Çocukluğumuzda karanlık yerlerden ve korktuğumuz yerlerden geçerken bağıra çağıra türkü söylemeye çalışırdık. Bazılarımız büyüdükten sonra da aynı nakaratlara devam etmekte...

Bazıları bağırıp çağırmalarına el kol hareketlerini de takviye ederek sağı, solu dağıtmakta. Bazıları memleket hayırına bir iş yapıldığını görünce celallenmekte. Bazı muhalif zihniyet ÇÖZÜM sözünü duydukça KÖRDÜĞÜM yapmak için çırpınmakta. Bazıları Ülkemiz insanlarının refahı için köklü değişiklik ve kalkınma hamleleri gördükçe Rejim elden gidiyor diye feryat etmekte. Bazıları devlet benim. Bu devleti, bu rejimi biz kurduk diyerek dokunulmazlık hakkına sahip olduklarını söyleye durmakta. Hele hele bazıları Akîl Adamlara haddini bildirme cihadına koyulmuş.

Statükoyu koruma memurları,(!)  rejime aykırı sözler, barışı sağlamaya yönelik sözler duymak istemiyor. Karanlık kapılar ardında ne vaatler veriliyor diye bağıranlar yoksa her şeyin ayan beyan ortaya çıkmasından mı korkuyor. Akîl Adamlar dikkatlice seçilmiş. Ülke tabanını kucaklayacak yapıları var. Bazıları bazılarını gerçekten beğenmeyebilir. Haklı da olabilirler. Fakat kimsenin kimseye o kadar hakaret ve iftira atmaya hakkı olmasa gerek. Bağıranların belki de çoğu mesela ergonakoncuların ipliğini pazara çıkaran Akit Gazetesi yazarları Dilipak ve Karakaya’yı bırakın A.Taşgetiren Hocanın parmağı bile olamazlar sanırım. Muhalefet, Çözüm’ü iktidar başarırsa halimiz nice olur diye çırpınıp durmakta. Yoksa bazılarına karanlık kapılar ardından talimatlar mı gelmekte.? Bu İktidarı, “Bu Akiller’i susturun, bizim kurduğumuz tezgahı millet görmesin, çözmesin “ diye mi iftira ve hakaretlere devam ediyorlar. Bırakalım artık bayrak, din ve etnik istismarcılığını.  Bunların memleket hayırına söyleyecekleri  hiç mi olumlu sözü olmayacak..?

Bir zamanlar hak yolda olduğuna inanarak kurduğumuz MÇP’yi bizim değil diye engellemeye çalışanlar demek ki doğruyu söylemişlermiş..! Demek ki bizim ideallerimize göre  kurmaya çalıştığımız Parti’mizi başkaları ele geçirmiş..! İhanet dedikleri belki de böyle oluyor! Heyhat, doğru Tek’tir. Ne kadar bağırsanız, Güneşin balçıkla sıvanmayacağı görülecektir. Biraz edebiyat ve Tarih okuyanlar, Anadolu’muzun Türkleşmesinde, Müslümanlaşmasında Ahmet Yesevî Hz.nin gönderdiği Evliyalar, Ülemalar, Akîl Adamlar’ın terör ve içtimai kargaşalıklar içindeki vatan topraklarımızda inanç birliği, huzur ve güveni yeniden tesis ettiklerini bilirler. Avrupa’nın ve hatta dünyanın Türk deyince İslam’ı kastettiği de malumdur. Sakın İslamsız Türk’ü, Kürdü kimse sahnelemeye kalkmasın. İnsanlar bir kavmiyette birleşemez, ancak ideal ve İnanç’larında birleşebilir. Bunu şanlı ecdadımız Osmanlı yapmıştır. Yıllardır uyutulmaya çalışılan Anadolu prangalarından kurtularak yeniden şahlanışa geçmiştir. Madde ve manada  titreyip kendine dönmektedir.

Artık yeter, dün oynanan oyunlar yeniden sahnelenmesin. Cesur ve kararlı bir irade ile karanlık odakların beli kırılmakta. Hem keser, hem sapı hem de Hesap dönmektedir. Yıllarca milletimize uygulanan dayatmalar teker teker yok olmakta.Terör’ün Çözülmesiyle, Allah’ın izniyle T.C. Vatandaşlarımızın tamamı  inanç birliği, ideal  birliği içinde  İktidarıyla, muhalefetiyle yeniden şahlanışa geçecek, dünya üzerinde şanlı ecdadımıza layık  bir konuma gelecektir. Ülkemizin her yanına yapılan çağdaş (!) modern tünellerin ucu görünüyor. Zafer, inananların, inandığı HAK Yolda durmadan HAKK’a doğru yürüyenlerin olacaktır.

Yazımıza(Akılsız(!)lardan) Orhan Gencebay’ın Çözüm süreciyle ilgili yazdığı uzun bir şiirinden aldığım üç mısraı  ile son verelim:”Gelin birlik olalım, yarın çok geç olmadan.- Nefreti yok edelim, gel sen de katıl bize. -İntikam eşkiyası Sevgiyle gelsin dize…”Mevlâm, Ülkemizin ve İslam Aleminin Yardımcısı  olsun, Amin..!                                    
                                                                                                                                                     Nisan,2013