Lügat kitaplarında yer aldığına göre “gıybet” kelimesi “gabe”kelimesi nin mastarıdır ve hem de “igtiyab” kelimesinin ism-i mastarıdır. Cevheri şöyle diyor: “igtabehu igtiyaben” cümlesi “O gıybet etti” anlamındadır. Dolayısıyla gıybet birinin ardından işittiği takdirde incineceği bir söz söylemektir.

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Bunun üzerine: “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: “Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)” dedi.: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.[1]

 Risalei Nurda gıybet şöyle tanımlanmıştır: Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi kerahat edip darılacaktı. Eğer doğru dese zaten gıybettir. Eğer yalan derse; hem gıybet hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır[2]

İnsanları gıybet etmeye iten sebepler çoktur. En yaygın olanları ise şunlardır:

1-Kin ve Kızgınlık: Bir kimseye karşı kin ve kızgınlık taşıyan insan, onu gıybet etmek ve küçültmek suretiyle rahatlamak ister. Bu ve benzeri zararlarından dolayı dinimiz, kin tutmamayı ve kızgınlık anında da kendine hâkim olmayı emretmiştir.

Hâlbuki insan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın telkiniyle, bir zatın yüz hasenatını bir tek seyyie yüzünden unutur, mümin kardeşine adavet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa bir dağı setreder, göstermez. Öyle de, insan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenâtı örter, unutur, mümin kardeşine adavet eder, insanların hayat-ı içtimaiyesinde (gündelik, sosyal yaşam) bir fesat âleti olur.[3]

2-Kıskançlık: Bir kimse bir kimseyi kıskanırsa, gıybet yoluyla onu kötülemek ve itibardan düşürmek ister. Dinimiz kıskançlığı da haram etmiştir.

Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi inkâra döndürmek arzusunu duydular. Fakat Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara ne sözle, ne de eylemle) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. [4]

3-Sohbet Malzemesi Yapmak: Sohbet konusu yapabilecek kadar ilim ve bilgi birikimi olmayan kimseler, gıybet ederler. Cahiller arasında gıybetin daha yaygın olması bu sebebe dayanır. Fakat mümin kimse cahil de olsa, konuşabilecek geniş bir dini malzemeye sahiptir. Çünkü o,Rabbinin büyüklüğünü zikredip O’nu medh ve sena edebilir, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm karşı minnet ve muhabbetini belirtip  O’na salât ve selam okuyabilir. Cennetin güzelliklerinden ve cehennemin azaplarından bahsedebilir, amelinin eksikliğinden yakınıp tevbe ve istiğfar edebilir.

4-Sohbeti Çeşitlendirmek Ve Tatlandırmak: Hasta mizaç sahipleri bal ve börek de yeseler, bunun yanında kokmuş ve kurtlanmış şeyleri de çeşit yapmak isterler. Gıybetçiler de aynı mizaca sahip oldukları için, ağızlarını masum insanların kan ve iliğine batırmadıkça sohbetin zevkine varamazlar.

“Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Hâlbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.[5]

5-Gıybet Yapan Arkadaş Veya Arkadaşlarına Ayak Uydurmak: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şunları söylemiştir:”Kim bir kardeşinin haysiyetini korursa,Allahu Teala’da kıyamet gününde onun haysiyetini korur[6]

Bir diğer hadis-i şerifte de:”Bir kimsenin yanında bir Müslüman haksız olarak küçük düşürülür ve kendisi ona yardım edebildiği halde bunu yapmazsa,Allahu Teala da kıyamet gününde onu küçük düşürür ve yardımsız bırakırbırakmıştır.[7]

6-Kendisini Gıybet Etmiş Olan Bir Kimseden,Gıybet Etmek Suretiyle İntikam Almak:Halbuki mümin bir kimsenin böyle bir durumda tavrı,gıybet konusu doğru ise hak verip hatasını düzeltmek,doğru değilse bunun doğru olmadığını söylemek ve kendini savunmaktır.

Allahu Teala(c.c.):”Kötülüğü iyilikle def’et. Biz kimin ne yaptığını (ve ne söylediğini)biliyoruz buyurmuştur. [8] 

 Gıybet edilmiş olmak his ve nefse dokunsa bile, hakikatte sevinilmesi gereken karlı bir iştir. Çünkü gıybet edilmek sebebiyle bedavadan sevap kazanılır. Bu yüzden Hasan el-Basri(r.a),bir kimsenin kendisini gıybet ettiğini duyduğu zaman ona bir hediye gönderir ve,”Bana sevaplarını yolladığın için bu hediyeyi yolladım derdi.

Birisi O’na “Beni gıybet etmişsin.”demiş. Hasan el-Basri(r.a)şu karşılığı vermiş:”Sana sevaplarımı verecek kadar yanımda kıymetli değilsin. Ben bir kimseye gıybet edecek olsaydım annemi gıybet ederdim.Çünkü sevaplarıma en layık olan insan odur.”

7-Rakibini Yıpratmak: Müslümanlar arasında yıpratıcı rekabet yoktur.Bunun yerine hayır ve fazilette yarışmak vardır.Allahu Teala(c.c.):”Hayır işlerinde yarışın.” ve “Aranızdaki münasebetlerde fazileti unutmayın buyurmuştur.[9]

8-Kötülük Yapma Ve Günah İşlemekle  Yalnız Olmadığını Göstermek:

Kötülük yapan insanlar kendilerine benzer olanlarla teselli bulurlar. Çünkü kötülükte yalnız olmak en bozuk vicdanlıları bile rahatsız eder. Ancak bu teselli aldatıcıdır.Çünkü kötülük yapanların çok olması,ne kötülüğü kötülük olmaktan çıkarır,ne de onun günah ve azabını azaltır.Allahu Teala(c.c.) kıyamet gününde kötü insanlara;

Şöyle hitap eder:”Siz kendinize ve başkalarına zulmettiğiniz için,bugün azapta ortak olmanız size bir fayda sağlamayacaktır. [10]

9-Başkalarını Kusurlu Göstermek Suretiyle Kendini Büyütmek:

Hâlbuki kimse başkasının kusurlu olmasıyla büyümez. Kaldı ki, Müslüman insan hakiki değer ve cevheriyle de kendini büyütmekten ve büyük gösterip övmekten sakınır.

Sadi-i Sirazi anlatıyor: Bir gece ibadet etmek niyetiyle, babamla birlikte geç vakte kadar oturmuştum. Bir ara pencereden dışarıya baktığımda, komsu evlerin karanlık olduğunu görerek: 

- Baba, dedim. Ne olurdu su evdekiler de kalkıp iki rekât namaz kılsalardı. Ölü gibi uyuyorlar.
Babam:
- Canim oğul, diye cevap verdi. Halkı çekiştireceğine, keşke sen de uyusaydın.


10-Hayretini Gizleyememek: Bazı yanlış işler çok çarpıcı ve hayret uyandırıcı olabilirler. Ancak bunları şahıs belirtmeden de anlatmak ve hayretini teskin etmek mümkündür.

 



[1] ) [Ebû Dâvud, Edeb 40, (4874); Tirmizi,

[2] )Mektubat 1 mecmuası sahife  121

[3] )Lemalar mecmuası  sahife90

[4] )Bakara suresi 90. ayet

[5] )Nur suresi 15. ayet

[6] )Teberani

[7] )Teberani

[8] )Müminun suresi 96. ayet

[9] )Bakara suresi 237. ayet

[10] )Zuhruf suresi  39.ayet