Dün akşam saatlerinde basın-yayın kuruluşlarına gönderilen “TÜM GERZE HALKININ DİKKATİNE!! ZAFER KADİR GENÇSOY AÇIKLIYOR- MİLLETİ KANDIRMAYA SON!!” başlıklı yazılı açıklamada Gençsoy, söz konusu sitede yayınlanan yazıya cevap verdi. 

Gençsoy açıklamasında şu ifadelere yer verdi; 

1-                 KARBON KUSAN SANTRALLER

Öncelikli olarak karbondioksit gazı emisyonlarının küresel ısınmaya sebep olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış değildir. Bu bilim dünyasına adeta ikiye ayıran halen tartışılmakta olan bir konudur. Bu iddianın haricinde de karbondioksit gazının çevreye herhangi bir zararı yoktur.

İnsanlar solunum yolu ile atmosfere bu gazı verirler, bitkiler ise gün ışığında karbondioksit gazını alırlar, geceleri ise dışarıya salarlar. Kaldı ki atmosfere olan karbondioksit salınımda en fazla payı başta otomobiller olmak üzere trafikteki araçlar ve uçaklar almaktadır.

Gelin o zaman hepimiz bunlardan vazgeçelim, bisiklet, yelkenli ve kağnı arabası ile ulaşımımızı sağlayalım. Elektrik ile çalışan araçlar da sonuç olarak, santrallerde üretilen elektriği kullanmak zorundadır.

Ayrıca, güncel olarak Türkiye’nin, ABD ve Çin gibi ülkelere kıyasla karbondioksit emisyonunu ivedilikle azaltmaya gitmesine hiçbir neden yoktur. Kişi başına karbon emisyonu salınımda Türkiye bu kadar ülkenin arasında en düşük sıradadır..

2006 yılı verilerine göre sera gazı salımında ülkelerin katkı oranları; ABD %29,7, AB 25 (Avrupa Birliği 25 Üyesi) %27, Rusya %8,2, Çin %7,2, Japonya %4,1, Kanada ve Hindistan% 2,1, Meksika %1,0, G. Kore %0,7 iken TÜRKİYE yalnızca %0,4’dür.

Türkiye’nin bugün sâhip olduğu kurulu gücü Çin, 1 senede kuruyor. O da aynı atmosfere veriyor, biz de aynı atmosfere. Karbondioksit, Türkiye’nin değil, ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in, Hindistan’ın, Avusturalya ve benzeri nüfusu yoğun sanayi ülkelerinin sorunundur, o da eğer karbondioksit emisyonlarının küresel ısınmaya sebep olduğu ispatlanabilirse. Bugün hala bu konuda çalışan bilim adamlarının %50’si bu gazın küresel ısınmaya sebep olduğunu savunurken, diğer %50’si bu görüşe katılmamaktadır.

 

2-                 ALMANYA’DA VE AVRUPA’DA ARTIK TERMİK SANTRAL KURULMUYOR

Günümüzde Avrupa ve ABD’de kurulmakta olan santrallar Temiz Kömür Yakma Teknolojisine dayalı Süperkritik tesisler olup planlanan ve inşası devam eden bu teknolojiye sahip santrallerin kapasitesi Avrupa’da yaklaşık 30.000 MW, ABD’DE ise 25.000 MW civarındadır.

Mannheim’da ziyaret edilen santralda yapımı süren 911 MW’lık ünite de bunlardan bir tanesidir! Bu santralin her türlü izni alınmış olup, santral devreye alındığında daha eski teknolojiye sahip ve ekonomik ömrü tükenmiş iki ünite devre dışı kalacaktır. Darısı Türkiye’deki santrallerin başına!

Umarım en kısa zamanda Türkiye’de de Sugözü (Yumurtalık), Eren Enerji (Çatalağzı-Zonguldak) ve Gerze Enerji Santrali gibi santraller çoğalır da, eski teknolojiye sahip, Baca Gazı Arıtması olmayan tesisler ortadan kaybolur.

 

3-                 ALMANYA’DA YASALARA TABİİ BİR EMİSYON KONTROLU MEKANİZMASI MEVCUTKEN ÜLKEMİZDE HENÜZ EGZOST EMİSYONLARI BİLE SAĞLIKLI ÖLÇÜM VE DENETİME TABİİ DEĞİL. ALMANYA VE AVRUPA’NIN GERİ KALANI İÇİN HAVA KALİTESİ RAPORLARI YAYINLANMAKTA

 

Almanya’yı çok iyi bildiğini sananların Türkiye’den haberi yok. Çok şükür ülkemizde şehirlerimize ve kritik bölgelere ait hava kalitesi raporları yayınlanmakta, hem de online, yani anında izlenebilmektedir.

 

Nerede mi?

 

T.C ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Hava Kalitesi İzleme İstasyonları Web Sitesinde!

 

http://www.havaizleme.gov.tr/Default.ltr.aspx

 

Tıklarsanız görürsünüz.

Ancak iş bununla da bitmiyor;

         

Aynı bakanlık tarafından şu müjde de veriliyor, basında yer alan bu haberi aynen aşağıda bilgilerinize sunuyorum;

                            ÇEVREYE "ONLİNE" KORUMA

                            Atık su arıtma tesisleri ve kirletici vasfı yüksek tesislerin atmosfere saldıkları emisyonlar, online olarak izlenmeye başlanacak.

                          Belirlenen sınırlar aşıldığında sistem otomatik olarak sinyal verecek ve hangi tesisin çevreyi kirlettiği tespit edilecek.

                         Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) İzin ve Denetim Genel Müdürü Mustafa Satılmış, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genel müdürlüklerinin Çevre ve Orman       Bakanlığı iken 5 daireden oluştuğunu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından sonra ise 8 daire başkanlığından oluşan tamamen uygulamaya yönelik bir birim olarak görev yapmaya başladığını belirtti.Şu anda devam eden 810 civarında ÇED faaliyeti olduğunu vurgulayan Satılmış, rutinlerin dışında bu yıl önemli işlere imza atacaklarını söyledi.Günlük 10 bin metreküp üzerindeki atık su arıtma tesislerinin deşarj noktalarındaki online izlemesini bu yıl tamamlayacaklarını dile getiren Satılmış, ''İl müdürlüklerimize yazı yazdık. Bize şu ana kadar gelen toplam 154 tesis oldu'' dedi. Satılmış, şöyle devam etti: ''Bunların tamamen deşarj kriterlerinin, parametrelerinin neler olduğunu mevzuatımıza uygun olup olmadığına ilişkin kontrolü online olarak oturduğumuz yerde kontrol edebileceğiz. Tabii uygulama bununla sınırlı kalmayacak. Bu sistemi kurduktan sonra günlük 10 bin metreküp sınırını daha aşağı çekeceğiz. Mesela şu andaki düşüncemiz bundan sonra günlük 5 bin metreküpe çekip onları da online izleme sistemine katmak.Ergene'de şu anda eğer deşarj edilen yer tamamen mevzuata uygun olmuş olsaydı, biz şu anda orayı tartışıyor olmayacaktık. Ergene şu anda kirli ve temizlemeye gayret ediyoruz. Neden kirleniyor bu ırmaklarımız? Sanayi tesislerimizi arıtma tesisleri kurdurmadan direkt deşarj ettirirseniz tesislerin sayısı arttıkça nehirler bunu kaldıramıyor. Onların tamamını kontrol edebilmenin en güzel mantığı da deşarj noktalarındaki tüm tesislerin parametrelerini kontrol edebilecek sistemi kurmak.'' 

Bu yıla ilişkin yapacakları bir diğer önemli çalışmaya da değinen Satılmış, 12 Ekim'de ''sürekli emisyon ölçüm tebliği''ni yayımladıklarını ve tebliğe göre, kirletici vasfı yüksek tesislerin atmosfere saldıkları emisyonların online olarak izleneceğini anlattı.

Tebliğe bir yıl süre koyduklarını hatırlatan Satılmış, ''Bu da şu anlama geliyor; 12 Ekim 2012'ye kadar kirletici vasfı yüksek tesisler, bacalarında online olarak bu sistemi kurmak zorundalar. Elle müdahale edilemeyen bu sistemle merkezden, online olarak onların atmosfere hangi oranda hangi emisyondan verdiklerini rahatlıkla izleyebileceğiz. Çok sağlıklı bir denetim'' diye konuştu.
Satılmış, ''fabrikaların sadece denetim yapılacağı zamanlarda filtre kullandığına'' ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine artık mevzuattaki parametreler aşıldığında zaten merkezde sistemin sinyal vereceğini, yani bu tür yorumlar gerçek olsa bile artık kimsenin böyle bir şansının olmadığını söyledi.

Bu parametrelerin aşılması ya da deşarjdaki atık su parametrelerinin mevzuat sınır değerini aşması durumunda 2872 sayılı Çevre Kanunu'nda cezai müeyyideler neyse onların yerine getirileceğini dile getiren Satılmış, bu cezaların para cezasından kapatmaya kadar gidebileceğine dikkati çekti.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ya da ilgili bazı kurumların yatırımcıları denetlediğini ve bu durumun yatırımcıları rahatsız ettiğini söyleyen Satılmış, online izlemenin bu noktada önemli olduğuna vurgu yaptı.

Satılmış, ''Bizim temennimiz herkesin tamamen mevzuata uygun olarak çalışıyor olması, ama her yere bir tane bekçi dikemeyeceğimize ve insanları sürekli kontrol edemeyeceğimize göre, online sistemi kurduğumuz zaman denetleyici birim olarak işimiz daha kolay olacak.''

Temel hedeflerinin herkesin ortak değeri olan çevreyi, ekonomik gelişmelere engel olmadan korumak olduğunu dile getiren Satılmış, kirletmeden tedbir aldırabilmenin önemli olduğunu kaydetti.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25318234/

4-                 Almanya/Avrupa’da Büyük Yakma Tesisleri Direktifi , 2001/80/EC  var

 

Onlarda var da Türkiye’de yok mu?

Hemen hemen aynı içerikte olan ve Resmi Gazete Tarihi: 08.06.2010 Resmi Gazete Sayısı: 27605’de yayınlanmış olan ve atmosfere olacak emisyonların sınırlarını belirleyen ‘BÜYÜK YAKMA TESİSLERİ YÖNETMELİĞİ’ne ulaşmak için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız.

                              http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.14027&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0

                               

                              

 

5-                 Großkraftwerk Mannheim AG, ya da kısaca GKM-   Essen'li RWE Power AG, Stuttgart'lı  EnBW Kraftwerke AG, ve Mannheim'dan  MVV RHE GmbH firmaları tarafından ortak işletilen çok reaktörlü bir kömür santralıdır. GKM bölgesinde ticaret ve sanayinin yanı sıra 1,5 milyon kişi için elektrik üretmekte, aynı zamanda 110bin hanenin ısıtılmasını sağlamaktadır. Alman Demiryollarının elektrik ihtiyacının da %10’u bu santral tarafından karşılanmaktadır. 

 

Doğru söze diyeceğim yok!

 

 

Uzun lafın kısası:

 

·                    Almanya ve Avrupa’da Termik santrallar artık devre dışı bırakılıyor diyorlardı, bunların vadesi dolmuş eski santraller olduğunu ve yerlerine yeni termik santrallar kurulduğunu halktan saklayarak! Şimdi bu durum kabul edildi, bu sefer de Almanya gibi çevreciliğin ve teknolojinin en çok gelişmiş olduğu bir ülkedeki termik santralleri eleştiriyorlar.

·                    Türkiye’deki gelişmeleri izlemeden hala 30-40 yıl öncesinde kurulan termik santralleri örnek gösterip halkı korkutmaya çalışıyorlar! Umarım en ileri teknoloji ile kurulacak (GES gibi) santrallerin sayısı hızla artar da biz de eski santrallerden kurtuluruz.

·                    Yenilenebilir enerji santrallerini de arttırmalıyız, ancak unutulmamalıdır ki, bir yılda 8.760 saat vardır ve rüzgar enerjisi santralleri (RES) yılda 2.500-3.000 saat, hidroelektrik santralleri (HES) ise 4.000-6.000 saat çalışabilir (rüzgar ve suyun emre amadeliği ancak bu kadardır).

Termik santrallar ise yıllık bakımlarının dışındaki 8.000 saatte elektrik üretebilirler. Başka bir değişle, RES ve HES’ler mutlaka aynı kapasitedeki baz yük santralleri ile yedeklenmelidir ki, bu durum ancak ihtiyacından fazla elektrik üretebilen ülkelerde (Almanya gibi) söz konusu olabilir. Ekonomisi hızla gelişen ve elektrik tüketimi giderek artan ülkemizde ise bu durum ancak 2030 yıllarına doğru gerçekleşebilecektir, tabii termik santral yatırımları bu hızla devam ederse!

Aksi takdirde 1970-80 yıllarında yaşanan  elektrik kısıntılarına tekrar hazır olalım!! Bu konuda TEİAŞ’ın Türkiye’nin Elektrik Enerjisi 10 Yıllık (2011-2020) Kapasite Projeksiyonları Raporu’na göre güncel olarak yatırımı devam eden tüm projeler devreye girse dahi farklı talep gelişim senaryolarına bağlı olarak 2016-2018 yılları arasında Türkiye’nin elektrik üretimi elektrik talebini karşılayamamaktadır. Dolayısı ile, ülkemizin rüzgar, termik, hidrolik, doğalgaz olmak üzere tüm kaynaklardan yeni enerji yatırımına ihtiyacı vardır.

·                    Karbondioksitin küresel ısınmaya etkisinin nasıl olabileceğini anlatmadan, belkide bu konuda zurnanın son deliği olabilecek ülkemiz bu belirsiz teknolojik ve siyasi kavganın içine çekilmeye çalışılmaktadır!

Eğer karbondioksitin böyle bir etkisi varsa, bunu Türkiye değil esas emisyonun tamamına yakını sağlayan ülkeler düşünsün, Onlar önlemlerini alsın, Türkiye’deki arabalardan, sanayi tesislerinden çıkan karbondioksit devede tırnak kalır ve tek başına hiçbir şeye sebep olmaz.

Son olarak bir de sakın ha karbondioksit asit yağmuruna sebep olur falan denmesin, böyle bir kimyasal reaksiyon yoktur, lise kimya dersi kitaplarına bir göz atılsın.

 

 

Editör: Vitrin Haber