EDİRNE (İHA) –Osmanlı İmparatorluğuna yaklaşık 1 asır başkentlik yapan payitaht kent Edirne’de sultanların sabah namazı için kayıkla Tunca Nehri üzerinden gittiği ecdat yadigârı Evliya Kasım Paşa Camisi büyük tahribatlara uğramasının ardından definecilerin ve uyuşturucu tacirlerinin mekânı haline gelerek kendi haline terkedildi.

Edirne’de Osmanlı İmparatorluğu döneminde Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıt zamanında vezirlik, sadrazamlık yapmış olan Kasım Paşa tarafından 1479 tarihinde yaptırılan Evliya Kasım Paşa Camisi’ni defineciler ile uyuşturucu bağımlıları mesken tuttu. Geçtiğimiz dönemler Tunca Nehri’nin taşmasıyla birlikte sular altında kalan tarihi cami, şimdide madde bağımlıların ve definecilerin mekânı haline geldi. Benzeri az görünen yalı camilerinden olan caminin kubbesinde ise ağaçlar yeşerdi. Yıllardır kubbesinin yıkık durumda olması ve kendi haline terk edilen cami için vatandaşlar tepki gösteriyor. Tarihte kente gelen ve Edirne Sarayı’ndan sultanların sabah namazını kılmak için kayıkla Tunca Nehri’nden camiye bu giderek namaz kıldığı da biliniyor. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, ecdat yadigârı olan Evliya Kasım Paşa Camisi için çok ciddi projelerin yapılması gerektiğini ifade etti.

“Terk edilmiş bir şaheser”

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, “Halk arasında Evliya Kasım Paşa Camisi olarak bilinen bu cami özellikle Fatih sonrası süreci Edirne’nin en enteresan mimari eserlerinden bir tanesi, yani ikinci Beyazıt devrinde yapılan yapılar arasında yer alıyor. Bir zamanlar burada çekilmiş olan fotoğraflarda çok güzide bir mahallenin ortasında bulunduğu ve çok güzel bir cami olduğunu görebiliyoruz. Fakat zaman içinde bu bölgenin terk edilmesi ve Edirne’nin şehirleşmesiyle tamamen terk edilmiş kendi haline kalmış. Onun dışında da özellikle nehirlerin yataklarının dolmasıyla bu bölge tamamen terk edildikten sonra bu cami kendi haline terk edilmiştir. Evliya Kasım Paşa Camisi, esasında sadece bir cami değil, etrafında çok geniş bir kabristanı olduğu da bilinen ve etrafındaki kabirleri de görünen ne kadar sayısı azalsa da ilginç mezar taşlarına da rastlanan bir kabristan ile bütünleşmiş bir cami olarak duruyor. Bu cami plan yapısıyla da çok değişik özellikler gösteriyor. Cami etrafımdaki kabristanı ile bir bütün, esasında bu şekilde korunması gerekiyor. Alınacak olan tedbirlerin içinde bulunduğu alanla birlikte ele alınması lazım. Burada yapılacak olan çalışmaların cami kadar çevresinin de korunması lazım. Burayı yapan zatın da vasiyeti o şekildedir” dedi.

“Çok proje yapıldı, hiç biri uygulamaya geçmedi”

Bir sürü proje yapıldığını ama hiç birisinin uygulamaya geçmediğini söyleyen Prof. Dr. Beksaç, “Evliya Kasım Paşa Camisi gerçekten çok güzel bir yapıdır. Bir an önce yapının korunmaya alınmasının yararı olacaktır. Belirli bir devri temsil eder ve Edirne ile bütünleşmiş bir şahsı temsil eder. Halkın arasında yaşadığı dönemde de halkın manevi kimliğine adını kazımış bir şahsın yaptırmış olduğu bir camidir. Ayrıca enteresan bir halveti camidir, Edirne’de de birçok örneği vardır. Bizim kimseyi suçlamak gibi bir niyetimiz yok. Bunların korunması, bir an önce ata yadigârı ecdadımızın bize bıraktığı bu güzel, manevi değerlere ve maddi açıdan da büyük abidevi nitelikleri taşıyan değerlere sahip çıkılması lazım” ifadelerini kullandı.

“Evliya Kasım Paşa Camisi madde bağımlılar yeri oldu”

Edirne’de bu tip terkedilmiş birçok dini yapının tinercilerin, bali çekenlerin uğrak noktası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Beksaç, “İçeri uyuşturucu bağımlıların atıklarıyla dolu yani konuşmaya bile gerek yok görüntüler zaten ne durumda olduğunu gösteriyor. Böyle manevi değere sahip bir yapının bu şekilde kalması gerçekten çok üzücü bir durum. Bu görüntü ecdada karşı biz ne yapabiliyoruz sorularını sormamıza neden olabiliyor. Yani beni özellikle üzen tarafı da Evliya Kasım Paşa gibi bir zatın yaptırmış olduğu bir yapının içinde bu tip şeylerin karşımıza çıkması ama başka yerlerde de sıklıkla karşılaştığımız bir olay bu inşallah bir an önce buna müdahale edilir" diye konuştu.

“Buraya çok ciddi projelerin yapılması gerekiyor”

Buraya en son yapılan proje caminin taşkınlara karşı 3 metre yükseltilmesi olduğunu vurgulayan Pdof. Dr. Beksaç, “Şimdi burayı nasıl 3 metre yükselteceksiniz? Burası için birçok proje yapıldı ama hiç biri gerçekleştirilemedi. Burası 3 metre yükseltilirse etrafındaki kabristan ne olacak? Kabristanı da mı 3 metre yükselteceksiniz, yani onu yükseltemeyeceksiniz. Yapının temelleriyle nasıl oynayacaksınız. Şuanda yapının kirişleri bile gitmiş vaziyette, kubbede çatlaklar, duvarlarda çatlaklar dolu, yani burada da kubbe tehlike altında her geçen günde tehlike artıyor. Buraya çok ciddi projelerin yapılması gerekiyor. Buradaki en büyük sorun nehir yatağı bir zamanlar buradaki akarsu bu yapının ayakta kalmasını sağlıyordu. Çünkü yatak daha alçakmış ve burada bir sürü binalar varmış nehir kenarlarında. Tunca Nehri yatağı yükselmiştir. Sadece cami ve çevresi değil nehir yatağıyla ilgile bir sorun var” şeklinde konuştu.

“Yıllardır minare böyle yıkık”

Yıllardır Evliya Kasım Paşa Camisi’nin minaresinin yıkık durumda olduğunun ifade eden Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, “Sadece minarenin yıkılması değil, cami bile zor ayakta duruyor. Maalesef şu anki şartlarda zor ayakta bile bina zor ayakta duruyor. Çok değişik güzel planı olan bir yapı, Allah’tan ecdat iyi planlamışta her şeye rağmen ayakta kalmış. Biz kimseyi suçlamak istemiyoruz ama bu ecdat yadigârlarının gerçekten dikkatle elle alınıp korunması gerekiyor bu bize düşen bir görevdir” dedi.

“Harabe halde duruyor, yan tarafında ise 25 tane evliya kabristanı var”

Camiye yakın yerde ikamet eden Muhsin Akar ise, “Yılardan beridir küçüklüğümüzden hatırladığımız kadarıyla burası hep böyle harabe halde duruyor. 1957 yılında sette içeresinde inşaat ve herhangi bir yapı yapmanın yasak olduğu tarihten itibaren hiç dokunulmayan harabe durumuna gelen bir camimiz. Bölge sakini olarak zaten biz rahatsızız bu konuda. Yani hayati tehlikede arz ediyor çünkü uyuşturucu kullanan şahıslar yüzenden kolu komşu kimse burada dışarı çıkamıyor. Komple etrafı bakımsız vaziyette duruyor. Yan tarafında 25 taneye yakın evliya mezarlarımız var. O kabirler defineciler tarafından kazıldığı iç harabe şekilde duruyor. Caminin duvarları kazılmış o şekilde harabe durumda şuanda duruyor. Kırkpınar Er Meydanında bulunan Adalet Kasrı’ndan buraya kadar padişahlar zamanında sabah namazlarını kılmak için padişahlarımızın Tunca Nehri üzerinden indiği bir camidir. Osmanlı zamanında sandallarla Tunca Nehri’nin altına mermerler döşenmiştir. Nehirde 33 tane basmak olduğu biliyordu fakat günümüzde sadece 8 basmak görünüyor. Geri kalan basamakların tamamı bataklık içerisinde duruyor. Nehir yatakları komple dolu vaziyette bulunuyor. Yapılacak bir çevre düzenlemesiyle eski haline getirilirse biz vatandaşlar olarak memnun kalırız” ifadelerini kullandı.

Kaynak: iha