PKK çözüm sürecinin ilk şartı silahlı adamlarının yurt dışına çıkışını piyes tadından öte geçirip sözünü yerine getirmedi. Süreç başlayalı sadece ciddi bir ateşkes ve çatışmasızlık durumu yaşandı. PKK silah bırakmadı ama eline silah da almadı.Bu arada devlet toplumun hazırlanmasından, sürecin yasal dayanaklarını oluşturmaya, pratik olarak mümkün olan Kürt halkının demokratik haklarını vermeye başladı. Yaşanan gelişmeler Türk ve Kürtler arasında kahir ekseriyetle sevinçle karşılandı. Başlarda şüpheyle yaklaşılan çözüm sürecine gün geçtikçe toplumsal destek artmaya başladı. Çözüm sürecine toplumun desteği %70'leri aştı.

Süreç ilerlerken yangından mal kaçırmak yada savaştan ganimet kaldırmak isteyen PKK/PYD Türkiye'nin çok zayıflattığı Esed'in zayıflayan yönetiminden güç ve destek alarak Kuzey Suriye'de bir nevi bağımsızlık ilan etti. Esed Türkiye'nin başına çorap örmek için kuzeyinde bulunan yerlerde PKK'nın Suriye kolu PYD'nin özerklik ilanına ses etmedi. Amaç Türkiye'yi kendisiyle uğraşmaktan bırakıp, çözüm süreciyle rahatlayan Türkiye'de Kürt meselesini kaşımaktı. Türkiye bu duruma çok ses etmedi.

Kobani özerklik ilan edilen Kürt kantonlarından birisi. Kobani'de şu anda herhangi bir katliam yaşanmıyor. Ciddi bir şekilde Türkiye tüm imkanlarını seferber edip Kobani'ye kucak açmış durumda. Yüzbinlerce Kobanili Kürt çoktan Türkiye'de. Kobani gerekçesiyle Türkiye'de yaşatılmaya çalışılanlardan karlı çıkmayı umanlar kandan beslenenlerdir. Suriye sınırlarında olan Kobani'nin tamamına gönlünü ve kapılarını açmış bir Türkiye'ye getirilen eleştiriler haksızdır, yanlıştır. Eylemlere karışan Kürt dostlarımızı , bunlara tepki geliştiren karşıtlarını sağduyuya davet ediyorum. Kobani'de felaket olmaması için Türkiye Cumhuriyeti son derece fedakar çalışmaktadır. Yüzbinlerce Kobanili Kürt şu anda ülkemizde devlet güvencesi altında can güvenlikleri, iaşesi ve ibateleri sağlanmaktadır. Uluslararası camiayı katliamlar yaşanmasın diye çok zorda olsa harekete geçirmeyi başaran yine Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Kobani gerekçesiyle PKK bir güç testi yapmak istiyor ama bunda başarısız olacak. Olmayan Kobani katliamı üzerinden Kobani hassasiyeti geliştirerek toplumu galeyena getirmeye çalışıyorlar. Bunda kısmen başarılı oldular. En azından kendi yandaşlarını sokağa dökmeyi başardılar. Bir çok masumun ölümüne sebebiyet verdiler, iç savaş çıkar mı acaba diye toplumu kaşımaktan kaçınmadılar.

2012 yılında hatırlarsınız Çukurca-Şemdinli arasında bir bölgenin 400 km2 sinde PKK'nın yönetimi eline aldığı söyleniyordu. Sonuçta ne oldu binlerce fakir Kürt genci PKK'nın hayalperest yöneticilerinin hülyalarına kurban gittiler, hayata gözlerini yumdular. PKK nedense bu olayı hiç anmıyor. Çünkü kendi hatası olduğunu biliyor Kürtlere bunu unutturmaya çalışıyor.

Bu son olaylarında faturası çoğunlukla masum Kürtlere çıkıyor. Onlarca insanımız öldü. Kürtler PKK'ya prim vermedikçe PKK gemi azıya alıyor. PKK'nın dünyanın hemen hemen hiç bir yerinde romantikler dışında destekçisi kalmamış çağın gerisinde ideolojisine Kürtler prim vermeyecek. Ortadoğu'nun biricik demokrasisini geliştiren ülkesinde halkın birarada yaşama iradesi var ama PKK son karışıklık durumlarından bir parsa toplarmıyız derdinde.

Kürt halkı sorunlarının farkında ama bunların şiddetle değil siyaset yoluyla çözülmesini istiyor. Yaşanan olayların Kobani olmadığını, Türkiye'nin koridor adı altında PKK'nın eline ağır silahlar almasına ve Kobani'ye yerleşmesine müsade etmesinin imkansız olduğu bilinmesine rağmen sınırlar zorlanıyor.

Dün Van'da kontak kapatma eylemi yapılmış. Hiç bir araç çalıştırılmamış. Sivil itaatsizliğin muhteşem örneği(!). Sivil itaatsizlik haklı bir gerekçeyle tabandan gelirse karşısında kimse duramaz. Bunu Gandhi zamanında gösterdi. Ama şiddete ve yalana başvurmadan bunu yaptı. Dürüstlük önce kendimize olmalı. Örgüt baskısıyla, arabasını çalıştıranın arabasını yakarız tehdidiyle yapılan sivil itaatsizlik çakma olacaktır, kimse etkilenmeyecektir. Adına siyaset yaptığını,mücadele yaptığını iddia ettiği Kürt halkına nefes almayı bile çok gören örgüte Kürtler artık " yeter be " diyebilmeli.

PKK çizgisine destek veren Türkiyeli aydınlarsa bölge gerçeklerinden uzak. Bölgeyi hiç görmemişler yada sadece PKK gözlüğünden başka gözle görmemişler. Dindar Kürt halkı üzerinde örgütün baskısı kalkınca toplumumuz rahatlayacak. PKK'nın metazori halk üzerinde olan baskısının kaldırılması ve demokratik siyaset kanallarının açılması lazım. Kürt ve Türk halkı karışmış kaynaşmış, kendi arasında problemi olmayan iki kardeş halk. Kendi hallerine bıraktığınızda iki halkın arasında dostluktan, akrabalıktan, muhabbetten başka bir şey çıkmaz. 

Olmayan Kobani katliamı gerekçesiyle ortalığın karıştırılmaya çalışmasının sonunda kaybedilen canların sorumlusu halkı galeyana getiren PKK'dır. PKK bu anlamda dayandığını iddia ettiği halkına yine acılar yaşatarak kendi kendini yok edecek intihar saldırısını yapmış oluyor.

Kobani düşerse Ankara düşermiş. Musul düşmüş, Kerkük düşmüş, Üsküp, Saraybosna, Selanik, Gümülcine, Kırcaali düşmüş, Batum, Trablus, Hicaz, Yemen,Gazze, Kırım, Kahire düşmüş Ankara düşmemiş de Kobani düşünce mi Ankara düşecek. Düşen yerlerin ne hale geldiği, aradan geçen yüzyılda hangi yönetimi aradıkları net bir şekilde belli. Osmanlı'nın ayrıldığı coğrafyalar kan ağlamaya devam ediyor. Bunu Türk, Kürt hepimiz biliyoruz.