Ülkemizin hemen hererinde birbirine benzeyen Doğru sanılarak Yanlış olduğu aşikar olan birçok sözler, olgular var. Bazen şartlandırıldığımızdan, bazen bilgi kirliliğinden bu yanlışları doğru diye başkalarına empoze etmeye gayret ediyoruz.



Önemli gördüğüm bazılarını  sıralıyorum:

1- Alevilerin hal ü perişanı. Hz. Ali’yi rehber ediniyorlar. Allah’ın aslanı, büyük alim, Peygamberimizin damadı. Ömrü İslam’a hizmetle geçmiş Halifemiz. Peşinden gittiğini savunanların nerdeyse İslamla ilgisi kesilmiş gibi. İslam içinde mi, dışında mı tartışmalarına kadar gidiliyor. Bunlar İslam dışı yaşamaya adeta şartlandırılmış. (Çok değerli olanlarına saygı duyarız). Epey araştırmalarıma rağmen bu garabet, hala  hiç çözemediğim bir düğüm. Dualarımız üzerlerine olsun…


2- Ramazan Ayımız kurtuluşumuza vesile olur inşallah. Bu ayda çoğumuzun yaptığı en büyük yanlışlığın başında israf ve zenginlerin, zenginlere verdiği iftarlar geliyor. Bunu da hepimiz bildiği halde yine hemen hepimiz yapıyoruz. Özellikle Diyanet İşleri Başkanımızın çok değerli fetvalarına rağmen yine de vazgeçemiyoruz. Ramazan, bilindiği gibi olanın, olmayana verdiği aydır. Nefsimizle mücahedeye devam edelim. (Mücahede; nefsimizin istediklerinin tersini yapmaya çalışma ilmidir).  


3- Evlenirken aranılan vasıflar. Her ne kadar anaya, babaya sorulmuyorsa da genelde hep aynı istekler, arzular gündemin ilk sırasında. Damadın evi var mı, arabası var mı, anası var mı, maaşı nasıl? İnsanlığı, adamlığı, inançları gibi manevi değerleri aramak nerdeyse ayıp oluyor, çağ dışı oluyor. Rızkı Allah(CC) verir diyor,  hemen her konuda uygulamada tam tersini yapıyoruz.  Bu evliliklerin ne kadar sürdüğü herkesin malumlarıdır. 


4- Sünnet diyoruz, sünnete uygun olmayan bir sürü haramları yapıyoruz. Gerçi son dönemlerde sünnete uygun çok güzel uygulamaları da görüyoruz. Düğünlerdeki içki ve silah rezaletinden vb. İslam dışı uygulamalardan, Müslüman memleketimizde salyangoz satma işlerinden de kurtuluruz inşallah. Bu ramazanda daha çok dua edelim…


5- “Dünyada islam’ı en iyi biz yaşıyoruz” nakaratı. Yıllardır avutulduğumuz, doğru sandığımız yanlış. Nerede yaşanılıyor? Çok gezen biriyim şükürler olsun. Ankara’da çok kaldım. Çankaya’da iki saat aradık bir cami bulamadık.Kızılay’da ramazan ayını tanıyamadık. Antalya’da, Sinop’ta içki satılmayan bir dükkanı çok aradık. Gerze’mizde din dışı ramazan eğlencelerinin şamatasından, belediye anonslarından camilerde doğru bir namaz kılamıyoruz. Mesaileri Cuma saatine ayarlayamıyoruz. TBMM camiine minare bile yapamıyoruz. Spikerler tv de soruyor, islamın şartını, imanın şartlarını bilemiyoruz, birbirine karıştırıyoruz.  Şükür olsun, Olumlu gelişmelerin olduğunu da gözlemliyoruz.


6- Çocuklarımızı çok severiz, zorla yediririz. Sonra da perhiz hastalığına tutuluruz. Onları şımartırız, sonra da öğretmenlerden, başkalarından şikayetçi oluruz. Doğru yaptığımızı sanarak, nerde yanlış yaptığımızı araştırmayız.


7- Devletin malı deniz, deriz; sonra da yiyenlerden şikayetçi oluruz. Torpile karşıyız der, sonra da önümüze çıkan ilk fırsatta her çeşit torpile tevessül ederiz.


8- İçki, kumar haram deriz, çok zararlı deriz. Yılların tezatlarından biri, Devlet eliyle İçki üretir,  kumar sahaları (Milli Piyango vb.) açarız.  Halkımız buna “Bu ne perhiz” der. 


9- Siyaset, doğruların işi değil, deriz. Sonra da eğrilerden şikayetçi oluruz. Her zaman ısrarla söylediğimi tekrarlıyorum: Bu sözü söyleyenlerin sızlanmaya hakkı olamaz.



Bütün siyasi partilerimizin özellikle üst yönetimlerinde doğrular, adam gibi adamlar yer almalı. Benim kötüm, başkalarından iyidir diyerek yalancıya, hırsıza kasetçilere sahip çıkılmamalı..!.



Mevla, bütün parti lider ve yönetimlerine dürüst, cesur, inançlı kişiler nasip eylesin. Vatandaşlarımıza da “gören göz, duyan kulak ve sağduyu nasip eylesin. Amin..!




- - - - -