Uzun Yıllar öncesinde yolumuz gurbete düştüğünde, dikkatimizi bir çok şey çekmişti. yabancılığımız çok belli olmasın diye gayet dikkatli, ve onların davranış biçimlerini gözlemleyerek, hata yapma olasılığını minimuma indirerek, öğrenme dönemini milli kimliğimize halel getirmeden atlatmıştık. avrupalıların kültüründe, kendileri gibi olmayanı aşşağılama gibi bir alışkanlıkları var. işimiz gereği, bir çok avrupa ülkesini gezmek nasip oldu. orada yaşadığım dönem içerisinde, dikkatimi en çok çeken şey, neredeyse bürokrasinin sıfır denilebilecek kadar az oluşuydu; bir iş mi kuracaksınız? en kısa sürede,bir evrakmı lazım oldu? en kısa sürede. bir işinizi yaparken olması gereken bir evrak eksik mi çıktı? tamam biz sizin adınıza  gereken evrağı isteriz. resim mi lazım?  hemen gir makinaya, at bozukluğu 2 dakika içerisinde al resmini.  şip şak yürüyen işler, tam 28 yıl öncesinden bahsediyorum. evet 28 yıl öncesinden. adamlar vaktin kıymetini keşfetmişler. ve bir saniyenin ne kadar önemli olduğunun farkındalar. bu gün git yarın gel yok. devlet kademelerinin hiç bir bölümünde fevriliğe ve lakaytlığa yer yok. Boş ver yahu olsada olur olmasada, aman bana ne yahu beklesin biraz, sonra bakarız gibi bir lükse sahip olan hiç bir bürokratik birim göremessiniz. sistem kurulmuş, ve tıkır tıkır işliyor. aynen meşhur isviçre saati gibi. Tüm bunları onları övmek, yüceltmek, için yazmıyorum. insanlık olarak sıfır denilecek durumdalar, Sadece kurdukları sisteme entegre olmuşlar, bir saatin dişlileri gibi işliyor mekanizma boşluğa mahal yok, yani sistem onları 3 yaşında yoğurmaya başlamış, ve sisteme uyacak şekilde yetiştirmiş, suistimal nedir bilmiyorlar, yapılacak işi yapılması gerektiği gibi yapıyorlar, yani ben falancadan ''torpilliyim'' deyip işi asmıyorlar, astıklarında ise kendilerine sahip çıkacak torpillerini yanlarında bulamıyorlar, yani tam olması gerektiği gibi herşey. Evet içinde bulunduğumuz asır ve tarih itibariyle gelelim ülkemiz bürokrasisine, son onbeş yılda biraz iyileşmeler gözlemlensede tam anlamıyla bürokratik sistem ülkemizin kalkınmasının önünde halen büyük engel teşkil ediyor. Bir kısmı aşılmış olsa bile eski alışkanlıkların devam ettiği bu gün git yarın gel diyen bazı kurumlar halen var.  işi yokuşa süren, bunu yaparkende burnundan kıl aldırmayan pişkin pişkin sırıtanlar var. suistimale o kadar açığız ki, işleri sarpa sardırmakta üstümüze yoktur sanırım. eskilerin bunlar için için söylediği çok sözler varda burda yazmamıza terbiyemiz müsait değil. bilenler anladı bile. kısaca ülkemizde iş yapanların en büyük sorunu bürokratik engeller işi bitirirsin teslim edemezsin. ilgiliyi bir şekilde ikna etmen lazım. teslim edersin ödeme alamazsın. ağanın keyfinin gelmesi lazım. iş yeri açacaksın önüne onlarca engel konulur. bina yapacaksın anandan emdiğin süt burnundan gelir. hiç bir işi bir yerde bitiremezsin. onlarca kapı dolaşman, bir o kadarda imza toplaman gerekir.  hiç bir birimde profesyonel bir kadro bulamazsın.  adam evde eşiyle kavga etmiş acısı senden çıkar. morali bozuk, bu gün git yarın gel der, yada hiç yerinde bulamazsın.  sanki dingonun ahırı, hepsi kendi başına memur, müdürüne gidersin ben bir şey yapamam falancadan torpilli der. ulan daha iyi ya ara torpilini, kefil olduğunuz kişi işini doğru dürüst yapmıyor hakkında işlem yapacağız de bari hiç bir şey yapamıyorsan. İki keçiyi güdemeyecek adamlara makam verirsen, fazlada bir şey beklemek haliyle tekeden süt ummak gibi bir şey olur sanırım. vaktin kıymetini iyi bilmemiz  geçen hiç bir salisenin dahi geri getirilemeyeceğini ne denli önemli olduğunu anlamamız lazım. halbuki asırlar öncesinden yüce peygamberimiz (sav) zorlaştırmayınız kolaylaştırınız buyurmamışlarmıydı.  evet aynen öyle buyurmuştu (sav) efendimiz. ülkemizi yöneten geçmiş iktidarlarda çok çekti bu bürokratlardan. ve halen daha mevcut hükümetimizde tam olarak kırabilmiş değil bu kısır döngüyü. belli ki mevcut anayasa ve kanunlar buna engel. gerçi iyi şeylerde olmuyor değil örnek geçenlerde liman başkanlığında bir işimiz vardı 10 dakikada halledildi geçmişi düşünerek oldukça şaşırdım. bu vesile ile burdan bir kez daha kendilerini tebrik ediyorum. devede kulak belkide lakin iyiye işaret vesselam.