“Böcek üret, hastalık saç, sonra ilacını sat” anlayışının dünya tarımını esir aldığını dile getiren Prof. Dr. Kuru, “1960’lı yıllarda Türk tütününe atılan mavi küf hastalığının ilacını Amerika satmış, bu olay yıllar sonra CIA raporlarına yansımıştı. Benzer şekilde Sinop’ta arı ölümlerine yol açan çalışmalar, dönemin Başbakanı Turgut Özal ile ABD Başkanı Bill Clinton arasında diplomatik krize neden olmuştu. Balı çok değerli olan kestane ağaçlarına dadanan gal arısı da bu projelerin bir parçasıdır” dedi.
Prof. Dr. Kuru, yakın zamanda Mardin’de zirai alanlara böcek bırakıldığına dair haberlerin basına yansıdığını da hatırlatarak, “Arı biterse hayat biter. Küresel güçler bu gerçeği kendi çıkarlarına çevirmeye çalışıyor. Kendi tarlamda da benzer bir durum yaşadım. İlk biçimde arılar yonca çiçeklerine konarken, ikinci biçimde çekirge ve bambul arısı istilası nedeniyle bal arıları yoncaya uğramadı. Bu durum ithal yonca tohumlarından ya da bilinçli olarak salınan böceklerden kaynaklanıyor olabilir” ifadelerini kullandı.
“Türkiye kendini hazırlamak zorunda”
ABD’nin Florida Gainesville’de dünyanın en büyük böcek üretim merkezini kurduğunu belirten Kuru, “Oradaki faaliyetlerin etkilerini Türk tarımında hissediyoruz. ABD ve İngiltere’nin HAARP üzerinden geliştirdiği teknolojiler, artık sadece biyolojik değil; deprem, sel, yangın, kuraklık gibi afetler üzerinden de insanlığı dizayn etme amacına yönelmiş durumda. Bu açıkça biyolojik ve uzay temelli bir harptir” diye konuştu.
Türkiye’nin vakit kaybetmeden milli projeler geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kuru, “Milli uzay araştırmaları ve tarım araştırma-geliştirme üniversiteleri kurulmalıdır. Üniversitelerimizde entomoloji (böcek bilimi) alanında bölümler yok denecek kadar az. Tarım, hayvancılık, biyoloji, gen bilimi ve tohumculuk alanlarında milli araştırma merkezleri kurulmalı, bu kurumlar milli güvenlik konsepti içinde planlanmalıdır. Yeni yüzyılın savaşı biyolojik harp ve uzay savaşlarıdır. Türkiye bu mücadeleye hazırlıklı olmak zorundadır” dedi.