Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Sinop Başkanlığı organizesinde tüketici sorunlarına yönelik istişare toplantısı düzenlendi. Bir çay bahçesinde düzenlenen toplantıya TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, TÜKODER Sinop Şubesi Başkanı Neslihan Şahin, dernek üyeleri ve STK temsilcileri katıldı.

Toplantıda konuşan TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, zaten geçim sıkıntısı çeken vatandaşın ortaya çıkan koronavirüs salgını ilke birlikte daha büyük maddi sıkıntılar içerisine girdiğini söyledi. Koçal; “Pandemi nedeniyle evde kal hayat eve sığa dediler ama hayat eve sığmadı ve sığmamaya da devam ediyor. Çünkü faturalarımız gelmeye devam ediyor. Banka kredilerimiz bir müddet ötelendi ama biliyorsunuz faiziyle ötelendi bankalar buradan da nemalandı. Yoksul halkımız gittikçe yoksullaşmaya devam ediyor. Hane gelirini artıracak, tüketicinin alım gücünü yükseltecek acil ekonomik tedbirlerin alınması gerektiğinin acı gerçeğini bir kez daha yaşıyoruz. Pandemide virüsün özellikle vücut direnci zayıf olan kişileri etkilediğini biliyoruz. Vücut direncinin sağlanması yeterli beslenme ile mümkün olmakta. Ama bugün geldiğimiz noktada, açlık sınırının asgari ücretin üzerine çıktığını görüyoruz. Böyle bir ortamda tüketicinin güçlenebilmesi mümkün değildir.
Bizim Sinop’a gelip sizlerle sohbet etmemizin de amacı ülkemizin bu gerçeğini sizlerle tartışmak, sorunların çözümü için fikir alışverişinde bulunmak. Tabi bununla birlikte Sinop’ta TÜKODER’i anlatmaya geldik” dedi.

TÜKODER, EVRENSEL TÜKETİCİ HAKLARININ TÜRKİYE’DE KARŞILIĞINI BULMASI İÇİN MÜCADELE VERİYOR
TÜKODER’in, evrensel tüketici haklarının Türkiye’de karşılığını bulması için mücadele verdiğini ifade eden TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, bu mücadele içerisinde sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı mücadelesinin de yer aldığını söyledi. Koçal; “Sinop’ta nükleer santral olayı var, Ayancık’ta HES konusu var. Ne yazık ki çevre ve doğa tahribatı virüs falan dinlemiyor. Toplumun tepki gösterebileceği bu konularda virüs hemen ön plana çıkıyor. Halkımız; pandemi var, toplanamazsınız, açıklama yapamazsınız yasakları ile karşılaşıyor. Ama bir taraftan da doğayı tahrip edici çalışmaların da yürüdüğünü görüyoruz. Dolayısıyla burada STK’lara çok ciddi görevler düştüğünü düşünüyoruz. Güçlerimizi birleştirerek, kartopu gibi büyüyen bir topluluk olmamız lazım. Geçmişte çevre konularında verilen mücadelelerde bunun örneklerini görmemiz mümkün. TÜKODER’in bunlarla ne ilgisi var diyenler olabilir. TÜKODER, evrensel tüketici haklarının Türkiye’de karşılığını bulması için mücadele veriyor. Evrensel tüketici haklarından bir tanesi de tüketicinin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkıdır. Bir tanesi de temel ihtiyaçların karşılanma hakkıdır. Burada da pandemi nedeniyle alım gücünün düşmesi ve bu çerçevede mücadele etmemiz buradandır. Kısacası insanın insan olmaktan kaynaklı karşılaştığı her türlü sorun tüketiciyi ilgilendiren bir konudur” diye konuştu.

PARAYLA TEDARİK EDİLEN MASKE, DAR GELİRLİ VATANDAŞIN BELİNİ BÜKÜYOR
İçerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinde virüsten korunmak için gerekli araçların başında gelen maskenin parayla temin ediliyor olmasının vatandaşa büyük bir ekonomik yük getirdiğinin altını çizen TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, 4 kişilik bir aile için aylık ortalama 240 liraya mal olan maskenin açlık sınırının altında yaşayan bir vatandaş için temin edilmesinin mümkün olamayacağını ifade etti. Koçal; “Pandemi sürecinde vatandaşları hastalıktan koruyacak en önemli etkenlerin başında maske geliyor. Biz TÜKODER olarak hastalığın çıktığı Mart ayından bu yana halka bedava dağıtılması gerektiğini söyledik. Bu bir dönem denendi ancak başarılı olunamadı. Daha sonra 1 TL tavan fiyat konuldu ve bunun üzerinden de yüzde 8 vergi alıyor. Biz diyoruz ki, nasıl ki ilaçlar reçeteye yazılarak katkı payı ödenmek suretiyle alınıyorsa maskelerde aile hekimleri kanalıyla yazılarak sadece ilaç katkı payı gibi katkı payı ödenerek alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu maskeyi gün boyu takmak sakıncalı. Gün içerisinde maskelerimizi en az 2 kez değiştirmemiz gerekiyor. Bir kişi için günde 2 lira maske masrafı oluyor. Bunu 4 kişilik bir aile için düşündüğümüzde günde 8 lira oluyor. Aylık ise bir ailenin maske masrafı 240 lira oluyor. Asgari ücretin neredeyse dörtte birini maskeye vermemiz gerekiyor. Açlık sınırının altında yaşayan bir vatandaşımızın bunu temin etmesi mümkün değildir. Gittiğimiz illerde görüyorum, günlük değil bir tane haftalık bir maskeyi kullananlar var. Televizyon ekranlarında gördünüz, bir vatandaşımız yerde bulduğu bir maskeyi alarak ağzına takıyordu. Bu görüntülerden sonra o vatandaşa linç kampanyası başlatıldı. Acaba burada suçlu o vatandaş mı yoksa o vatandaşa maske temin edemeyen yöneticilerde mi? Dolayısıyla maskede de sınıfta kaldık. Maske üretiminin denetimi noktasında da büyük eksiklerimiz var. Merdiven altı diye tabir ettiğimiz yerlerde üretilen maskeler vatandaşlara satılıyor. O nedenle denetimin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Bizlerde vatandaşlarımızın bilinçli birer tüketici olabilmeleri için mücadele veriyoruz. Gittiğimiz illerde bununla ilgili eğitimler veriyoruz. Kitle örgütlerinden de bu konuda destek bekliyoruz. Çünkü bilinçli tüketici hem kendi ekonomisine katkı sunar hem de bilinçli bir alışveriş yapar. Ne gibi haklarımız olduğunu başımıza bir sıkıntı geldiğinde araştırmamız için bu bilince sahip olmamız gerekiyor” dedi.

Yapılan konuşmanın ardından toplantıya katılan STK temsilcileri ile var olan sorunlar ve çözüm yolları ile alakalı fikir alışverişinde bulunuldu.
 

Editör: Vitrin Haber