Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuşan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “CHP demek HDP demektir, HDP demek PKK demektir” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuştu. TBMM’nin 27’nci Dönem 6’ncı Yasama Yılının ilk grup toplantısında konuşan Bahçeli’nin gündeminde Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), CHP’nin Tutuklu Gazeteciler Raporu, Yunanistan’ın silahlandırdığı adalar ve dünyada yaşanan gelişmeler vardı.

“(EYT) Ümit ediyorum ki, bu yıl bitmeden bu yara kapanacak, bu adaletsizlik köklü bir çözümle buluşturulacaktır”

İlk grup toplantısında konuşan Bahçeli, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) hususuna değinerek, “2023 yılında bir yanda Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünü gururla kutlayacağız, diğer yanda da tarihi nitelikli iki demokratik imtihanla karşılaşacağız. Hem Cumhurbaşkanı Seçimini hem de 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimini yapacağız. Seçim takviminin işlemeye başlamasına kadar TBMM’de milletimizin beklenti ve taleplerini de birer birer yasalaştırarak hayata geçireceğiz. Bunlardan birisi hiç şüphesiz emeklilikte yaşa takılan kardeşlerimizin mağduriyetleridir. Ümit ediyorum ki, bu yıl bitmeden bu yara kapanacak, bu adaletsizlik köklü bir çözümle buluşturulacaktır” diye konuştu.

“Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin son siperidir”

Türk milletinin var olduğu sürece MHP’nin de var olacağını söyleyen Bahçeli, “Yıkılan ağaca balta vurmayı alışkanlık haline getirmiş, yıkık köyden haraç almaya alışmış sefillere hatırlatırım ki, Türk milleti var olduğu müddetçe üç hilalin önü kesilemez, ömrüne vade biçilemez. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin son siperidir. Milliyetçi Hareket Partisi istiklalimizin son müdafaa hattıdır. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin ruh kökü, tarihin kükreyen sesi, Türklüğün ebediyen tütecek ocağıdır. Anketler şunu söylemiş, bunu söylemiş, bizim için vızıltıdır. Biz milletimize bakarız, milletimize kulak veririz, milletimiz ne diyorsa onun gereğini canla, başla ve coşkuyla yaparız” diye konuştu.

“Bizim dileğimiz İran’da sükunet, huzur ve istikrar ortamının bir an evvel hakim olmasıdır”

Konuşmasında İran’da yaşanan olaylara da değinen Devlet Bahçeli, kadın hakları ve özgürlüklere dikkati çekerek, “İran’da, 13 Eylül tarihinde Mahsa Amini isimli bir genç kızın, başörtüsünü doğru bağlamadığından dolayı gözaltına alınması ve sonrasında patlayan şiddet olayları neredeyse bir isyan noktasına ulaşmıştır. Kadın hakları ve özgürlük üzerine inşa edilen toplumsal gösteriler dış etkiler kanalıyla farklı bir boyut kazanmıştır. Bizim dileğimiz İran’da sükûnet, huzur ve istikrar ortamının bir an evvel hakim olmasıdır” ifadelerini kullandı.

“ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uyguladığı silah ambargosunu manidar bir zamanlamayla rafa kaldırmıştır”

ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimine uyguladığı ambargonun kaldırılmasını manidar olarak yorumlayan Genel Başkan, “Güney sınırlarımız boyunca terör koridoru açmak, garson terör devletçikleri kurmak amacıyla kolları sıvamış dost görünümlü muhasım ülkeler her fırsatı lehlerine çevirmek için tahrik ve tertiplerini bir üst faza çıkarmışlardır. ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uyguladığı silah ambargosunu manidar bir zamanlamayla rafa kaldırmıştır. Kıbrıs’ta eşit ve egemen iki devletli çözümün önüne engel çıkarmak için yeni bir senaryo gündemdedir” şeklinde konuştu.

“Kuzey Ege adaları egemenlik yetkisi hukuken artık Türkiye’dedir”

Yunanistan 18 ve 23 Eylül tarihlerinde gayri askeri statüdeki Ege adalarından Midilli’ye 23, Sisam’a 18 zırhlı askeri araç sevk ettiğini dile getiren Bahçeli, ABD menşeli silahların Türkiye’yi çevrelediğini belirterek şöyle konuştu:

“Kuzey Ege adalarına toplam bir tümen, üç tugay ve beş alay konuşlandıran Yunanistan ABD’nin dolduruşuna gelip Türkiye’ye meydan okumaktadır. Lozan Antlaşması’nın 12’nci maddesi ile bu statüko tescil ve teyit edilmişti. Bu antlaşmanın 13’üncü maddesine göre de Yunanistan’ın adaları askeri hedefler doğrultusunda kullanamayacağı hükme bağlanmıştı. Fakat Yunanistan bu hükmü kasten, bile bile ihlal ve inkar etmiştir. Mevcut durum itibarıyla Kuzey Ege Denizi’nde, askersiz ve silahsız olmak kaydıyla Yunanistan’ın kullanımına verilen 9 Türk Adası’nın hepsi A’dan Z’ye asker ve silahla doldurulmuştur. Bu nedenle, Kuzey Ege adaları Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya’nın egemenlik yetkisi, mülkiyet hakları, deniz yetki alanlarıyla hava sahası kuşkusuz ve hukuken artık Türkiye’dedir.”

Ukrayna’nın egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne yönelik operasyonu tasvip etmediğini ve doğru bulmadığını söyleyen Bahçeli, “Rusya-Ukrayna savaşının öngörülemez, barış ümitlerini sekteye uğratan bir safhaya geçtiğini düşünüyoruz. Kırım’ın ilhakına nasıl karşı çıktıysak, aynı tavrı ahlaki tutarlılık gereğince son ilhak kararına da gösteriyoruz. Türkiye haklı ve meşru tepkisini göstererek Ukrayna’nın Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin ilhak kararını reddetmiştir. Bizim halisane temennimiz Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı ve köklü bir barışın temin edilmesidir. Şayet barış gerçekleşmezse insanlığı geniş çaplı savaşlar döneminin beklediğini bugünden söylemek afaki bir değerlendirme de olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

“CHP demek HDP demektir, CHP demek İP demektir, HDP demek PKK demektir”

6’lı masanın HDP ile masa altından el ele tutuştuğunu ifade eden Bahçeli, CHP ve İYİ Parti’yi hedef alarak, “HDP’yle masa altında el ele tutuşup, masa üstünde sözde restleşen iki yüzlülerin inandırıcılığı ve itibarı da sıfırdır. Biz kimin ne olduğunu, neyi hedeflediğini, hangi film ve fırıldağın içinde figüranlık yaptığını gayet iyi biliyoruz. Hiç kimse bize hikaye anlatmasın, CHP demek HDP demektir, CHP demek İP demektir, HDP demek PKK demektir, cinayet demektir, ihanet demektir, melanet demektir, zilletin diğer ortakları da küsurat partilerinden başka bir şey değildir” diye konuştu.

26 Eylül gecesi Mersin’in Mezitli ilçesinde polisevine yapılan saldırıyı hatırlatan Bahçeli konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Bu hain terörist CHP’nin gazeteci olarak sahip çıktığı bir katildi. CHP ile PKK’nın bir kez daha yolları kesişti. Devletin açıklamasına güvenmeyip PKK’nın sefil beyanına itibar eden Kılıçdaroğlu, Mersin’de etkisiz hale getirilen terörist için duyanları bu kadar da olmaz dedirtecek şekilde DNA testi istedi. Sayın Kılıçdaroğlu, sen kimin yanındasın? Kimin yolundasın? Haber kaynakların nerede ve kimlerdir? PKK’nın telkin ve tesirine kapılmak taşıdığın sorumlulukla hiç bağdaşıyor mu? DNA testi isterken hiç mi utanmadın? Hiç mi gocunmadın? Hiç mi kalbin sızlamadı? Bu kadar istekliysen, sana tavsiyem şudur: Kendi DNA testini yaptırırsan, ölen teröristin test sonuçlarını da görmüş ve anlamış olursun.”

Kaynak: iha