DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikası Sinop Şubesi tarafından yapılan basın açıklaması ile TBMM genel kurulunda görüşülen 2021 bütçe tasarısına tepki gösterildi. Sinop Uğur Mumcu Meydanında yapılan basın açıklamasında konuşan Tüm Emekliler Sendikası Sinop Şubesi Başkanı Orhan Durur,  bütçe görüşmelerinin toplumun her kesimini ilgilendirdiğini söyledi.

Durur; “2021 bütçe yasa tasarısı TBMM Genel Kurulunda görüşülmektedir. Bu bütçe metni, bütün bir ülkenin kaynaklarını, gelirlerini ve bunların kimlere nasıl dağılacağını belirleyen en önemli metinlerden biridir. Ülkenin bütününü, bütün kurumlarını, meslek odalarını, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini, işçileri, köylüleri, emeklileri, esnafı, işvereni,  emekçileri, kadınları, gençleri kısaca bütün yaşayanları doğrudan etkilemektedir.

Ancak bu kapsama rağmen, bütçe tasarısı adeta kaçırılırcasına hazırlandı ve görüşülüyor. Bu görüşmelerde, bizlerin görüşlerine başvurulmamakta, temsil ettiğimiz kesimler yok sayılmaktadır. Bu sarayın ve TBMM çoğunluğunun siyasi tercihidir. Bu siyasi tercihte yoksullardan, kadınlardan, çalışanlardan, emeklilerden, işçilerden değil, sermayeden, rantiyeden yana kullanılmaktadır” dedi.

BÜTÇEDE EMEKLİNİN SAĞLIK HAKLARINI İYİLEŞTİRİCİ BİR MADDE YOKTUR

TBMM genel kurulunda görüşülen 2021 bütçe tasarısında emeklilerin sağlık haklarını iyileştirici bir maddenin bulunmadığına dikkat çeken Tüm Emekliler Sendikası Sinop Şubesi Başkanı Orhan Durur, açlığa mahkum edilen emeklilere bir de salgının yükünün eklendiğini söyledi.

Durur; “2021 Bütçe tasarısı Mart ayı başından bu yana yaşadığımız coronavirüs salgını ortamında görüşülmeye başlanmıştır. Haziran ayı başında kısıtlamaların kaldırılması ile birlikte kısa zamanda salgının yaygınlaşması gündeme gelmiş, Eylül ayından itibaren de günlük ağır hasta sayısı ve can kaybı her geçen gün artmaktadır. Salgını önleyici tedbirler yerine yaşlıları, kronik hastaları tecrit edici önlemler onur kırıcı bir şekilde tekrar yürürlüğe sokulmuştur. Bu tedbirler yerine halk sağlığı önlemlerinin, koruyucu hekimliğin, sağlığın bütünüyle kamusal ve parasız bir hizmet olmasının koşulları yaratılması gerekirken, sağlıkta özelleştirmenin simgesi olan şehir hastaneleri yapımına hız verilmiştir. Oysa çoğu şehirlerde pek çok hastane binası boşaltılmış, işlevsizleştirilmiş, yıkılmaya terk edilmiştir. Bu bütçede de emeklilerin sağlık haklarını iyileştirici ne bir madde ne de böyle bir niyet vardır. Açlığa mahkum edilen emeklilere bir de salgının yükü eklenmiş, sağlık hizmetlerinden parasız olarak yararlanması gereken kesimler adeta para kazanmanın yolu gibi görülmüş ve görülmeye devam edilmektedir.

Bütçe de gerekli değişiklikler yapılarak gerek sağlık hizmetleri için gerek sağlık çalışanları için ayrılan pay artırılmalı, çalışanlar ve emeklilerden teşhis ve tedavi için yapılan kesintilerden vazgeçilmelidir.

2021 BÜTÇESİ EMEKLİLER AÇISINDAN SEFALET VE YOKSULLUK DEMEKTİR

Bu bütçe ile 2021 yılı için emeklilere 3+3 zam oranı ve enflasyon farkı verilmesinin uygun görüldüğünü ifade eden Tüm Emekliler Sendikası Sinop Şubesi Başkanı Orhan Durur, 2021 bütçesinin emekliler açısından sefalet ve yoksulluk anlamına geldiğini söyledi.

Durur; “8 milyon emekli asgari ücretin altında ücret almaktadır. Hazine katkısı ile aylık ödemeler bin 500 liraya çekilmiş olsa da zamlar gerçek ücretlerine yapılmakta gerçek ücretleri hazine katkılı düzeye gelinceye kadar aldıkları aylık sabit kalmaktadır. Bu uygulama emeklileri açlığa mahkum etmenin başka bir yoludur.

Yine bu bütçe ile 2021 yılı için emeklilere reva görülen zam oranı 3+3 ve enflasyon farkıdır. Dolayısıyla 2021 bütçesi emekliler açısından sefalet ve yoksulluk demektir.

2021 bütçesinde başka bir eşitsizlik ve yoksullaştırma kalemi vergi adaletsizliğidir. Bütçe gelirlerinin yüzde 90’ı vergi geliri, bunun da yüzde 70’inin biz emeklilerin, dar gelirlilerin, küçük esnafın, emekçilerin ödediği gelir vergisi, ÖTV, KDV gelirlerinden oluşmaktadır. Bu bizatihi yoksullaştırmanın kaynağı olarak durmaktadır. Sermayenin vergilendirme kaynağı olan kurumlar vergisi oranı azaltılırken, başta emekliler olmak üzere sabit gelirliler için gelir vergisi bir kaynak olmaya devam etmektedir. Aynı şekilde gelirler arasında ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerden sağlanan gelirlerin artırılması eşitsizliği ve yoksulluğu artıran, emekçilerden sermayeye kaynak transferi sağlayan bir unsur olarak durmaktadır.

Emeklileri yoksullaştırma sadece bütçe kaynaklarının sermayeye doğrudan transferi ile olmamakta, salgın koşulları da emeklilerin hayatını, geçim sıkıntısını iyice artırmaktadır.

Enflasyonun resmi rakamının yüzde 15 olduğu, gerçekte ise en az yüzde 50 olduğu bir ortamda salgınla mücadelede dezavantajlı grup kabul edilerek özel destek verilmesi gereken emekliler tedbir adı altında evlere kapatılıp adeta yalnızlığa ve yoksunluğa terk edilmek istenmektedir” dedi.

TALEPLERİMİZİN YERİNE GETİRİLMESİNİ İSTİYORUZ

Belirlenen bu eksikler ışığında hükümetten iyileştirici çözüm talepleri olduğunu belirten Tüm Emekliler Sendikası Sinop Şubesi Başkanı Orhan Durur, bu taleplerinin yerine getirilmesini beklediklerini söyledi.

Durur; “Bu değerlendirmelerin ışığında taleplerimiz; Emeklilerin sendikalarına karşı açılmış kapatma davaları geri çekilmeli, Valilikler bu davalara taraf olmamalıdır. Uluslararası sözleşmeler ve 25 yıldır emeklilerin zorluklarla baş ederek sürdürdüğü kazanımlar ve sendikal örgütlenmesi tanınmalı, anayasal güvence altına alınmalıdır. En düşük emekli aylığı brüt asgari ücret tutarına yükseltilmelidir. Emekliler arasındaki ücret dengesizliği bir an önce giderilmeli, buna ilişkin intibak yasası emekliler daha fazla mağdur edilmeden çıkarılmalıdır. Torba yasa adı altında getirilen ve emeklilik konusunda elde ettiğimiz hakları almayı geri almayı hedefleyen yasa girişimleri geri çekilmelidir. Yılda 4 sefer aylık tutarında ikramiye verilmelidir. Sağlık hizmetleri tamamen kamusal olmalı, kamu eliyle yürütülmelidir. Özelleştirmeden vazgeçilmelidir. Emeklilerden sağlık ve tedavi katkı payları alınmamalıdır. Ekmek, et, su, elektrik, doğalgaz gibi temel ihtiyaç ürünlerine zam yapılmamalıdır. Salgının hemen geçmeyeceği, derin etkiler bırakacağı açıktır. Buna göre salgına karşı en az iki yıllık bir mücadele/baş etme programı hazırlanıp uygulamaya konulmalıdır. Bu programın temel yaklaşımı sağlık hizmetlerinin kamusal hizmet olduğu olmalıdır. Coronavirüse karşı bulunduğu söylenen aşıların tıbbi olarak onaylanmasından sonra ücretsiz olarak (Sağlık çalışanları ve ardından 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlardan başlamak üzere) aşılanmasına başlanmalıdır. Salgına karşı tedbir adı altında uygulamaya konulan ve bizleri eve kapatmaya yönelik uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. Salgın koşullarında yaşlılara, kronik rahatsızlığı olanlara yerel ya da merkezi yönetim tarafından destek verilmeli, ihtiyaçları karşılıksız olarak karşılanmalıdır. Tüm Emekli Sen bütün şube ve temsilcilikleri ile bu süreçte taleplerimizin karşılanması için gerekli etkinlik ve eylemliliklerini ısrarla ve inatla sürdürecek, bu gün olduğu gibi demokratik tepkisini her platformda dile getirecektir” diye konuştu.

Editör: Vitrin Haber