Kadın Hastalıkları ve Doğum, Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sibel Özler, gebe kadınların yaklaşık yüzde 15’inin klinik olarak tanı alan hamileliklerinde düşük yaşadığını, tekrarlayan gebelik kaybı sonrası canlı doğum oranlarının yüzde 71 ila 77 arasında olduğunu söyleyerek, stres, obezite, sigara, alkol ve kafein kullanımı gibi faktörlerin tekrarlayıcı gebelik kayıpları ile ilişkili olduğunu söyledi.

KTO Karatay Üniversitesi Medicana Konya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sibel Özler, tekrarlayan gebelik kayıpları hakkında bilgiler verdi. Gebe kadınların yaklaşık yüzde 15’inin klinik olarak tanı alan hamileliklerinde düşük yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Sibel Özler, “Gebelerin yaklaşık yüzde 2’si ardışık iki gebelik kaybı yaşamakta, sadece yüzde 0,4-1’i üç ardışık gebelik kaybı yaşamaktadır. 20. haftadan önce olan bu gebelik kayıpları tekrarlayan gebelik kayıpları olarak adlandırılırlar. İlk düşükten sonra bir sonraki gebelikte düşük yapma oranı yüzde 15’dir, iki ardışık düşük sonrası tekrar düşük olma ihtimali yüzde 17-31, üç veya daha fazla düşük sonrası oran yüzde 25-46‘dır. Tekrarlayan gebelik kaybı sonrası canlı doğum oranları yüzde 71-77’dir” dedi.

"Risk faktörlerinin sadece yüzde 50’sinin nedenini saptayabiliyoruz"

Dr. Sibel Özler, risk faktörlerinin sadece yüzde 50’sinin nedenini saptayabildiklerini aktararak, “Bunların da çoğu nedeni genetik, anatomik, endokrinolojik, enfeksiyöz, trombofilik ve çevresel faktörlerdir. İlk gebelikte düşük yapma riski yüzde 11-13’dür, önceki gebeliğinde gebelik kaybı olan hamilelerin tekrar düşük riski yüzde 14-21 ve 2-3 düşükten sonra oran yüzde 24-29’dur" şeklinde konuştu.

Gebelik kayıplarında gebelik haftalarının önemini vurgulayan Sibel Özler, "Gebelik kayıpları gebelik aralığı 3 aydan daha kısa olanlarda tekrar kayıp oranlarını artırır. İlerleyen anne yaşı, zayıf yumurta kalitesi ile ilişkilidir ve gebelik kayıplarını artırır" ifadelerini kullandı.

Rahim ile ilişkili anormalliklerin gebelik kayıplarının yüzde 10-15’inin nedeni olduğunu belirten Prof. Dr. Özler, "Rahimde perde, en sık gebelik kaybı yapan rahim anomalisidir. Özellikle rahimin iç tabakasında yerleşmiş myomlar daha sık olmak üzere gebelik kaybına neden olabilir. Rahim içindeki polipler ve yapışıklıklarda gebelik kaybının nedenleri arasında yer alır. Rahim ağzı yetmezlikleri daha çok gebeliğin ikinci yarısında kayıplara neden olmaktadır" dedi.

Tekrarlayıcı gebelik kayıpları ile ilişkili olan hastalıkları açıklayan Dr. Özler, "Diyabet, polikistik over sendromu gibi insülin direnci ile ilişkili metabolik hastalıklar ve troid hastalıkları, hiperprolaktinemi ve luteal faz defekti gibi endokrinolojik durumlarda tekrarlatıcı gebelik kayıpları yaşanabilmektedir" şeklinde konuştu.

Genetik olarak kromozomların sayısı ya da yapısındaki değişiklikler de tekrarlayıcı gebelik kayıplarının nedeni olduğunu söyleyen Özler, "Erken gebelik kayıplarının en az yüzde 50’sinin nedenidir. Erkek faktörüde bir risk faktörüdür. Ek olarak trombofili ve fibrinolitik pıhtılaşma ile ilişkili faktörler, çevresel kimyasallar, enfeksiyon ve stres, obezite, sigara, alkol ve kafein kullanımı gibi faktörler de tekrarlayıcı gebelik kayıpları ile ilişkili risk faktörleridir" ifadelerini kullandı.

Özler gebelik kaybı yaşayan hastaların ne zaman incelenmesi gerektiğini de sıraladı:

“Gebelik kaybı sayısı 2’nin üzerindeyse, özellikle embriyo 10 hafta üzerindeyse, kalp atımı görülmüşse, önceki gebelik kaybında alınan genetik incelemede normal karyotip analizi rapor edilmiş ancak ardışık düşük gerçekleşmişse, anne yaşı 35’in üzerindeyse, anne adayında infertilite, bir yıldan fazla süredir çocuk sahibi olamama durumu varsa, anne ve/veya babanın genetik analizinde anormallik varsa incelenmesi gerekir.”

Tekrarlayan gebelik kayıplarının tedavilerinin nasıl olması gerektiğinden bahseden Özler, “Kromozomal anormalliklerin bulunduğu çiftlere genetik danışmalık verilmelidir. Gebelik döneminde prenatal genetik araştırma yapılır, ya da tüp bebek öncesi preimplantasyon genetik tarama yapılır. Rahim anormallikleri cerrahi olarak düzeltilmeli. Antifosfolipit sendromunde düşük molekül ağırlıklı heparin veya aspirin başlanması, şüpheli immünolojik etkenler, yani troid ya da diyabet gibi hastalıkların tedavisi, endokrinolojik hastalıkların tedavisi; prolaktinoma tedavisi, kalıtsal trombofili olan kadınlarda antikoagülan tedavisi, yaşam tarzı değişikliği, sigara ve alkol bırakılması gerekmektedir” dedi.

Özler, "Tekrarlayan gebelik kaybı olan kadınların gebeliklerinde, fetal büyüme kısıtlaması ve erken doğum gelişme riski yüksektir. Erken gebelikte fetal kalp atımlarını olması sonraki gebelikte canlı doğum oranının daha yüksek olacağını gösterir, fakat gebelik kaybı oranı genel olarak daha yüksektir" diye konuştu.

Kaynak: iha