Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) adına Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından düzenlenen "10.TMMOB Enerji Sempozyumu"nun 5. ve son Oturumu Sinop’ta gerçekleştirildi.
 
Sinop Halk Eğitim Merkezi salonunda gerçekleştirilen Sempozyuma Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yürütme Kurulu Başkanı Teoman Alptürk, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Daimi Çalışma Grubu Başkanı Nedim Bülent Damar, EMO Samsun Şube Başkanı Mehmet Özdağ, EMO Sinop Şube Saygın Doğan, Sinop NKP Dönem Sözcüsü Zeki Karataş, Sinoplu Hukukçu Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Üyesi Doç. Dr. Sedat Çal, Sinop Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. İrfan Mukul, HDP temsilcisi ve HDK Ekoloji Komisyonu Üyesi Yusuf Gürsucu ile bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını EMO Sinop Şube Saygın Doğan yaptı. 3 Kasım’da Samsun’da başlayan enerji sempozyumunun son günüde değerli katılımcıları Sinop’ta ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirten EMO Sinop Şube Saygın Doğan, tüm katılımcılara teşekkür etti. 

Daha sonra söz alan Sempozyum Düzenleme ve Yürütme Kurulu Başkanı Teoman Alptürk sempozyuma gösterilen katılımın az oluşunun üzüntü verici olduğunu söyledi. Yöredeki olağanüstü elektrik üretim tesisleri yatırım girişimleri bulunduğunu anımsatan Alptürk, bunları değerlendirebilmek için Samsun ve Sinop‘un adres olarak seçildiğini kaydetti. Bu mücadelenin uzun soluklu olduğunu belirten Sempozyum Düzenleme ve Yürütme Kurulu Başkanı Teoman Alptürk, mücadeleye destek veren herkese teşekkür etti. 
Programda konuşma yapan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil ise terör olayları, katliamlar, siber saldırılar gibi her geçen gün daha can yakıcı olarak yaşanan güvenlik sorunları olan bir dünyada kimsenin nükleer güvenlikten söz etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Yeşil; “Kaldı ki insan eliyle yaratılmayan doğal afetler karşısında da Japonya`da olduğu gibi nükleer felaketler yaşayacağımızı gördük. Fukuşima Felaketi bir kez daha tüm dünyaya nükleer santralların gerçek yüzünü göstermiş, Nükleer Rönesans denilen süreç çoktan sona ermiştir. 

Türkiye ise Fukuşima gerçeğinin ardından ‘tüp de patlar‘ gibi bilimsellikten yoksun akıldışılık örneği beyanatlarla, üstelik Japonlarla Sinop`ta bir nükleer santral kurma hevesi içine girmiştir. 
Tüm bunlar nükleer santralların güvenlik maliyetlerini giderek artırmaktadır. Yani nükleerden elektrik üretimi giderek pahalılaşmaktadır. Buna karşılık yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyeti gelişen teknolojiyle birlikte aşağı düşmektedir. Güneş enerjisi tesislerinde megavat (MW) başına kuruluş bedeli 1.2 milyon ABD Doları seviyesine düşmüştür. Rüzgar santrallarında ve büyük güçlü su santrallarında bu rakam daha düşüktür. Nükleer santrallarda yatırım maliyeti ise MW başına 6 milyon dolardan fazladır. Atık sorunu çözülememiş, tehlikeli ve pahalı nükleer santral tercihi yerine, ülkenin yerli ve yenilebilir kaynaklarını değerlendirmek üzere yatırımlar yapmaya, daha da ötesi bu alanlarda kendi teknolojisini geliştirip üretmeye ihtiyaç vardır.
Özelleştirmenin ardından yaşanan kayıp ve kaçak, elektriğin pahalılaşması, özelleştirme sonrası piyasaya çıkan üretim ve dağıtım şirketlerinin "iflas" feryatlarıyla fiyat artış baskısı yaptıklarını anlatan Yeşil, "Bu lobi faaliyetlerine verilecek tek bir yanıt vardır: Madem serbest piyasa deniliyordu, serbest piyasanın işleyişinde kar etmek kadar kaybetmek de vardır. Buna katlanmayı da bilmelidirler" dedi.
Yeni hükümetin Enerji Bakanı olarak Cumhurbaşkanı‘nın daha önce özel bir şirketin genel müdürlüğünü yapmış ola damadının atanmasına da "akraba ve şirket ilişkilerinin kabineye taşınmış olması" olarak nitelendiren Yeşil; “Hükümetin Programı‘nda geçen yıl elektrik talebindeki durmayı göz ardı ederek,  hızlı kalkınan bir ülke olarak enerji kaynaklarımızın ihtiyacı karşılayacak düzeyde olmadığından söz ediliyordu. Ben Akkuyu, Sinop ve İğneada‘da yapılacak nükleer santrallarla ilgili şunu söylemek istiyorum Bir santralın inşaatı yaklaşık 10 yıl uzatmalarla 12 yıl sürer. Bu da 3 hükümet dönemini kapsar. Üstelik Dünya, Türkiye ve Ortadoğu konjonktürü göz önüne alındığında bir tanesinin bile inşaatına başlayamazlar, başlasalar bitiremezler, bitirseler de çalıştıramazlar ve sonunda kapatırız. Biz bunu her yerde söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz" diye konuştu.

Nükleer enerji başlığı altında gerçekleştirilen ve iki bölümden oluşan panelin ilk bölümünde Sinop NKP Dönem Sözcüsü Zeki Karataş, “Sinop Özelinde ve Türkiye Genelinde Nükleer Enerji Santrali Gerçeği” konulu bir sunum yaparken Sinop Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. İrfan Mukul “Sinop Yarımadasının Depremselliği ve Nükleer Santral Gerçeği” ve Sinoplu hukukçu Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı üyesi Doç. Dr. Sedat Çal “Ülkemizde Nükleer Santrallerin Gerçekleştirilme Sürecinin Hukuksal Değerlendirilmesi” konulu birer sunum yaptı. Programın ikinci bölümünde düzenlenen panelde ise Enerji Politikalarının Bölgesel Etkileri ve Nükleer Santraller konusunda HDP temsilcisi, HDK Ekoloji Komisyonu Üyesi Yusuf Gürsucu ve Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Daimi Çalışma Grubu Başkanı Nedim Bülent Damar birer konuşma yaptı. Program soru cevap bölümü ile sona erdi. 




Editör: Vitrin Haber