Bizi unutmayan ve bizden umudu kesmeyen bir Rabbimiz var. Ne mutlu bize ki bizi cennete taşıyacak, hata ve kusurlarımızı telafi etme imkânı bulacağımız, irade eğitimini tamamlayacağımız mübarek bir aya eriştirdi. Allah ne iyi dosttur. Ölmeden önce bize tövbe etme, günahlardan arınma, kötülüklerden temizlenme ve cennete ehil hale gelme fırsatı veriyor. Kullarını en iyi bilen Allah bizim düşeceğimiz yanılgıları bildiği için yılda bir ay süren toparlanma süreci diyebileceğimiz bu kutsal iklimde bize hem geçmişimizi muhasebe yapma imkânı veriyor, hem de geleceğe yönelik hayatımıza yeni bir sayfa açma fırsatı veriyor. İyi bir dost; bizim iyiliğimiz için bize kendimizi düzeltme fırsatı veren ve kazanmak için bizi uyaran ve kollayandır. 

Bu yılda Ramazan ayını önümüze getirdi.Cenabı Allah’ın biz kullarına karşı sevgisinin bir eseri olan Ramazan ayına kavuştuk ve neredeyse yarısını tamamlamak üzereyiz.Geriye dönük baktığımızda oruç tutmakla bedenimizden bir şey kaybetmedik. Bilakis ebedi hayatımıza kalıcı sermaye edindik. Ancak tutmayanlar büyük bir serveti kaybettiler. Oruç gibi gönüllerimizi aydınlatan bu ibadeti herkesin yerine getirme hakkı vardır. Kimse bu büyük değerden mahrum kalmamalı, Kıyamet günü büyük bir pişmanlık ve felaket olacak bu sıkıntıyla neden bir kardeşimiz karşı karşıya kalsın. Halbuki yüreğinde merhamet pınarları çağıldayan yüreği temiz her kardeşimiz bu nimetten istifade etmelidir. Çünkü oruçlu kendi bedenini aşmış bir taraftan cennet nimetlerine uzanırken bir taraftan da meleklerle aynı sofradan yer. Oruç tutanlar evvela oruç tutmaya liyakat kazanan Allah’tan gelen emri her şeyin üstünde tutan insanlardır.
 
On bir aylık yoldan gelen Ramazan bir ay evimize, işyerimize, caddemize, sokağımıza, camimize, gönlümüze misafir oldu. Kapımız çalan Ramazan Rabbimizden getirdiği ilahi hediyelerle gönüllerimiz şenlendirecek. Oruçla nefsimizi terbiye ediyor, Sahurunda seher vaktinin feyizli geceleri gönlümüzü nurlandırıyor, iftarıyla cennete kavuşmanın dünyadaki sevincini yaşıyoruz. mukabelemizle hayatımızı yeniden Kur’an’la dostluğumuzu tazeliyoruz. Teravih Namazlarıyla Ramazan akşamlarını ihya ediyoruz, Zekâtla malımızdaki kirleri temizleyip fakirleri sevindiriyoruz, Hülasa bu ayda bir nevi cennet hayatı yaşıyoruz

Rabbimizin rahmet deryasının dolup taştığı müminlere sağanak sağanak yağdığı bu ay, eşi bulunmaz bir hazinedir. Bu mübarek ayı gafletle geçirenler kendisine sunulan hazineyi elinin tersiyle itenlerdir. Ramazan ayı, bunca günahlarımıza rağmen ilahi rahmet eliyle yeniden kulluğa kabul ediliş günleridir. Sene içerisinde işlediğimiz günahlardan arınmak için bir mağfiret iklimi, ruhumuzun yıllık bakıma alındığı bir yeniden diriliş mevsimidir.

Oruç tutan insanın uykusu ibadettir, susması da tesbih sayılır. İyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir. Duası kabul olunur, günahları da affedilerek silinir.( Kenzü’l-Ummal, III, 327.) Oruç tutan insan aç kalarak ruhunu doyurur. Oruç; bedenlerin aç bırakılarak ruhun doyurulmasıdır. İnsanlar geçici nimetlerden uzaklaşmadıkça baki lezzetlere ulaşamazlar. Fani dünyanın geçici lezzetlerinin cazibesine kapılıp, yemeden içmeden ayrılamayanlar rabbani latifelerden mahrum kalırlar. Zira biz müminler cennet şarabı içebilmek için Ramazan ayında susuzluk çekeriz, cennet nimetlerinden tadabilmek için aç kalırız.
 
Gelen her Ramazan bize ömrümüzden bir yılın daha geçtiğini gösterir. Bu Ramazan kendimizi affettiremezsek acaba ne zaman affettirebiliriz? Kur’an’ın hayat veren soluğu ile tanışmak için daha ne kadar bekleyeceğiz. Bu ayı fırsat bilip Kuranın indirildiği bu ayda hayatımızı vahiyle buluşturalım. Allah'ın af ve mağfiretine ermenin doyumsuz lezzetini yaşayalım. Dünyamız Ramazan, Ahiretimiz Bayram olsun.

Editör: Vitrin Haber