Sinop İl Sağlık Müdürü Vekili Uzm. Dr. Yalçın Atlı, 3-9 Eylül 2020 Halk Sağlığı Haftası çeşitli açıklamalarda bulundu. Her yıl kutlanan halk sağlığı haftasında bireyleri sağlıklı ve üretken bir şekilde tutarak toplumsal gelişmenin sağlanmasının hedeflendiğini belirten Sinop İl Sağlık Müdürü Vekili Uzm. Dr. Yalçın Atlı bu kapsamda halk sağlığı haftasının bu yılki temasının “çocukluk çağı taramaları” olarak belirlendiğini söyledi. Atlı; “Çocuklar bir ülkenin geleceği ve umudu olmalarının yanı sıra, toplumun en kırılgan grubunu da oluşturmaktadırlar. Bu nedenle en iyi koşullarda dünyaya gelmelerinin sağlanması, büyümeleri ve gelişmeleri için en uygun ortamın hazırlanması, geleceğe dönük fiziksel, ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst düzeyde oluşturulması ülkenin geleceği açısından yaşamsal önem taşımaktadır” dedi.

Günümüzde çocuk sağlığına yönelik programların temel hedefinin artık yalnızca çocuk yaşatma olmaktan çıkıp, sağlık sorunlarının oluşturduğu diğer olumsuzlukları önlemek ve gidermek olduğunu belirten Sinop İl Sağlık Müdürü Vekili Uzm. Dr. Yalçın Atlı, bu kapsamda, çocukluk çağı taramalarının büyük önem taşıdığını söyledi. Atlı; “Çocukların sağlık ve gelişimini izlemeyi, desteklemeyi ve sorunları azaltmayı amaçlayan programlar iki nedenle önemlidir. Sağlık ve gelişimi izlemek, desteklemek çocukların yaşam kalitesini iyileştirir, bebek ve çocuk ölümlülüğünün oranını düşürmeye yardımcı olurlar. Bu amaçla yürütülen çalışmalardan birisi de çocuk izlemleridir. Çocuk izlemi birinci basamak çocuk sağlığı ve hastalıkları hizmetlerinin temelini oluşturmaktadır. Ülkemizde doğan her çocuk; doğumdan sonra ilk yıl içinde 9, 6 yaşına dek 17 defa ve bundan sonra da okul çağı boyunca yılda bir kez izlenmektedir. Büyüme ve gelişmenin özellikle hızlı olduğu erken çocukluk (-3 yaş) ve ergenlik (10-19 yaş) gibi dönemlerde izlemlerin sıklığı ve içeriği farklılaşmaktadır. 
Çocukluk çağı taramaları, bu kapsamda sunulan en temel koruyucu sağlık hizmetleridir ve yenidoğan döneminden başlayarak çocuk izlemleri kapsamında ücretsiz olarak sunulmaktadır” diye konuştu.

TOPUK KANI TARAMASI-YENİDOĞAN METABOLİK VE ENDOKRİN HASTALIK TARAMASI
Doğan her bebeğin Fenilketonüri, Konjenital Hipotiroidi, Kistik Fibrozis ve Biyotinidaz Eksikliği, yönünden taranması önemli olduğuna vurdu yapan Sinop İl Sağlık Müdürü Vekili Uzm. Dr. Yalçın Atlı, bu taramalar sayesinde, bu hastalıklar nedeniyle oluşabilecek, geri dönüşümü olmayan hasarların engellenebilmekte veya etkilerinin azaltılabilmekte olduğunu ifade etti. Atlı açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verdi; “Bebeğinizde bu hastalıkların olup olmadığının araştırılması için topuk kanı örneğinin alınması gerekmektedir. Topuk kanı taraması sayesinde her yıl 5000’in üzerinde bebeğimiz hastalık belirtileri ortaya çıkmadan saptanmaktadır. Bu bebeklerin  3 binden fazlası hipotiroidi, yaklaşık 2000’i biyotinidaz eksikliği, 200 kadarı fenilketonüri ve 150 kadarı kistik fibrozis hastalığına sahiptir. Tarama sayesinde erken saptanıp tedavi edilerek yaşıtlarıyla aynı şansa sahip olmaları sağlanabilmektedir. Sadece topuğundan alınacak birkaç damla kan ile çocuklarımızın hayata sağlıklı başlamasını sağlayabiliriz.

YENİDOĞAN İŞİTME TARAMALARI
 İşitme kayıpları, çocuğun o lisana özgü sesleri oluşturarak konuşmasını geciktiren ve bozan en önemli faktördür. İşitme kaybı ile doğan yada doğumdan sonra (yenidoğan  yada süt çocukluğu çağında) işitme kaybına neden olabilecek bir travma, hastalık veya ilaca maruz kalan çocukların, eğer işitme kaybı vaktinde teşhis edilmez ve rehabilitasyon programlarına alınmazlarsa, psikolojik ve sosyal gelişmeleri yetersiz olur ve ilerleyen yıllarda eğitim ve sosyal uyum açısından, yaş ve zekaca eşitleri olan çocuklardan geri kalırlar. Yapılan araştırmalar işitme kaybının saptanması bakımından en kritik dönemin “yenidoğan dönemi” olduğunu ortaya koymaktadır. 
Yenidoğan her bin bebekten 1-3’ü ileri derecede işitme kaybı ile doğmaktadır. İşitme engeli ile doğan, bu engeli fark edilmeyen bebeğin dil gelişimi durur ve bununla birlikte zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimi yavaşlar. Doğduktan sonra en geç altı ay içinde işitme engeli teşhisi konan ve işitme cihazı uygulanıp özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi normal yaşıtlarına benzer seviyede gelişebilir.
Bebeğin doğduğu ilk günlerde uygulanabilen; basit, ucuz ve uygulaması çok kolay testler ile yenidoğan döneminde işitme engeli teşhis edilebilmektedir.
Ülkemizde Yenidoğan İşitme tarama Programı, 2008 yılından itibaren tüm illerimizde uygulanmaya başlamıştır. Bu program kapsamında, 81 ilimizin kamu, üniversite ve özel hastanelerinin yer aldığı tarama merkezlerimizde işitme taraması, referans merkezlerimizde de ileri tanı tedavi uygulanmaktadır. Her yıl ortalama 2 bin 500  yenidoğana işitme kaybı tanısı konulmaktadır.

ÇOCUKLUK ÇAĞI GÖRME TARAMALARI
Görmenin normal gelişimini engelleyecek risk etmenlerini saptamak ve yetersiz görmesi olan bebek ve çocukları erken dönemde tanımak için tarama yapılmaktadır. Çocuklarda yapılacak görme taramaları ile tanınabilen hastalıkların başında; şaşılık, kırma kusurları, katarakt ya da göz tembelliği gelmektedir. Göz tembelliği tanı konduğunda tedavisi mümkün bir görme problemidir. Bu nedenle okul öncesi yaşta görme tarama programları çok önemlidir.36-48 aylık çocuklara ve okul çağı çocuklara (ilkokul 1. Sınıflara) Görme Taraması Programı yürütülmektedir. 0-3 ay bebekler, 36-48 aylık çocuklarda ve ilkokul 1. Sınıflarda görme taraması yapılması gereklidir.0-3 aylık bebeklere göz muayenesi ve Kırmızı Refle Testi 36-48 aylık bebeklere ise göz muayenesi, Kırmızı Refle Testi ve Lea Sembol Testi ile tarama yapılmaktadır. Eğer görme ile ilgili bir hastalık tanısı alırlarsa, o zaman hastalığın türüne ve nedenine göre tedavi seçenekleri mümkündür.

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ TARAMASI
Halk arasında doğumsal kalça çıkığı olarak da bilinen Gelişimsel kalça displazisi (GKD), kalçayı oluşturan yapıların anne karnında oluşumları sırasında normal olmalarına karşın, çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma gösterdiği dinamik bir hastalıktır. Bu hastalığın erken döneminde teşhis ve tedavisinin başlatılmasına yönelik olarak bir tarama programı  yürütülmektedir. Bebek 1 aylık olunca fizik muayenesinin yapılması için aile hekimine götürülmesi, risk faktörü taşıyan veya muayenede  GKD açısından şüpheli görülen bebeğin ortopedi uzmanına yönlendirilerek gerektiğinde radyolog tarafından da 4-6 haftada kalça ultrasonu ile değerlendirilmesi erken tanı ve tedavi için önemlidir.
Yaşamın ilk 6 ayında çeşitli ortezler kullanılır ve kısa sürede kolaylıkla tedavi edilebilirken, yaş büyüdükçe düzeltme ve alçı, daha ileriki dönemlerde cerrahi tedaviler kullanılmaktadır. GKD önlenebilir bir sakatlık nedenidir. Toplumun GKD konusunda bilinçlendirilmesi, yenidoğanlarla karşılaşan sağlık profesyonellerinin GKD konusunda eğitimi ve özellikle yenidoğan döneminde erken tanı ve doğru tedavinin sağlanması önem arz etmektedir. Doğum sonrası bebeklerin ayaklarından tutularak baş aşağı sallanması, kundaklanması veya beşiğe bağlanması, sıkı sıkıya ayakları düz bir biçimde bağlanması da kalçanın çıkmasına neden olabilir. Ülkemizde sıkça yapılan kundak uygulaması GKD için önemli bir risk faktörüdür. Kültürel olarak önemli bir sorun olan kundak uygulaması yönünden aileler eğitilmeli, bu uygulamanın zararları konusunda bilinçlendirilmelidir. Bebek, kalça ve dizlerinin serbest hareketine izin verecek şekilde bezlenmelidir. Bezin bağlanma yeri kalça hareketini engellememeli, göbek hizasından bağlanmalı, kasıklar açıkta kalmalı ve kalçanın bükülmesine izin verilmelidir.   
Yukarıda anlatılan tüm bu hizmetler, çocuğunuzun sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmesi yönünden son derece önemli olup içinde bulunduğumuz COVİD-19 pandemisi sürecinde de hassasiyetle üstünde durulmalıdır.

Editör: Vitrin Haber