Sinop Nükleer Karşıtı Platform tarafından bir basın açıklaması yapılarak, Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santral projesinden bir an evvel vazgeçilmesi istendi.

Sinop Nükleer Karşıtı Platform adına Dönem Sözcüsü Kayhan Konukçu tarafından yapılan açıklamada, Sinop’ta Nükleer Güç Santrali yapılması planlanan sahada Nükleer atık deposu yapılacağı senaryolarının ortaya çıktığı aktarıldı. 
Nükleer santrallerle ilgili defalarca değişikliğe gidildiğini hatırlatan Sinop Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Kayhan Konukçu, Nükleer konusunun, kendi kulvarının dışına taşan, bütün bir hukuk sistemini işlemez hale getiren bir mecraya doğru ilerlediğini belirtti. Konukçu; “Sözleşmesi 3 Mayıs 2013 Tarihinde TC Hükümeti ile Japonya Abe Hükümeti arasında imzalanan ve uzun süredir Sinop’ta yapılması planlanan Sinop Nükleer Güç Santrali (NGS) hakkında kamuoyunda yaşanan bilgi ve görüntü kirliliğini ortadan kaldırmak gerekliliği üzerine tartışırken; 07.01.2019 tarihinde TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanan ve 15 Ocak 2019 tarihinde askıya çıkartılan Sinop- Kastamonu- Çankırı Planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli ÇDP da yapılan değişiklikle Sinop’ta Nükleer Güç Santrali yapılması planlanan sahada Nükleer atık deposu yapılacağı senaryoları ortaya çıkmaktadır.

Yine bu bağlamda; 02 07. 2018 tarihinde TBMM geçirilerek 09.07.2018 tarihinde Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 702 sayılı Nükleer Düzenleme Kurulunun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması hakkında KHK’de, üzerinden 6 ay bile geçmeden Aralık 2018 de yapılan değişiklikle ve bu değişiklikten ne amaçlandığı bile bilinmezken; 702 sayılı Nükleer Düzenleme Kurulunun Teşkilat ve Görevleri hakkındaki KHK de 6 adet maddede değişiklikler yapılmıştır. Değişiklik esnasında TBMM bulunan vekiller hiç itiraz bile etmemiş ve bu maddeler toplamda 22 dakikalık bir süre içinde kanunlaşmasına müsaade edilmiştir. 

702 sayılı KHK’de yapılan düzenleme ile TAEK’in yetkileri Nükleer Düzenleme Kurulu (NDK)’na devredilmiştir. Yine bu düzenlemeyle Nükleer Düzenleme Kurumu’nun yetki görev ve yetkileri alanındaki konularda, diğer yasal düzenlemeler ve idari yapıların üzerinde mutlak yetki tanındı. 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu ve 3194 sayılı İmar Kanunu Nükleer sözkonusu olduğunda devre dışı bırakıldı. Aynı şekilde hazırlanacak Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nun radyolojik etkilerle ilgili bölümlerin NDK tarafından belirleneceği düzenlenerek Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği alanına da müdahale edildi. 2547 sayılı YÖK Kanunu, 657 sayılı DMK, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun NDK’yı ilgilendiren bölümleri 702 sayılı KHK’ya tabi hale getirildi. Nükleerle ilgili davalarda NDK’yı temsil edecek avukatlara TBB’nin belirlediği avukatlık asgari ücret tarifesindeki miktarın 15 katına kadar ödeme yapılması planlandı.
Bu gelişmeler ve sonuçları, nükleerin yol açtığı hukuka aykırılıklardan ibaret değil. Nükleer kendi kulvarının dışına taşan, bütün bir hukuk sistemini işlemez hale getiren bir mecraya doğru ilerliyor.
Biz; Sinop NKP ve bizimle birlikte yürüyen TMMOB’ye bağlı odalar, Dernekler ve Sendikalar bu hukuk garabetine karşı hukuksal mücadelemizi sürdürmek için davalar açacağız” dedi.

TÜRKİYE DERHAL NÜKLEER GÜÇ SANTRALLERİ PROJELERİNDEN VAZGEÇMELİDİR
Türkiye’de kurulması planlanan nükleer güç santrallerinin Türkiye’nin enerji açığını kapatmayacağını, sanılanın aksine Türkiye’yi daha çok dışa bağımlı hale getireceğini iddia eden Sinop Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Kayhan Konukçu, Türkiye’nin derhal Nükleer Güç Santralleri projelerinden vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Konukçu; “Biz Sinop NKP olarak şunu söylüyoruz. Sözkonusu NGS projeleri Türkiye’nin Enerji açığını kapatmak için yapılan projeler değildir. Dahası nükleer santraller yapılması halinde Türkiye’yi daha çok dışa bağımlı hale getirecek projelerdir. Bu tür haberleri Ulusal basında da sıkça görmeye başladık. Bu nedenle Türkiye derhal Nükleer Güç Santralleri projelerinden vazgeçmelidir.  
Son olarak TBMM’de hazırlanan 702 sayılı Nükleer Düzenleme Kurulunun Teşkilat ve Görevleri hakkındaki KHK ve son yapılan değişikliklerden de vazgeçilmelidir. Bunun yerine tüm nükleer programlardan vazgeçildiğini ifade eden düzenleme yapılarak, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Nükleer programlardan vazgeçilerek, yenilenebilir enerji kaynaklarına kaynak aktarımı sağlanmalıdır.

Şimdi vakit; ormanlarımızı, havamızı, suyumuzu, doğamızı koruma vaktidir. Vakit; yaşam hakkımız için harekete geçme vaktidir. Bizler de yaşam alanlarımıza sahip çıkıyor, herkesi doğamızı ve sahillerimizi temiz tutmaya, nükleere karşı mücadeleye davet ediyoruz. Bu davete Japonya halkının yanında tüm dünya halkları da dâhildir. Ve buradan tüm yetkililere sesleniyoruz. Yol yakınken Hükümetlerinizin nükleer projeden vazgeçmesini sağlayınız” diye konuştu. 

 

Editör: Vitrin Haber