelepçe yöntemi, mide pilikasyonu (mide katlama yöntemi), seeve gastrektomi (tüp mide) ve gastrik by-pass yöntemleri uygulanabilmektedir.”
Yrd. Doç. Dr. Aksoy, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
İHA
Editör: Vitrin Haber