Muharrem ayı, Kur’ân-ı kerîmde kıymet verilen dört aydan biridir. 

Hadîs-işerîflerde buyuruldu ki: “Aşûre Günü zerre kadar sadaka veren kimseye, Allahü teâlâ Uhud dağı kadar sevap verir.” [Şir’a]

“Aşûre Günü’nün orucu, bir senelik geçmiş günahlara keffârettir.” [Müslim]

“Allahü teâlâ, Aşûre Günü’nü üstün kılmıştır. Allahü teâlâ, gökleri, yeri, dağları, denizleri, yıldızları, Arş’ı ve melekleri, Âdem aleyhisselâmı Aşûre Günü yarattı. ibrahim aleyhisselâmın dünyaya gelişi ve Nemrud’un ateşinden kurtuluşu Aşûre Günü oldu. ibrahim aleyhisselâma, oğlunun yerine kesmek için, büyük koç bugün ihsan edildi.” [Taberanî]

Âdem aleyhisselâmın tevbesinin kabulü, Nûh aleyhisselâmın tufandan kurtulması, Firavun’un boğuluşu, Yakub aleyhisselâmın oğluna kavuşması, Eyyûb aleyhisselâmın hastalıktan kurtuluşu, Yûnus aleyhisselâmın balığın karnından çıkması, isa aleyhisselâmın göğe kaldırılışı... hep Aşûre Günü olmuştur.

Allahü teâlâ, birçok duâları Aşûre Günü’nde kabul buyurdu. Bugün aşûre pişirmeyi ibâdet sanmak, bidattir, günahtır. Muhammed aleyhisselâmın yaptığı veya emrettiğişeyleri yapmak ibâdet olur. Din kitaplarının yazmadığı, hakiki din âlimlerinin bildirmediğişeyleri yapmak sevap olmaz, günah olur. Bugün, herhangi bir tatlı yapmak, tanıdıklara ziyafet, fakirlere sadaka vermek sünnettir, ibâdettir. Bu günlerde oruç tutmak çok sevaptır. Yalnız onuncu günü değil, bir gün önceki veya bir gün sonraki günle birlikte tutulur.

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN FAZİLETİ

Muharrem ayı içinde, Allâhü Teâlâ'nın o günde itaat ve ibadet edenlere çok büyük sevablar ihsan edeceği âşûrâ günü vardır. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.” buyurmuştur. 

Tâbiînin büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî (r.a.) (v. 161) “Biz bunu elli sene tatbik ettik, rızık genişliğinden başka bir şey görmedik.” demiştir. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret buyurduğunda Yahûdilerin âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü de “Bu ne orucudur?” diye sordu. 

Onlar da “Bu gün büyük bir gündür. Bu gün Allah Azze ve Celle’nin İsrâiloğullarını Firavundan kurtardığı gündür. Mûsâ (a.s.) (Allâh’ın bu lutfuna şükür için) oruç tutmuştur. (Biz de tutarız)” dediler. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Biz Mûsâ(nın sünnetini ihyâ)ya sizden daha lâyığız.” buyurdu da o gün oruç tuttu ve ashaba da tutmalarını emreyledi. Böylece âşûrâ orucu vacib oldu. Ancak Ramazan orucu farz kılındıktan sonra âşûrâ günü oruç tutmak müstehab olmuştur. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) âşûrâ günü oruç tutup ashabına da tutmalarını emrettiğinde; “Yâ Resûlallâh! Yahudi ve Hıristiyanlar o güne hürmet ediyorlar.” dediler. 
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Öyle ise gelecek sene -inşaallâhü Teâlâ- dokuzuncu günü(yle beraber) tutarız.” buyurdular. Ancak gelecek sene Muharrem ayı geldiğinde Resûlüllâh (s.a.v.) âhirete irtihal buyurmuşlardı. 

Kaynak: Fazilet ve Türkiye Tavkimi

Editör: Vitrin Haber