Medical Park Tarsus Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sinan Aygün, özellikle ailesinde diyabet hastalığı olan ve kilo sorunu yaşayan kişilerin tetikte olması gerektiğini belirtiyor. Dr. Aygün, genç yaşlarda beslenme alışkanlıkları ve yaşam şeklinin değişmesiyle, ailesinde yatkınlık olan kişilerin bile ileride diyabet hastası olma risklerinin ciddi oranda düştüğünü vurguluyor.

Görülme yaşı düştü
Toplumda, diyabetin yaşlılıkta çıkan bir hastalık olarak algılandığını kaydeden Uzm. Dr. Sinan Aygün, bu nedenle “Şimdi şeker (diyabet) hastası değilim, istediğimi yiyip içerim. İleride hasta olursam dikkat etmeye başlarım” düşüncesinin çok yaygın olduğunu belirtiyor. Uzm. Dr. Aygün, “Oysa normalde 40 ve üzeri yaşlarda görülen Tip 2 diyabet 20’li yaşlarda bile görülmeye başlandı. Ayrıca gençken beslenmede yapılan hatalar ile gelen kilo artışı ve sporsuz bir yaşamı tercih etmek, diyabet riskini artırıyor. Tam tersini yapmak, yani diyabetten korunmaya yönelik bir yaşam sürmek ise bu hastalığa yakalanma riskini ciddi oranda düşürüyor. Ya da diyabet hastası olma yaşını öteliyor” diye konuştu.

Kilo önemli etken
Özellikle ailesinde diyabet hastası bulunanlar ve fazla kilo sorunu yaşayan kişilerin genç yaşlardan itibaren dikkatli olması gerektiğini kaydeden Dr. Aygün şöyle devam ediyor: “Bu kişiler, öncelikle spor yapmalı. Ayrıca diyet yaparak ve dengeli beslenerek ideal kiloya kavuşmalı. Yağlı, karbonhidratlı yiyeceklerden, fast fooddan, gazlı içeceklerden uzak durmalı. Diğer yandan yılda 1 kez doktora muayene olmalı ve ölçüm yaptırmalı. Ancak ağız kuruluğu, tuvalete sık çıkma, yediği halde kilo almama ya da zayıflama, görmede bozukluk gibi belirtiler varsa, 1 yılı beklemeden kontrole gitmeli.”

5 milyondan fazla can alıyor
Diyabetin toplumdaki yaygınlığının giderek arttığını belirten Uzm. Dr. Sinan Aygün, 2013 yılında dünya genelinde 382 milyon kişinin diyabet hastası olduğunun saptandığını, 5,1 milyon kişinin de bu hastalıktan hayatını kaybettiğini söyledi. 2035 yılında diyabetli sayısının 592 milyona çıkmasının beklendiğini kaydeden Uzm. Dr. Aygün, “Dünyanın en büyük sağlık sorunlarında biri haline gelen diyabetle mücadele için, özellikle çocukluk çağından itibaren doğru beslenme ve spor yapma alışkanlığının yaygınlaştırılması gerekiyor. Bu bilincin, okulda ve ailede verilmesi çok önemli” diye konuştu.

Diyabetten koruyan diyet
Medical Park Tarsus Hastanesi diyetisyenlerinden Ayşe Şahika Karagöz ise diyabetten korunmak için veya tanı konmuş diyabetin tedavi sürecinde ideal kiloyu korumanın çok önemli olduğunu vurguladı. Karagöz, bunun için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
"13 ana 3 ara olmak üzere günde 6 öğün tüketilmeli. Ana öğünler arası 6 saat öğünler arası 3 saat olacak şekilde ayarlanmalı. Ara öğünlerde meyve, süt, yoğurt, kuruyemiş gibi besinlere yer verilmeli. Fast-food tüketiminden uzak durulmalı. Bunun yerine çocuklara evde hazırlanmış hamburgerler verilebilir. Gazlı içecekler yerine (kola, gazoz vs) ayran, şalgam tüketilmeli. Her gün mutlaka yumurta, peynir, süt, yoğurt tüketilmeli. Kaliteli protein tüketimi kan şekerinin dengelemesinde önemli rol oynar. Şeker, kek, bisküvi gibi ambalajlı ürünlerden uzak durulmalı. Şerbetli tatlı yerine sütlü tatlı tüketilmeli. Besin lifi içeren yiyecekler şekerin kana karışma süresini yavaşlatır ve kan şekerinin kontrolüne yardımcı olur. 2001 yılında yapılan ve “Nutrition Reviews” adlı bilimsel dergide yayınlanan araştırmaya göre 6 hafta boyunca günde ortalama 25 gram besin lifi tüketen tip 2 diyabet hastalarının şeker ve kolesterol seviyelerinde, besin lifi tüketmeyen hastalara oranla önemli bir iyileşme görülmüştür. Bu sebeple lifli gıdaları (baklagiller, tahıllar, taze sebze ve meyve) günlük tüketmeye özen göstermeliyiz. Yemeklerimizde zeytinyağı kullanmaya özen gösterin. Çünkü zeytinyağı insülin direncini azaltarak kan şekerini sabit tutmaya yardımcı olur. Her gün en az yarım saat yürüyüş yapın. Yapılan çalışmalar fiziksel aktivitenin diyabet riskini yüzde 33-50 oranında azalttığını göstermekte. Günde 2-2.5 litre su tüketimine özen gösterilmeli. Su tüketiminde zorlananlar içerisine kabuk tarçın ilave edip tüketebilirler. Bu yöntem su tüketimini arttırırken aynı zamanda tarçının kan şekerini dengeleme özelliğinden de yararlanılmış olur."
 
Editör: Vitrin Haber