Dün Karadeniz Bölgesinin Akil Adamları Sinoptaydı.  Gelişleri biraz sakindi, ama gidişleri gürültülü oldu.

         Her şeyden önce şunu bilmekte yarar var. Bu ülkenin her vatandaşı kökeni ne olursa olsun huzur ve barış ister. İstemeyenler olabilir mi? Evet terörden rant elde edenler ve içimizdeki dışarısının adamları… Bunlar bu ülkeye Huzur ve Barışın gelmesinden rahatsız olabilirler. Şimdi bu Akil Adamlarla STK mensupları toplantı yapıyor. Millet derdini ve şikayetini anlatıyor, Akillerde onları dinliyor ve çözümünüz var mı? diye soruyor. İş kavga boyutuna dayanıyor. Önce şunu belirtmekte fayda var. Bu Nasrettin Hocanın karanlıkta kaybettiğini aydınlıkta aramasına benziyor. Vatandaş PKK’ya ne taviz verdiniz ? diye soruyor. Hükümette Pkk’ya taviz vermedik diyor. O zaman bu barış nasıl oluyor diye endişe ediliyor. Burada gözlerden kaçan şu; Son zamanlarda hükümet  pkk ile ilgili taşeron örgüt deyip duruyordu. Eğer bu örgüt taşeronsa ki bize göre de öyle, o halde bu taşeronun patronu kim? Patron varken taşeronla pazarlık yapılır mı? Millete patronu söyleseler  Milletimiz  gerçeği öğrenmiş olur, Hükümetinde eli rahatlar. Ama nasıl söyleyecekler? Stratejik ortağımız ve dostumuz Amerika  ve İsrail patron olunca söylenemiyor ve milletin ferasetine bırakılıyor. Siz ABD dışişleri Bakanının Türkiye’yi çok kısa  zamanda 3 defa  ziyaret etmesini boşuna mı sanıyorsunuz? Ülkemizin başına ne belalar açmayı planlıyorlar, ne pazarlıklar yapılıyor kim bilir? Teröristlerin yurt dışına çıkışları devamlı gecikiyor, kimse tarih veremiyor. Çünkü patronla anlaşma sağlanamadı, birkaç pürüz kaldı ki çıkış geciktiriliyor. Başta Diyarbakır olmak üzere değişik üniversitelerde olaylar çıkarılıyor. Bunlar Türkiye ye gözdağı. Biz Türkiye’ye kamu oyu önünde özür diledik ama asıl tavizi sen vereceksin. Yoksa ülkeni bir anda karıştırırız diyorlar.

           Burada acı bir gerçeği ifade edelim. İÇİMİZDEKİ İSRAİL  AKDENİZDEKİ İSRAİLDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ. Millet olarak bunun idrakinde olmalıyız. Ve bir acı gerçek daha içimizdeki İsrail’i güçlendiren de toplum olarak biziz. Yaşantımızla devamlı İsrail’in ateşine odun taşıyoruz. Farkındamısınız barış süreci ile ilgili patronlardan(Siyonistlerden) tık yok. Bu demektir ki  barış sürecinin arkasında onlar var. Onlar bu milletin yararına bir proje üretmiyeceklerine  göre hükümet  pkk’ya karşılık başka taviz vermek zorunda bırakılıyor olabilir. Bir dip not daha; Bugün 24 Nisan her sene dünya ayağa kaldırılırdı. Bu sene ses seda yok. Demek alacaklarını aldılar. Hani şu soykırım meselesi
         Biz konumuza dönelim ve taleplerimizi sıralayalım. Bu ülkenin kuzeyinde yaşayanı da  güneyinde yaşayanı da, doğuda yaşayanı da, batıda yaşayanı da  etnik kökeni ne olursa olsun huzur istiyor, barış istiyor, birlik beraberlik istiyor,sevgi ve kardeşlik istiyor. Bu ülkede insan haklarının kamil manada herkes için eşit uygulanmasını istiyor. Gerçek manada  Adalet  ve Hak anlayışı istiyor. Bu Millet insanca  yaşayacak  bir  refah düzeyine ulaşmak istiyor ve vatanında  şerefli –onurlu bir şekilde yaşamak istiyor. Gelelim çözüme; Bu günlerde kutladığımız Kutlu Doğum Haftası tam tevafuk oldu. Aslında çözümün nerde olduğu bu programlarda belli oldu. Milleti birleştiren unsurun ne olduğu görmeyen gözlere ve görmek istemeyenlere gösterildi. O şanlı Peygamber rahmet-şefkat ve merhamet  Peygamberi  idi.  Çözümü başka mecralarda aramak abesle iştigaldir. Milleti gezdirip boşuna masraf ettirmeyin.  Pkk’nın silah bırakması huzuru sağlamaya yetmez. Kan akmasını önler o kadar. Gerçek manada  Huzur ve Barışın gelmesi hükümetin uygulamalarında. Onları da birkaç maddede sıralayalım, hem bu şekilde kim gerçekten barış istiyor kim edebiyatını yapıyor test etmiş oluruz. Bu test millet olarak hepimiz için geçerli.  Açıklayacağımız maddeler ezber bozucu olabilir. Herkes alacağını alsın. 1-Yönetim bu milletin aklını emniyet altına alsın. Erbabı anlar 2-Neslini emniyet altına alsın. Süt Bankası kurmakla  bu milletin neslini dinamitliyorsunuz. Farkında değilmisiniz? 3-Mal emniyetini sağlayın. Bu kapitalist ekonomik sistemle zengini daha zengin  fakiri daha fakir yapıyorsunuz. Bunun sebebi uyguladığınız borca dayalı (rant) ekonomisi. Reel ekonomiye geçmeden huzuru sağlayacağınızımı sanıyorsunuz. Bu sömürü çarkı devam ettiği müddetçe huzur sağlanamaz. Huzuru sağlamak istiyorsanız milletimizin gözünü-gönlünü ve midesini doyuracaksınız. Milletten alıp ta rantiye ye vermekle huzur gelmez.  4 –Can emniyetini sağlayacaksınız. Açıklamaya gerek yok. Yeterince açık 5- İnanç emniyetini sağlayacaksınız. Bu ülkede her vatandaş inancını kamil manada yaşayabilmeli. Müslim’i de gayrımüslim’i de inancını hür bir şekilde yaşamalı ve yaşatabilmeli. Diyanetin önündeki prangalar kaldırılmalı. Yönetimin İslam’a aykırı uygulamalarını eleştirebilmeli ve çözümü de sürülme korkusu olmadan söyleyebilmeli.  Mayınlı sahalar temizlenmeli ve hocalarımız gerçekleri anlatırken laf cambazlığı yapmamalı, kuş dili ile konuşmamalı, kelimelere ve cümlelere takla attırmamalı. Heybeli Ada’daki Ruhban Okulunu açarken Ayasofya’yı da 80 yıllık mahrumiyetten kurtararak özgürlüğüne kavuşturmalı ve cami olarak ibadete açılmalı. Yoksa Allahın laneti- Peygamberlerin laneti- Meleklerin laneti bu milletin üzerindeyken huzuru sağlayacağınızı mı sanıyorsunuz?  Sizce bu ülkenin huzursuzluğu sadece maddi mi? Hiç mi manevi boyutu yok? Alın size huzurun ve barışın formülü. Ne kadar samimisiniz ? HODRİ MEYDAN yapında görelim…Saygılarımla