Sinop, Karadeniz Bölgesi'nin tek doğal liman kenti ve insanlığın en eski yerleşim merkezlerindendir. Dünya Kültür Mirasının ve insanlık tarihinin izlerinin yaşayarak tarihe tanıklık ettiği bir kenttir.

        Bayraktepe'den Sinop'a kuşbakışı baktığımızda tarihi kent kıstak üzerinde kale içerisinde kurulmuş bir kalebent kentidir, ancak antik kent çarpık yapılaşma ile gölgelenmiş durumdadır. Yapılaşma ve yerleşim yoğun olarak ada istikametinde ve çok katlı binalarla ambiyans iyice bozulmuş. Kum saatine benzeyen Sinop'un şirazesi kaymış, kent sorunlar yumağı haline gelmiştir. Tarihin en eski doğal limanı, Harmena Limanı çağında en işlek liman konumunda iken bugün 1 kg. yükün yüklenmediği liman konumuna gelmiştir. 
Sinop'ta yürüttüğümüz iki adet uluslararası proje ile Sinop dünya gündemine taşınmaktadır. Bunlardan birisi Balatlar Yapı Topluluğu'nda yapılan kazıdır. Özellikle Yunanlılar ve İtalyanlarca takip edilmekte ve sonuçları izlenmektedir. İkincisi ise kalebent içerisinde kurulan Alan Yönetimi ve Tarihi Cezaevi merkezli Kültür Eksenli Model AB Projesidir. Unesco ve Çekül Vakfı tarafından da izlenen bu projeler aynı zamanda risk faktörü de taşıyan projelerdir. Model olan projelerin uygulanırlığı ve sürdürülebilirliği, sorumluluklarımızı ve katkımızı arttırmaktadır.
Türkiye'de kendisine kültür ve turizmi vizyon biçmiş belki de tek kent Sinop'tur ancak içerisinin doldurulmasında yetersiz kalıyoruz. Yapılması gerekenleri sıralayacak olursak, birincisi 3771 sayılı Anıtlar Yüksek Kurulunun ilke kararları gereği kale koruma alanlarının temizlenmesi ve kale siluetinin ortaya çıkarılmasıdır. 1990 yılından bu tarafa akılcı bir politika ile hastane, üniversite, otogar gibi hareketli kurumlar Samsun istikametine taşınmışsa da Valilik ve Belediye'nin diğer kamu kurumlarının taşınması bunları izleyememiştir. Sinop'un kent merkez üssünün kara istikametine kaydırılması bankaların alışveriş merkezlerinin taşınmasını da hızlandıracaktır. Böylece yeni ve modern bir Sinop ortaya çıkacaktır. Yarımada üzerine kurulmuş eski Sinop ise bir kültür, turizm ve sanat merkezi olarak kalacaktır. Sinop'un yol sorununun çözümlenmesi, Samsun ve Ankara'ya yakınlaşması bu süreci hızlandırır. AB projesinin Alan Yönetimi sınırları içerisinde yönetim planında yer verdiği Tarihi Cezaevi'nin arkasında bulunan dolgu alanındaki Marina Projesi kenti bir balıkçı kasabası kimliğinden çıkartıp, turizm kenti haline dönüştürür. Sis Düdüğünde yapılması düşünülen çevre düzenlemesi ve Gazi heykeli ile bölge, insanların fotoğraf çektiği, denize merdivenlerle inip çıktığı, Karadeniz'in hırçınlığının gözlemlendiği bir bölge olarak turizme kazandırılması farklılık yaratacaktır. Ada mevkisindeki Sülük Gölü, antik dönem Sinop suyunun temin edildiği, altında sarnıçların olduğu ve sülük yetiştiği bir göldü. Yanlış bir kararla bölgenin ağaçlandırılması gölün kurumasına neden oldu ve kökleri de yer altındaki tarihi dokuyu bozmaktadır. Ağaçların sökülmesi ve gölün ( krater gölü ) eski konumuna getirilmesi önemli bir nostalji olacaktır. Kumkapı'nın çevre düzeni ve merdivenlerle eski otogara bağlanması her iki denizin birleştirilmesi insanların antik döneme yolculuğunu sağlayacaktır. Balatlar Kilisesi karşısındaki eski su deposunun yerine bir Kral Mithridates heykeli yapıyla bütünlük sağlar ve turistlerin dikkatini çeker. Pervane yokuşu kavşağı göbeğinde Sinop'u fetih eden komutan Emir Tayboğa'nın heykelinin sizi karşılaması kente farklı bir Türk kimliği kazandırır. İngilizlerin kazı yaptığı Demirci Köyü sahilindeki Aziz Fokas Kilisesi Sinop İnanç Turizmi için çok önemlidir. İnanç Turizmi noktasında Trabzon, Sümela Manastırını çok iyi kullanıyor. Bizim elimizde de Hristiyan dünyası için prim yapacak ve Sinop'a potansiyel yaratacak değerler olmasına rağmen bunları çok iyi kullandığımız söylenemez. Aziz Fokas (Phokas) Karadeniz'de denizcilerin Hristiyan inancına göre hızırı ve kurtarıcısı sayılmaktadır. Demirci Köyü'nde ziraat ile uğraşmış ve sahilindeki kilisede papazlık yapmış bu zatın Halife Abdülmecit İstanbul Ortaköy'de 1856 yılında Sinoplu Aziz Fokas Kilisesini yaptırmıştır. 1853 yılı Osmanlı Devleti'nin Sinop Limanında yıkılışının başlangıcıdır. ( 1853 Osmanlı -  Rus deniz savaşı ve Sinop Baskını, 1856 Paris Antlaşması ve Osmanlıların  Karadeniz'de donanma bulunduramayacağı ve tersane yasağı ile Türk hakimiyetine son verilmesi) Sinop için önem arz eden bu tarihte yine aynı halife hassa hazinesinden 1856 yılında Sinop Kapan (Gümrük) Meydanında Deniz Şehitleri için çeşme yaptırmıştır. Aziz Fokas'ın heykelinin dikilmesi, kilisenin ortaya çıkartılması ve ziyarete açılması, Balatlar Yapı Topluluğunun kazı sonrası yeniden fonksiyonlandırılması İnanç Turizmi için Sinop'a önemli bir potansiyel yaratır. Sümela ve Meryem Ana'nın önüne geçer.
Bir kentin kent olmasında iki önemli faktör vardır. Bunlar Mimari sanat yapıları ve yaşayan kültür zenginlikleridir. Heykeller ise kentin modernliğinin simgesidir. Hayal kurmak ise güzel bir başlangıçtır.