Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’in dünyaya teşriflerini ifade eden Mevlid gecesi olan 12 Rebiülevvel 1439/ 29 Kasım 2017 Çarşamba akşamı idrak edeceğiz. Kutlu doğumu kısaca hatırlayalım.
Hz. Peygamberimiz (s.av)’in babası Hz. Abdullah, o henüz ana rahmindeyken vefat etmişti. Nitekim Kur’an-ı Kerim ‘’O,seni yetim bulup barındırmadı mı ?’’(1) ayetiyle bu hususa dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v),soylu bir nesepten, Abdullah b. Abdulmuttalip ile Âmine bint Vehb’in evliliklerinden dünyaya gelmiştir.
Hz. Âmine, insanlığın beklediği son kurtarıcıya hamile idi. Diğer anne adayları gibi sıkıntılar yaşamıyor tatlı bir meltem gibi kendisini kucaklayan rahmet esintileri altında bir hamilelik süreci geçiriyordu. Üstüne üstüne birde, kulağına fısıldanan müjdeler vardı. Bir gün şunları duydu Hz. Âmine: Şüphesiz ki sen, ümmetin efendisine hamilesin. Onu dünyaya getirdiğin zaman ismine de ‘’Muhammed’’koy.
Hz. Âmine şahit olduğu bu olaydan oldukça etkilenmişti. Evet, yetim bir çocuk dünyaya getirecekti. Ama bu yetim, ümmetin efendisi olması ne demekti? Hem ‘’Muhammed’’ diye bir ismi bilmiyordu.O gün zira Muhammed ismi,bilinen bir isim değildi.Bütün Hicazda, sadece üç kişiye verilmiş bir isimdi.Bunların üçünün babası da,kral ve meliklerle birlikte bulunmuş,ehl-i kitap insanlardı.Her biri de,hanımlarının hamile oldukları dönemde vefat etmişler ve vefat etmeden önce de,şayet doğacak çocuk erkek olursa adını Muhammed koyması konusunda eşlerine vasiyet bulunmuşlardı.Zira biliyorlardı ki,ahir zamanda gelecek son nebi’nin adı ‘’Muhammed’’olacaktı.
Tarihin,20 Nisan 571’i gösterdiği bir gündü.Fil hadisesi üzerinden yaklaşık 52 gün geçmişti.Kameri takvim Rebiul evvel ayının 12’sini gösteriyordu.Günlerden Pazartesi idi.Tan yerini aydınlığına durduğu bu demde, bütün karanlıkta aydınlığa kavuşturacak bir doğum yaşanıyordu.Derken asırlardır dilden dile muştusu dolaşan son sultan Hz. Muhammed (s.a.v) bir suhület içinde dünyaya teşrif ediverdi.Hz. Aminen’nin yetimi dünyaya gelmişti.Ama başka çocuklara hiç benzemiyordu.Dudakları kıpırdıyor ve bir şeyler söylüyordu.Biraz dikkat edince,’’Allahü Teala sana merhamet etsin!’’dediğini duyuyordu.Odanın içi bir anda aydınlanıvermiş,doğu ile batı bu aydınlıkta nura gark olmuş,evin her bir köşesi adeta nur kesilmişti.
Hemen Abdulmuttalib’e haber gönderdi ve Kâbe’de ibadetle meşgul olan dede Abdulmuttalib, heyecanla eve geldi. Âlemin beklediği nuru kucağına aldığında sevinçten sakalı gözyaşlarıyla yıkanıyordu. Oğulları arasında en çok sevdiği Abdullah’ın yetimi sağ salim dünyaya gelmiş, manalı bakışlarla kendini süzüyordu. Sıra ismini koymaya gelince Hz. Âmine, görüp duyduklarını Abdulmuttalib’e anlattı ve ismini ‘’Muhammed’’ koydular. Abdulmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyafette çocuğun ismini soranlara:’’Muhammed’’ ismini verdim. Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O’nu hayırla yâd etsinler…’’cevabını verdi.
Peygamberimiz (s.a.v)’in doğduğu gece dünyada olağan üstü birçok olayların meydana geldiği nakledilir. O gece İran’da hükümdar (Kisra)sarayının on dört sütünü yıkılmış, Sava gölü kurumuş, bin yıldan beri yanan Mecusilerin(ateşe tapanların) tapındıkları ateş birden bire sönmüştü. Bu olaylar, gelecek İran saltanatının yıkılacağına, Bizans İmparatorluğunun çökeceğine ve putperestliğin ortadan kalkacağına işaret ediyordu. Gerçektende öyle oldu. Bu olayı merhum Mehmet Akif ERSOY’dan okuyalım.
BİR GECE
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lakin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler,
Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi!
Neden görecekler, göremezlerdi tabii;
Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi,
Bir kerede, mamure-I dünya, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin.
Salgındı, bugün şarkı yıkan, tefrika derdi.
Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma'sum,
Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı dirildi;
Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi geberdi!
Alemlere rahmetti evet şer-i mübini,
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sahipse, O'nun vergisidir hep;
Medyun ona cemiyyet-i, medyun O'na ferdi.
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.
Not: Rasulullah Efendimiz (s.a.v)’e pazartesi günü tutulan oruçtan sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v) cevaben:"Ben o gün dünyaya geldim ve o gün peygamberlik verildi veya bana vahiy indirilmeye başlandı."(2) buyurmuşlardır. Mevlid Kandiliniz mübarek olsun. Allah’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun.Selam ve dua ile…
1-Duha süresi;93/6 
2-Müslim, Sıyam, 197.
s.a.v;(sallallahu aleyhi ve sellem)