ADD Sinop Şubesi Başkanı ve eski milletvekili Av. Yalçın Oğuz bu konuda yaptığı basın toplantısında özetle şunları söyledi,  “ Devrim şehidi Mustafa Fehmi Kubilay, şehit bekçiler Hasan ve Şevki, Laik Cumhuriyet’in kurumlarının gericiler tarafından ele geçirilmeye başlandığı süreçte, katledilişlerinin 82 yılında onları anmak için burada toplanmış bulunuyoruz. Bu olay Cumhuriyet tarihimize sürülen en büyük kara lekedir.
Hiç şüphe yokki, bu alçakça kalkışma Türk ulusunun yüreğine gömülen yiğit insanların kişiliğinde, çağdaş uygarlık yolunda ilerleyen Türkiye Cumhuriyetine ve onun evrensel değerlerine yönelmiştir.

Nakşibendi Tarikatının üyesi Derviş Mehmet ve hempalarının planladığı, hazırlık evresinden sonra ‘’Din Elden Gidiyor’’ Şeriat İsteriz’’ çığlıklarıyla başlattığı hareket, tarihte birçok kez örneğine tanık olunan, emperyalizmin güdümünde ve desteğinde dini karar amaçları için kullanan gerici bir ayaklanmadır.

Cumhurbaşkanı sayın Gül’ün ‘’Öfkesine yenik düşmüş insanlar’’nitelemesine karşı, belgeler yedek subay kubilay’ın katledilmesinin ‘’sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğini’’ sergiliyor. Olaylara karışanların birbirlerine yazdıkları mektuplar ve ifadeler dinci kalkışmanın Nakşi tarikatı üyelerince gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır.

Ayaklanmanın hemen ardından güvenlik güçleri gereken önlemleri alır. Ayaklanma bastırılır. Sıkıyönetim ilan edilir. Olaylar sırasında gereken ilgiyi, sorumluluğu göstermeyen kamu görevlileri hakkında yasal işlemler yapılır, görevden el çektirilir. Geniş çaplı soruşturmaların ardından olaya karışanlar, eylemi yönlendirenler tutuklanarak hemen yargılanırlar. Yargılamalar sonucunda eylemli olarak Türkiye Cumhuriyeti anayasasını zorla ortadan kaldırmaya girişen ve yardım eden 32 kişi idam, 73 kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılır.

 Atatürk 2 büyük tarihsel dönüşümü yaşamına sığdırmış büyük bir devrimcidir. İlki Ulusal Kurtuluş Savaşıdır. Ümmete ve fetih-ganimet-talan-vergi düzenine dayalı çağdışı imparatorluktan, ulus bilincine dayalı Cumhuriyet rejimine geçilmesi ancak uzun yıllar süren ciddi bir kurtuluş savaşı ile gerçekleştirilmiştir.

2. Büyük dönüşüm, laik cumhuriyetle yaşama geçirilen Aydınlanma devrimimizdir. Türk devriminde, her devrim gibi daha başlangıç döneminden bu yana karşı devrim saldırılarına uğramıştır. Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın şehit edilmesi ile beliren menemen isyanı bir bakıma 14. başkaldırı sayılabilir. Üstelik bu kez batıda İzmir’in Menemen ilçesinde.

Adı Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, Ana Adı Zeynep. Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir Menemende askerlik görevi yapıyor. O sırada 24 yaşındadır. Bu genç insan Menemende 23 aralık 1930 da şeriat isteyenler tarafından şehit edildi.
Olayın elebaşısı ‘’Mehdi’’ olduğunu iddia eden Giritli Mehmet (Derviş Mehmet) adında Nakşibendi tarikatına bağlı biriydi. 7 aralıkta 6 müridiyle Manisadan çıkan derviş Mehmet 23 aralıkta gündoğarken Menemen’e girdi. Belediye meydanında çevresine topladığı yaklaşık 100 kişiyle zikrederek Şeriat ilan etmeye kalkıştı. Meydandaki kalabalığın bir bölümü bu çağrıya uymuş bir bölümü ise seyirci kalmayı yeğlemiştir. Silahlı asiler 10 kişilik bir birliğin başında olaya müdahale eden yedek subay asteğmen Kubilay’ı hemen ardındanda Hasan ve Şevki adındaki iki mahalle bekçisini öldürdüler. Bir ara Kubilay’ın başını bıçakla vucudundan ayırarak bir sopa ucunda gezdirdiler. Olay arkadan yetişen askeri birlikler tarafından şiddetle bastırıldı. 

 Yedek subay öğretmen gericilik girişimi sırasında görevini yaparken şehit edilmesinden dolayı Atatürk 28 aralık 1930 günü Türk Silahlı Kuvvetlerine gönderdiği iletide bazı menemenliler tarafından olayın hoşgörülmesininde bağışlanamayacak bir davranış olduğunu belirtir. ‘’Kubilay Bey’in Şehit edilmesinde gericilerin gösterdiği vahşilik karşısında menemendeki halkın bazılarının alkışla onaylamaları bütün cumhuriyetçi ve vatanseverler için utanılacak bir olaydır. Vatanı savunmak için yetiştirilen, içteki her politika ve ayrılığın dışında ve üstünde saygın bir konumda bulunan Türk Subayının, gericiler karşısındaki yüksek görevinin yurttaşlar tarafından yalnız saygı ile karşılandığına kuşku yoktur.menemende halktan bazılarının hataları bütün milleti acıya boğmuştur’’

Atatürk, saldırının ulus tarafından Cumhuriyet’in canına kıyma girişimi olarak görüldüğünü açıklar.
İstilanın acılığını tatmış bir yörede genç ve kahraman yedek subayın uğradığı saldırıyı milletin bizzat Cumhuriyete karşı bir suikast girişimi olarak kabul ettiği ve saldırganlarla teşvikçileri ona göre takip edeceği kesindir. 

Atatürk, bu devrim şehidinin kanının Cumhuriyeti onurlandırdığını, güçlendirdiğini vurgulayarak (Büyük Ordunun genç subayı ve Cumhuriyetin idealist öğretmenler topluluğunun değerli üyesi Kubilay bey’in temiz kanıyle Cumhuriyetin haysiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirilmiş olacaktır.) demektedir.

Cumhuriyet öncesinde ve sonrasında, üstelik kurtuluş ve bağımsızlık savaşında bile işgal ordularıyle savaşırken, ulusal güçlerin karşısına her zaman gerici, ırkçı bölücü ve emperyalistlerce işbirliği yapan bir hain kitle çıkmıştır, ve her defasında da tepelenmişlerdir.

Menemen olayın’dan sonra olayın olduğu yerde Kubilay adına bir anıt dikilmiş ‘’İnandılar, Dövüştüler, Öldüler. Bıraktıkları Emanetin Bekçisiyiz’’ yazıyor.

Atatürk’ün ve Cumhuriyet yöneticilerinin genç Türkiye Cumhuriyetine yönelik dış destekli gerici, bölücü, hain eylemlere karşı takındığı ödünsüz tutum ve aldığı önlemler bugünkü iktidar sahiplerine de örnek olmalıdır.

Oysa Emperyalist ABD ve AB’nin Türkiye ye yıllardır dayattığı yeni Sev’r karşısında ne acıdır ki işbaşında bu gericileri destekten çekinmeyen Büyük Atatürk’ün Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti, Türkiye Cumhuriyeti yerine ılımlı İslam cumhuriyetinden yana bir iktidar vardır. Bugüne kadar gidişat bu yöndedir. Bu gidişe en büyük engel olan Atatürk, ve onun fikirleri unutturulmaya çalışılmaktadır. Onun kurduğu bütün kurumlar teker teker Atatürk düşmanlarına teslim edilmektedir.Birçok yerlere cemaatçiler yerleştiriliyor. Son yıllarda dış destekli bölücü girişimlerde hızlı artış gözleniyor.

Nasıl genç Kubilay Cumhuriyeti gerici yobazlara karşı savunmak için gözünü kırpmadan canını vermiş ise hepimizin Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmak tarihsel görevimizdir. İrtica aydınlık geleceğimizin en büyük düşmanı olmuştur. Özellikle son yıllarda irticai etkinliklerde gözlenen hızlı artış genç beyinlerin artan oranda tutsak alınmasına neden olmaktadır. Gençlerimizin bu güçlerce ele geçirilmesinin ülkemizin geleceğini de kararttığını unutmamalıyız. Gün, Kemalizmi tüm çağcıl ve halktan yana ilkeleriyle gür sesle dile getirme ve Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya sarılma günüdür. İnsanlık aklı ve onuru inanıyoruz ki bu acı deneyimleri tarihin derinliklerine gömecektir.

Kubilay’ın kişiliğinde tüm Devrim Şehitlerimizi derin saygı ve özlemle anıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tüm yurttaşlarının gönenci, mutluluğu ve onuru için uygarlığın da ötesine geçme çabasını azim ve kararlılıkla sürdürecektir. Halkımız iç-dış gerici çevrelerin hain oyunlarına gelmeyecektir. Sağlığını ve dirliğini koruyarak, emperyalizme yenilmeyecektir, Tam bağımsız Cumhuriyetini koruyacaktır” dedi.







Editör: Vitrin Haber