Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, Türk kültürünün Anadolu'ya hakim olması, Anadolu Selçukluları döneminde olmuştur. Bugün bu topraklar üzerindeki varlığımızı ve egemenliğimizi onlara borçluyuz. 22 milyon beş yüz bin km² Osmanlı İmparatorluğu toprağından Anadolu'nun sadece elimizde kalması bir tesadüfün sonucu değil bir yerleşim politikasının sonucudur. O politika, yerli halkın ve kültürünün silinmesi ve batıya kaydırılması yerine Türk - İslam kültürünün yerleştirilmesi toprağın vatanlaştırılmasıdır. Osmanlı, bu politikadan uzak karma kültüre ve diyaloga ağırlık vermiştir. Ayaklanmalarla önce Hıristiyan sonra da Müslüman uluslar ayaklanarak bağımsızlıklarını elde etmişler ve T.C. Devletinin sınırları ile örtüşen ( İstanbul Hariç ) Anadolu Selçuklu toprakları Türk hakimiyetinde kalabilmiştir.  Büyük Atatürk'ün Misak-i Milli hudutlarını, Anadolu Selçuklu Devletinin sınırlarının dışına çıkartmaması Atatürk'ün tarih bilgisi ve bu politikayı çok iyi tahlil etmesinin sonucudur.

Anadolu'ya hakim olan Türk - İslam kültürü,  gezginci derviş babalarla başlamış toptan Anadolu taranmış ve Mevlana ile zirveye ulaşmıştır. Anadolu coğrafyasına hakim olan bu kültürün Karadeniz bölgesinde yaşayan tek örneği 1214 yılında yapılan Fetih camii(Alaaddin Külliyesi)'dir. Yukarıda bahsettiğimiz bu yerleşim politikasının yapım stilini ve mimari özelliklerini külliyede irdeleyelim: Sinop Selçuklu döneminden kalan bu tarihi tanık camii dikdörtgen mekanlı ve  geniş avlusu ile 86 m. uzunluğunda ve 22 m. genişliğindedir. Avlu camii alanının 3 katı büyüklüğündedir. 64 m. uzunluğunda ve 86 m. genişliğindedir. Minaresi avlunun kuzey duvarına bitişik vaziyettedir. Avlusunun doğu, batı ve kuzey olmak üzere 3 kapısı bulunmaktadır. Camii bir büyük kubbe ile sağında ve solunda ikişer küçük kubbe dahil toplamda beş kubbeden oluşmaktadır. Ortadaki büyük kubbe Peygamber efendimizi , yanlarındaki ikişerli küçük kubbeler ise dört halifeyi, camiinin girişindeki 5 kapı İslam'ın şartını, camii içindeki 6 direk ise İmanın şartını simgelemektedir. Bu geniş avlunun ortasında şadırvan bulunmaktadır. Gündelik hayat burada yaşanmaktadır. Camiinin arkasında ise ilk Türk Üniversitesi olan Pervane Medresesi giriş kapısı kıbleyi gösteriyor. ( İkra ve Kelam surelerinin izahı). Camiinin sağ tarafında hamam ve sol tarafında türbe bulunmaktadır. Her iki mekan camiye saygı gereği mihraptan belli mesafe geri çekilmiştir. Sağ tarafta hamam İslam'ın temizlik ile başladığını, arkasındaki medrese beşikten mezara kadar ilimi, sol taraftaki türbe de hayatın sonunu yani ölümü simgeliyor. 800 yıldan beri süregelen gelenek, Sinop'lular ölülerini sol kapıdan çıkarıyor. Bu dizayn ilim - hayat, fıkıh ve kelam surelerinin temelini oluşturuyor. Bu külliye düzeni Anadolu'ya hakim olan ve Mevlana ile ulusal sınırların dışına çıkan İslam kültürünün hoşgörü, kardeşlik ve barış gibi insanlık erdemleri bugün turizmin ve dünya barışının esasını oluşturuyor. 

Turizm, insanları kaynaştıran birbirine yakınlaştıran farklı kültürleri tanımamızı sağlayan en önemli faaliyettir. Gerek cruise yolu ile ve gerekse turlarla gelen turistlerin Aladdin Camii Külliyesine ilgi duymalarının sırrı bu olsa gerek diye düşünüyorum. Yunus Emre'nin de dediği gibi "Gelin danış olalım, işi kolay kılalım. "