Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, Sinop KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Musa Uzun, Eğitim-Sen Sinop Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Asuman Aydoğdu, Tarım Orkam – Sen Sinop İl Temsilcisi Berker Şahin, Prof. Dr. Aziz Konukman ile birlikte Sinop 15 Eylül Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, ekonomik krizin, bütçe politikalarının ve kamu hizmetlerindeki tahribatın halkın gündelik yaşamını ağır şekilde etkilediğini vurguladı.
Koçak, “Bugün insanlar sağlık hizmetine ulaşabilmek için aylarca sıra bekliyor, eğitime erişmek için büyük bedeller ödüyor. 20 yıl önce bir şehirde bir-iki özel hastane varken, bugün bir-iki devlet hastanesi bulmak zor hale geldi. Bu tablo tesadüf değil; sosyal devletin bilinçli biçimde tırpanlanmasının sonucudur.” dedi.
“Demokratik tepkilerin etkisizleştirildiği bir süreç yaşıyoruz”
Koçak, halkın yaşadığı yoksullaşmanın normal şartlarda daha güçlü bir toplumsal tepki oluşturması gerektiğini, ancak baskıcı politikalar nedeniyle insanların kendilerini etkisiz hissettiğini ifade etti. Ana muhalefet partisine yönelik operasyonların da bu atmosferin parçası olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu ülkede uzun süredir bir korku iklimi inşa ediliyor. Demokratik olmayan uygulamalar tepki örgütlenmediğinde yayılıyor. Kayyum politikaları bunun en net örneğidir. Bir muhtarlığa bile hukuki karşılığı olmadan kayyum atanabiliyorsa, bu uygulamanın nerede duracağını kimse bilemez.”
“Yoksullaşma ve işsizlik emeği görünmez kılıyor”
Koçak, artan işsizliğin kamu ve özel sektör çalışanları üzerinde büyük baskı yarattığını, özellikle öğretmen atamalarındaki yığılmanın iktidara rahatlık alanı oluşturduğunu söyledi. 2016 sonrası yaşanan ihraçların yıllardır sonuçlanmamış olmasına da dikkat çekti.
“KESK olarak mücadelemiz yalnızca özlük haklarından ibaret değildir” diyen Koçak, demokrasi olmadan emek mücadelesinin başarıya ulaşamayacağını vurguladı.
Koçak, “Bir ülkede demokrasi yoksa emek görünmez olur, güç dağıtılır. Bu yüzden biz ‘Halk için bütçe, demokratik Türkiye’ şiarıyla mücadele veriyoruz.” diye konuştu.
Koçak, kayyum atamalarının seçmenin iradesine olduğu kadar halkın belediye hizmetlerine erişimine de büyük darbe vurduğunu belirterek “İstanbul’da açılan kent lokantaları, sosyal tesisler halkın nefes aldığı yerlerdi. Şimdi bunlara erişim bile zorlaştırılıyor. Ayrıca emekçiler için işten çıkarılma tehdidi her geçen gün artıyor.”
Konuşmasında maden yasalarına ve ekolojik yıkıma da değinen Koçak, Karadeniz’de katıldığı ekoloji mitinglerinden örnekler vererek, çevre tahribatının halkı metropollere göçe zorladığını ve ucuz işgücüne dönüştürdüğünü söyledi.
Türkiye’deki çatışmasızlık ortamının değerine dikkat çeken Koçak, çatışma dönemlerinde bedeli daima yoksulların ödediğini şu sözlerle dile getirdi:
“Dünyanın neresine bakarsanız bakın, savaşlarda hayatını kaybedenler yoksulların çocuklarıdır. Ne sermaye sahibinin ne iktidar mensuplarının çocukları bu süreçlerin bedelini öder.”
Koçak, Türkiye’nin geleceği için umudu büyütmenin, mücadeleyi ortaklaştırmanın önemine vurgu yaparak “Bu ülkede hiç kimse yaşanan gidişattan memnun değil. İnsanlar gücümüzün yetebileceğine inandığında yanımıza gelecek büyük bir kitle var. Bizim görevimiz bu umudu diri tutmak.” şeklinde konuştu.
Ziyaret, basın mensuplarının sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.





